Narin Otel, 1992’de içinde vurulmuş sahibinin bedeni yatarken yakıldı. Diyarbakır Savcılığı, 20 yıl sonra zamanaşımına 2 gün kala 2 uzman çavuş hakkında yakalama kararı çıkarttı. 4 asker hakkında 21 yıl sonra ağırlaştırılmış müebbet istemli bir dosya açıldı. İpek böceği kozalarıyla yakılan otelden çıkan 21 yıllık adalet mücadelesi
3 Ekim 1992’de Diyarbakır Kulp’ta yanan Narin Otel’in içerisinde bütün ilçenin tanıdığı bir babanın, bir adamın, bir insanın vurulmuş bedeni vardı.
Narin OtelAbdulvahit Narin’i bütün Kulp tanırdı. Kulp dediğin yer ne kadar ki?
İlçedeki tek otelin sahibiydi. Ve buralarda kalacak bir yerin sahibi olmak tek başına bir suçlanma nedeniydi.
İlçeye gelen öğretmenler, memurlar kalırdı Narin Otel’de. Zaten o ilçeye mecbur kalmadan gelen yoktu ki.
Bir depoda 35 kişiO gün, yani gencecik o iki askerin toprağa düştükleri gün, büyük bir operasyon başladı Kulp’ta. Şehirle arasında zaten kocaman yaşamlar bulunan ilçe artık kuşatma altındaydı. Kaçmak bile yasaktı.
Narin Otel’de kalanlar önce korku dolu gözlerle olanları camlardan izlemiş, sonra o camlara da kurşunlar isabet etmeye başlayınca el ele tutuşup, otelin bodrumuna inmişlerdi. Otelin sahibi Abdulvahit Narin, sakinleştiriyordu müşterilerini. Öğretmenler, asker aileleri, o gün Kulp’ta bulunma şanssızlığını yaşayanlar, çatışma başlayınca korkup otele koşanlar korkudan çocuklaşmış gözleriyle sesleri dinliyordu bir karanlıkta.
O silah sesiBodrumun karanlığı, tekmelerle açılan kapıdan giren ışıkla aydınlandı. Üç asker, bodrumda bulunan herkese lobiye çıkmalarını söyledi. Koşar adımlarla çıktıkları lobide, dış kapıdan karşıdaki tüm dükkanların yanıyor olduğunu gördüler. İki uzman çavuş dipçikleriyle sırtlarına vurarak, herkesin yüzüstü yere yatmasını söyledi.
Üzerlerinin aranıp bırakılacaklarını düşünüyorlardı ki, sırtlarına dökülen benzinle irkildiler. Her şey, bitmek bilmeyen, kurtulduğun anda yeniden kötülükle yüzleştiğin bir korku filmi gibiydi.
Artık ölmeyi bekliyordu birkaçı. Birkaçı hala kaçabileceğini düşünüyordu. Birkaçı anlamıyor, anlamak istemiyordu.
“Narin hanginiz?” sesi duyuldu birkaç dakikalık, ömür süren bekleyiş sürerken
Yani insanın insanlıkla test edildiği o soru, beklemedikleri yerde, beklemedikleri zamanda önlerine geldi beklemedikleri bir haldeyken.
“Ben de asker çocuğuyum, otelde kalıyorum. Neden böyle yapıyorsunuz?” diye sordu yattığı yerden birisi. “PKK’lılar ateş etti buradan” yanıtını alınca sertleşti. “Hepimiz buraya sığındık, buradan kimse ateş etmedi.”
Titreyerek, öğretmen, memur kimliğini çıkartanlar, caddeden güvenli olduğu için otele kaçtığını söyleyenler şahitlik etti, asker çocuğuna.
Ancak “Narin” diye yeniden bağırdı askerlerden biri. “Buradayım komutanım” diye yanıt geldi. Diğerleri, lobinin kapıya yakın tarafında doğru götürürlerken, Narin, son adımlarını attığını elbette bilemezdi.
Birkaç saniye sonra da iki el silah sesi.
İpek böceğiBirkaç saniyede lobidekiler dışarıya çıkartıldı. Birkaç saniyede, otelin deposundaki ipek böceği kozaları otelin bütün odalarına dağıtıldı. Birkaç saniyede Narin’in ölü bedeninin yattığı yere birkaç koza, birkaç yatak getirildi. Birkaç saniye kozaların tutuşturuculuğu sayesinde, otel ateşler içindeydi. Her şey bitip de dışarıdan birileri soruşturmak için geldiğinde, Narin’in yanmış bedeninin yanında şaşırtıcı olmayacak biçimde kalaşnikof silah ve kovanlar da görülecekti. Otelin PKK’lılar tarafından ateşe verildiğini belirten tutanakta imzaları olan, o gün otelde bulunanların tamamının “bunlar yaptı” diye işaret ettiği o 3 asker de zaten Narin’in PKK’lı olduğuna şahitti.
Yıllar geçti, binlerce ipek böceği, binlerce kelebek doğdu ve erkenden gitti.
O soruşturma hiç ilerlemedi.
Ama birkaç kişi, tırnaklarıyla kazıyarak dosyayı ilerletti. Önce AİHM’den mahkumiyet kararı geldi. Eldeki delillere göre ölüm şüpheliydi ve devlet, o ölümün gerçek nedenini hiç merak etmemişti. Sonra otelin yakılması nedeniyle tazminat kararı çıkageldi.
Memleketin dört yanına giden tanıklara ulaşıldı. Psikologlar eşliğinde o tanıklar anlattı, anlattı. Yıllardır uykularını bölen o ağır yüklerden kurtuldu kalpleri. Dosya artık ifadelerle birlikte yeniden savcıdaydı. 20 yıl sonra, zamanaşımının dolmasına sadece iki gün kala, Diyarbakır Savcılığı, iki uzman çavuş hakkında yakalama kararı çıkarttı.
Ağırlaştırılmış müebbetYıllar sonra yakalanan PKK’lıların farklı mahkeme ve savcılıklardaki ifadelerine ulaşıldı. Tamamı, birbirinden habersiz, ilk gün ilçeden kaçtıklarını, Narin Otel’in yakıldığı ikinci gün neden o olayların yaşandığını bilmediklerini anlatmıştı.
Ve diğer tanıklar, bütün ilçenin sevdiği o binbaşının tayini çıkartıldıktan sonra yaşamanın ne kadar zorlaştığını. “O binbaşıyı buradan göndereceğim” diyen karakol komutanının kendilerine neler yaptığını. Askerlerin, o komutan tarafından, “Ben size otelden canlı çıkmasın demedim mi?” diye azarlandığını, çatışmaların çok öncesinde paralar vermek zorunda kaldıklarını, “Allah’a değil bana yalvarın” diyen adamın askerlerin de yaşamlarının ortasında bir savaşı nasıl başlattığını.
Ve savcılık, tam 21 yıl sonra, o komutan, bir astsubay ve iki uzman çavuş hakkında “ağırlaştırılmış müebbet” cezasından kayıtla, dosyayı açtı. O isimler ifadeye çağrıldı. Ancak onlarca “zamanaşımından” kurtarılan dosya gibi, bu dosyada da hiçbir tutuklama kararı hala çıkmadı.
Kelebek olarak dünyaya yeniden gelmek için, daha kimsenin yüzlerine bakmadıkları bir tırtılken bir kozanın içine saklanmışlardı.
Kozalarından çıkmalarına izin verilmeyen kelebekler vardı orada. Birileri ipek giysin diye kozanın içinde usul usul büyürken bir ateşin içine atılan.
Ve her bahar uçmayı umut edip, kozalarında hep yok olan.