Özel yetkili mahkemelerle ilgili düzenlemeyi de içeren 3. Yargı Paketi yürürlüğe girdi. Bu pakete ihtiyaç duyulmasının en önemli nedeni özel yetkili savcı ve mahkemelerin uygulamaları nedeniyle Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarıydı.
Başlangıçta hükümetin, özel yetkili mahkemeleri tümüyle ortadan kaldırıp, tutuksuz yargılamayı esas uygulama haline getirecek bir düzenleme yapacağı beklentisi doğmuştu.
Ancak özellikle özel mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin olarak bazı kesimlerden gelen yoğun tepki nedeniyle olacak, ortaya karmaşık bir düzenleme çıktı.
Özel mahkemeler kaldırıldı, yerlerine aynı yetkilere sahip bölge mahkemeleri kuruldu. Ayrıca Ergenekon, Balyoz gibi davaların görüldüğü mahkemelerin davaları sonuçlanıncaya kadar görevlerine devam edecekleri hükme bağlandı. Ve yine ancak; bu mahkemelerin görevlerini sürdürürken, tutukluluk veya adli kontrol kararlarında yeni hükümleri uygulayacakları da eklendi.
Dolayısıyla ortaya biraz kafa karıştırıcı bir mahkemeler ve usul hukuku sistemi çıkmakla birlikte, yargıçlara, “tutuksuz yargılamaya geçseniz çok iyi olur” gibi bir mesaj verilmiş oldu.
Üst sınır kalktı
Yargı paketindeki tek somut yenilik, “şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilmesinde” 3 yıl ve daha fazla hapis gerektiren suçlarda süre sınırının kaldırılmış olması.
Eski düzenlemede yargıçlar, adli kontrol kararını ancak isnat edilen suç 3 yıldan az hapis gerektiren şüpheliler için verebiliyorlardı. Yeni düzenleme ile bu sınır kalktığı için daha fazla hapis gerektiren suç isnatlarına muhatap şüpheliler için de adli kontrol altına alma kararı verebilecekler.
Tutuklular için umut
Ergenekon ve KCK davalarından tutuklu yargılanan milletvekilleri dahil, uzun süredir tutuklu bulunan Ergenekon ve davası sanıklarının da tutuksuz yargılanmaları umudunu artıran bu üst sınırın kaldırılmış olması.
Yeni yargı paketinde, yargıçları, tutukluları serbest bırakıp tutuksuz yargılamaya karar vermelerini zorlayan bir amir hüküm yok. Takdir, yine davayı gören yargıçların olacak.
Çiçek’in mesajı
Yargı paketinin görüşülmesi sırasında ve yasalaşmasından sonra hükümetten ve Meclis’ten gelen mesajlar, artık ceza infazına dönüşmüş tutukluluklara son verilmesi talebi gibiydi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın yaptığı açıklama ve yorumlar, takdir yargıçlara ait olmak üzere uzun süredir tutuklu olarak yargılanan sanıkların serbest bırakılabileceği beklentisini yansıtıyordu.
Keza TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in temennisi de aynı yöndeydi. Çiçek, yargıçların AİHM’yi dikkate alarak özgürlükçü bir yaklaşım sergilemeleri beklentisini dile getirdi.
Çiçek’in şu sözleri önemliydi:
“Uygulamalara dikkat edilmeli. Türkiye, çağdaş bir devlet. Biz, ne kadar hassasiyet gösteriyorsak, yargı da işlemlerine dikkat etmeli. Günümüz dünyasında Ankara’nın bir ilçesinde verilen karar, iki saat sonra Brüksel’de yankı buluyor. Türkiye’nin itibarı için çok önemli. Kimse artık, ‘Ben yaptım, tutuklarım’ gibi bir yola tevessül etmemeli. Yargının, yasama organı olarak koyduğumuz kuralın, değişikliğin mesajını, felsefesini iyi anlamaları gerekiyor. Ümit ederim ki, bu sıkıntı kısa sürede çözülsün.”
Gözler yargıçlarda
Hükümet ve Meclis, bu açıklama ve yorumlarla AİHM’ye dikkat çekerek, yargıçların daha özgürlükçü yorum yapmaları talebini ortaya koymuş oldular.
Yargıçları zorlayan bir yasa düzenlemesi yapmadılar ama adli kontrol tedbiri uygulamak için üst sınırı kaldırarak, yargıçların takdir alanını genişletmiş oldular.
Şimdi gözler yargıçlarda...