Gaziantep’te gördüğüm manzara etkileyiciydi. Dev fuar salonunda onlarca masa, etrafında hararetle tartışan insanlar vardı. Her masada bir turuncu tişörtlü genç, ilk bakışta fark ediliyordu.
Masalar arasında dolaştım, birçoğu kendisini kaptırmış tartışıyordu. Biri eğitim sistemini eleştiriyordu. “Kardeşim” diyordu, “Şimdi parası olan çocuğunu okutacak, olmayan okutamayacak, böyle şey olur mu?” Diğeri karşılık veriyordu, “Elbette devlet okulları devam edecek, niteliği yükseltilecek ama özel okullar da olmalı, dünya böyle çözmüş bu işi...”
Masalarda değişik konular tartışılıyor.
Görüşler, masadaki turuncu tişörtlü üniversiteli genç tarafından bilgisayara yazılıyor, ancak isim kullanılmıyor. Tartışma sonrasında moderatör bir soru soruyor ve vatandaşlar da ellerindeki elektronik aygıtı kullanarak oyunu kullanıyor. Ve dev ekrana o soruyla ilgili salonun genel eğilimi yansıyor.
Yeni anayasa için, “Anayasa Platformu” böyle işliyor.
Türkiye’de ilk kez anayasa yazılmadan vatandaşın eğilimi belirleniyor. Vatandaş ilk kez yeni anayasa yapımına katılıyor.
“Müzakereci demokrasi”
Gaziantep’te bu çalışmaya katılanların sayısı 704 olarak açıklandı. Katılımcıların 70’i kadındı. Toplamın yüzde 10’u...
Anayasa Platformu’nda bu çalışmayı Prof. Dr. Güven Sak yürütüyor. Anayasa çalışmalarına TEPAV adına katılıyor ve organizasyonu yürütüyor. Sak’ın kullandığı yöntemin çok başarılı olduğunu belirtmeliyim.
Prof. Dr. Sak’a, Gaziantep’te kullandığı yöntemi sordum. Şu bilgiyi verdi:
“Bu, son yıllarda ABD’de kullanılan bir yöntem. Sorunların çözümü konusunda halkın eğilimi böyle belirleniyor. Özellikle yerel düzeyde. Buna ‘town house meeting’ diyorlar. Bizim uyguladığımız yöntem bu. Her masada 8/10 kişi var. Bunların 1/3’ü sivil toplum kuruluşlarından geliyor, 2/3 ise tesadüfen seçilmiş vatandaşlar. Seçtiğimiz iller de seçimlere etkisi en fazla olan illerdir. Gaziantep 11. toplantımızdı. Bu yöntemle vatandaşın eğilimi çok net ortaya çıkıyor. Bu yönteme, ‘deliberative democracy’ (müzakereci demokrasi) diyorlar. Vatandaş doğrudan karar sürecine katılıyor ve konuyu müzakere ediyor. Bu yöntemin bir diğer ifadesi ise, ‘katılımcı demokrasi’ olabilir. Her toplantıdan bini aşkın sayfa veri çıkıyor. Bu verileri ve isterlerse değerlendirme raporlarını, yeni anayasa için TBMM’de kurulan Uzlaşma Komisyonu’na sunacağız.”
Bu yöntem, doğrudan demokrasi adına birçok sorunun tartışılmasında, eğilim ve çözüm önerilerinin belirlenmesinde kullanılabilir. Yeni anayasanın yapım süreci, Türkiye’ye, karar süreçlerine vatandaşın sandıktan sandığa değil her aşamada katılmasını sağlayacak bir yöntem hediye etmiş görünüyor.
Yoğun bir çaba
Anayasa Platformu çalışmaları, gündemin yoğunluğundan basında hak ettiği kadar yer almadı.
Başta TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Uzlaşma Komisyonu’nu oluşturan AKP, CHP, MHP ve BDP’li milletvekilleri üyeleri olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının büyük çabası var.
TOBB, TESK, Türk-İş, Hak-İş, bütün imkânlarıyla Anayasa Platformu çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu toplantıların organizasyonunun ve masraflarının karşılanmasına 21 sivil toplum kuruluşu katkıda bulunuyor. Önemli bir özellik de farklı dünya görüşlerine sahip sivil toplum kuruluşlarının bu çalışmaya katılmaları. Vatandaş, karşısında TBMM Başkanı’nı, grubu bulunan dört siyasi partiyi ve örgütlü milyonlarca kişiyi temsil eden sivil toplum kuruluşlarını bir arada görüyor.
Yol gösterici
Anayasa Platformu verileri, yeni anayasanın yazımını üstlenecek olan Anayasa Uzlaşma Komisyonu açısından çok önemli bir yol gösterici olacaktır.
Platform çalışmaları, Erzurum ve İstanbul toplantılarıyla bu ay sonunda tamamlanacak. Veriler toparlanacak ve komisyon yazım çalışmalarına başlayacak.
Polislerin talebi
Anayasa Platform çalışmasını izlemek üzere gittiğim Gaziantep’te, emniyet görevlileriyle sohbet ettik.
Polis memurları, Ankara’ya iletmek üzere bir talepte bulundular. Mesleklerini severek yaptıklarını ancak emekli olamadıklarını belirttiler. Bunun nedeni olarak da görevdeyken aldıkları ek ödemelerin tamamının emekli maaşına yansıtılmamasını ve emekli olabilecekleri en yüksek derecenin sınırlandırılmış olmasını gösterdiler. Polis memurlarının yüksek okul mezunu olsa bile 3. dereceden, daha üst dereceden emekli olamadığını vurguladılar. Görevdeyken üniversite mezunu olan polis memurlarının en üst derece ve kademe olan 1/4’ünden maaş aldığını, ancak emekli olunca 3. dereceden emekli aylığı bağlandığını ve bu haksızlığın giderilmesi gerektiğini belirttiler.