Gökçer Tahincioğlu

Gökçer Tahincioğlu

yuzlesme@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yargıtay’ın adli yıl açılış töreni ve resepsiyonu geride kaldı.
Tüm yargı mensupları için en diri dedikoduların yapıldığı yerdir bu resepsiyonlar.
Bundan tam 10 yıl önceki bir resepsiyonda ise konu Fetullah Gülen ve nasıl beraat ettiğiydi.
Konunun muhatabı, Gülen’in beraatini oybirliğiyle onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Başkanı Mahmut Acar’dı.
9. Ceza Dairesi’nin Gülen kararı şaşırtıcıydı zira daire, devletin taraf olduğu davalarda oynadığı belirleyici rolüyle tanınıyordu.
Şimdi çok matahmış gibi özlenen eski yargı düzeninin sembol dairesi.
Taş atan çocukların “terör örgütü üyesi” sayılması gerektiğinden, Hizbullah tahliyelerine uzanan bir dizi karar daireden çıkmıştı.
Yargı dünyasında Atatürkçü kimliğiyle tanınan Acar, o gece beraatle ilgili sorulara yanıt vermedi.
***
Ertuğrul Özkök’ün “Gülen’in beraat kararında kimlerin imzası olduğu ve şu an nerede oldukları” sorusuna, OdaTV’den Barış Terkoğlu, çok kapsamlı bir haberle yanıt verdi.
Peki, o kararlar silsilesi hangi temele oturtulmuştu?
Terkoğlu’nun haberinde Nuh Mete Yüksel’in açtığı soruşturma aşamasından itibaren 2007’de beraatle biten dosyanın hangi aşamasında kimlerin imzasının bulunduğu anlatılıyor.
O isimlerden bazılarının Gülen cemaati bağlantısı, bakmayın herkesin “bilmiyorduk” sözlerine, elbette yargı camiası içinde biliniyordu.
Bazılarının ise hiçbir bağlantısı yoktu.
Ancak Birtan Altınbaş dosyası başta olmak üzere birçok işkence dosyasından soruşturulması gerekirken, kaset kumpası ile Gülen dosyasından etkisiz kılınan Yüksel, yine kumpas kurulan Salim Demirci gibi savcıların başına gelenler elbette önemli bir mesajdı.
***
Gülen, televizyona yansıyan bir kaseti üzerine hakkında 1999’da soruşturma başlatıldığında çoktan ABD’ye gitmiş, avukatları tıbbi zorunluluk nedeniyle gittiğini açıklamıştı.
Yüksel’in gıyabında hazırladığı iddianame ayrı bir yazı konusu, zira bugünkü iddianamelerin kısa özeti aslında o günkü iddianamede var, hiçbir eylem sır değil.
Ankara 2 Nolu DGM’de görülen bu dava, Şartla Salıverme Yasası kapsamına alınarak ertelendi.
Gerekçeli karar enteresandı.
Gülen’in ABD’ye tedavi için gittiği süreçte hasta hasta örgüt yönetemeyeceği, örgüt varsa bile faaliyetleri Gülen’in ABD’ye gitmesiyle 1999’da bittiği için erteleme kapsamına alınması gerektiği belirtiliyordu.
Ama bu skandal gerekçeyle 2003’te verilen erteleme bile yeterli gelmemişti.
2006’da Gülen’in avukatları beraatini istedi.
***
Yeniden yargılama sırasında tam 31 emniyet mensubu örgütün olmadığına dair tanıklık yaptı.
Emniyet’ten “Ne örgütü, saçmalamayın” raporu geldi.
Aksine, Gülen radikal İslamcılar tarafından tehdit ediliyordu.
Beraat etti.
Laiklik hassasiyeti sürekli vurgulanan 9. Ceza Dairesi, 2007’de oybirliğiyle onama verdi.
Beraat kararını Yargıtay’a taşıyan Salim Demirci ise bir ses kaydı sızdırılarak sürgüne gönderilecekti.
Gülen, beraatten sonra da Türkiye’ye dönmedi.
Ergenekon soruşturmalarına başlanan o tarihten sonra yargıyı bugüne getiren süreç başladı.
Gülen’in beraat hikâyesi kısaca böyle.
Ve herkesin her şeyi bildiği sürecin özeti duruyor arşivlerde.