Bazen uzun cümlelerle anlatamayacağınız bir kederi anlatır bir bakış.
Hakiki, talihli doğan ve böyle yaşayan insanların gündelik dertlerine benzemeyen, kalbinin her tarafında olanca saflığıyla hissettiğin kederi.
***
Müjde Aktaş, görüp de bir görüşte gönül verdiği teyzesinin oğluyla düğün hazırlıkları yaparken çok heyecanlıydı.
Kendisine ait bir hayat, çevresindeki hiçbir kıza nasip olmayan bir şans.
Bazı coğrafyalarda, tek görüşte gönül verdiğinle evlenebilmek, büyük bir şans sayılmalıydı.
Muş Malazgir’te gelin gidiyordu, güzel başladı.
Düğünü hayalindeki gibi değilse de bir başka hayalin içindeydi işte.
Güzel çocuklar doğuracak, güzel yemekler yapacak, olur da güzel çocuklarıyla birlikte yaşlanma fırsatı bulursa onlara düğünler dernekler düzenleyecek ve üstelik bütün bu doğuştan sınırlandırılmış hayalleri, istediği biriyle gerçek kılacaktı.
Fazlası neydi ki?
Fazlası hiçbir zaman aklına bile gelmemişti.
Lakin gerçek, bir dünyayı değil de küçük bir kara parçasını düşlerine yeter sayan yürekleri daha kolay alabora ediyordu.
Müjde, evlendikten kısa süre sonra hâlâ neden çocuk doğuramadığı ilk kez söylendiğinde düşten biraz olsun uyandı.
Sonrasında düş kurmaya hiç vakti olmayacaktı.
İlk tokadı yediğinde sevdiği adamdan, anlamadı.
Madem ki seviyordu biraz olsun hak etmiş olmalıydı.
Ne de olsa vazoya yeniden çiçekler koyabilmesi için vazo kırılmamış olmalıydı.
İkinci tokatta vazonun çoktan kırıldığını anladı.
Üçüncü de gözlerindeki acının anlaşılması için yalvardı.
Dördüncü de yalvarmayı bıraktı, boş, buz gibi bomboş baktı.
Beşinci de altıncı da artık gözlerinde bütün yaşamı boyunca biriktirdikleri birkaç saniyede elinden alınmış insanlara has vazgeçmişlik vardı.
***
Ağrı Doğubayazıt’taki anne-baba evine dönmek, hayal edilemeyecek yeni bir yaşamı kabullenmekle eşanlamlıydı.
Vazgeçmiş gözlerinin altındaki hayal kırıklığını kimse anlamadı.
Dönemezdi, o zaman vazgeçmenin sonucuna katlanmalıydı.
Bir ip aldı, tavana astı.
Ayakları yerden yeni kesilmişti ki eşi ve ailesi belki o gün onu ilk kez kucakladı.
Bazen, nefes alamamak yaşamak gibi gelirdi.
Kurtarılmadan önce nefes alamamıştı.
Ve ipten kurtarıldığı an, oksijen beyninden çok uzaktaydı.
Komadaydı.
***
“3-5 ay yaşarsa yaşar ama ölmezse tedavi umudu var” diye gönderildiği hastaneden çıkarılırken artık bedeninin hiçbir yerini kontrol edemiyordu.
Eşi, Müjde’yi hastaneden aldı, yoksul anne ve babasının evine bıraktı.
O yıkıntı evde, bütün aile kaderleriyle baş başaydı.
Müjde Aktaş yaşadı.
Babası, kızının durumuna dayanamadı.
Hem felçli Müjde’ye, hem felç olan babasına, annesi ve kardeşi bakmaya başladı.
5 yıl geçti.
Müjde Aktaş artık 29 yaşındaydı.
Bilinci açılmıştı.
Kocasının açtığı boşanma davasını, daha dava bitmeden yaptığı evliliği, bu evlilikten bir çocuk sahibi olduğunu da anladı, mücadele etmeden ayağa kalkamayacağını da.
Mucize gibi önce gözlerini seslerin geldiği tarafa çevirmeye başladı.
Sonra boynunu.
Sonra ayaklarına dokunulduğunda tepki vermeye başladı.
Sonra söylenenlere gözleriyle yanıt vermeye.
Midesinden besleniyordu, yutkunarak da beslenmeye başladı.
Bir gün muhtar, yıkık dökük evlerinin yapılması için kaymakamlığa başvurduğunda, Müjde’nin hikâyesi de yıkık evin altından çıktı.
Ailesi, kimselere başvurmamış, yardım istememişti.
Ama desteğe ihtiyaçları olduğu ve Müjde’nin tedavi görmesi gerektiği ortadaydı.
Toprak evlerini değiştirdi kaymakamlık, yıkılmak üzere olan evlerinden bir başka eve taşıdı, yeni eşyalar aldı.
Ama Müjde’nin büyük bir hastanede tedavisi şarttı.
Gerekli yazışmalar yapıldı, sözler alındı.
O tarihten bu yana ise o sözler tutulamadı.
Müjde’nin sevkinin gerektiği Ankara’dan bir türlü haber alınamadı.
Aile Bakanlığı devreye girdi, kaymakamlık defalarca yazdı ama her seferinde bir başka engel çıktı.
***
İsmini bile açıklamayan, Müjde’yi gazetelerden okuyan birileri ulaşabileceği her yere yazdı.
Müjde Aktaş için Doğubayazıt’taki birkaç kamu görevlisi, gazeteci, isimsiz kahramanlar elinden geleni yaptı.
O sayede Müjde için belki bir şans yakalandı.
Ama, “Ankara’da tedavisi gerekli” denilse de haftalardır, yardımlar için söz verilse de gelmiyor Ankara’dan “Sevk edin” yanıtı.
Son olarak geçen hafta sevki yapılacaktı ki bu kez de, “Boş yatak var ama solunum cihazı yok” yanıtı alındı.
Bedeninde başka başka hastalıkların çıkma riskine rağmen mücadele eden Müjde için bir kez daha umutlar askıdaydı.
Yine de bekliyor Ankara’dan gelecek haberi, kendisiyle ilgilenenleri duyduğunda yaşaran gözlerindeki kederi perdelemiş umutla.
Melih Aşık
BİLİM VE SANAT
24 Aralık 2024
Cem Kılıç
Emekli olmak isteyen eksiği nasıl tamamlar?
24 Aralık 2024
Ali Eyüboğlu
Her kuşağın sevdiği sanatçı
24 Aralık 2024
Çağdaş Ertuna
Tacizi anlatan filmde başrole taciz skandalı
24 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Aslan | Yeni hedeflere yol alıyorsunuz
24 Aralık 2024