Hakkâri’de ve Van’da gördüklerimizden ve dinlediklerimizden şu gerçek ortaya çıktı ki, PKK, yeniden kanlı günlere dönerse bu kez karşısında Kürtleri de bulur.
Yoksulu da zengini de işadamı da çalışanı da üniversite hocası da öğrencisi de bir daha terör günlerine dönmek istemiyor.
Terörden bıkmış halkın duygularını en iyi Zahit Kandaşoğlu ifade etti.
Kandaşoğlu, “Terör için bu artık bitmeli, biz çekeceğimizi çektik, kim teröre yönelirse bizi karşısında bulur” diye özetlenecek samimi konuşmasıyla çoğunluğun duygularına tercüman oldu.
Geride kalmalı
Hiçbir gerekçe terörü haklı kılmaz. Terör, bir daha dönmemeli. Kim ne istiyorsa bunu siyaset yoluyla gündeme getirmeli.
Artık PKK’nın, “kimliğimiz inkar ediliyor, dilimiz yasaklanıyor, bizi imha ediyorlar” gerekçeleriyle silaha sarılmasının halkta bir karşılığı olmadığını görmesi gerekiyor.
Eğer ifade edildiği gibi bir arada, barış ve huzur içinde halkın sorunlarına çözüm aranmak isteniyorsa bunun yolunun demokratik siyaset olduğu ortada.
Bölgenin geri kalmışlığında devletin yıllar süren ihmali olduğu bir gerçekse, son 30 yıldır PKK’nın yaptığı engellemeler ve tahribat da bir diğer gerçektir.
Bölgeye götürülen her yatırıma karşı çıkan PKK’nın yaktığı şantiyeler, iş makineleri, okullar; öldürdüğü, kaçırdığı işçiler, mühendisler, öğretmenler, doktorlar henüz belleklerde tazedir. Bu karşı duruşa rağmen devletin son 30 yılda bölgeye yaptığı yatırımlar küçümsenmeyecek boyuttadır.
Van’da dinlediğimiz Kürt işadamları, ne zorluklarla yatırım yapabildiklerini, PKK korkusundan ailelerini başka yerlere gönderdiklerini, aldıkları tehditleri içtenlikle anlattılar.
Toplantılarımızda sadece işadamları değil üniversite hocaları da esnaf da işçi de görüşlerini açıkladılar. Hepsinin ortak tarafı, işsizlik sorununun nasıl çözüleceği, Van’a, Hakkâri’ye nasıl yatırım yapılabileceği, refahın nasıl artırılacağıydı. Bir kalorifer ustasının önerileri, iş dünyasına, üniversitelere örnek oluşturabilecek kadar ilgi çekiciydi.
Herkesin kafası Hakkâri’nin, Van’ın ekonomiye kazandırılabilecek kaynaklarıyla meşguldü.
Terör perdesinin ortadan kalkmasıyla herkes ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm için harekete geçmiş, öneriler geliştirme peşindeydi.
Hakkâri’nin suyuYanı başından gürül gürül akan Zap suyuna rağmen Hakkâri’de su yok.
Zap suyunun üstünde hâlâ modern, sağlam bir köprü yok.
Hakkâri’de iş yok.
Resmi rakamlara göre yüzde 20 ama gerçekte yüzde 50 işsizlik var.
Bu izah edilebilir, kabul edilebilir bir durum değil.
Su sorununu çözmek, Zap’a köprüler yapmak dünyanın en zor işi değil. Hakkâri Belediyesi’nin de ilgili diğer kamu kuruluşlarının da önceliği bu işler olmalı.
Van Valisi Münir Karaloğlu’na, “Bu iş bu kadar zor mu?” diye sorduğumda, “Elbette hayır” dedi:
“Yapılabilir tabii. Yeter ki huzur ortamı olsun. Zap suyu üzerinde 9 baraj projesi yürüyor. Kimi bitme noktasına gelmiş, kimi yeni yükseliyor, kimi yarı yolda ama hepsine karşı terör uygulandı. Yarım bıraktırılmaya çalışıldı. Gerçek bu. Terör geride kalırsa, bütün işler hızla tamamlanabilir. Bu amaçla çaba gösteriyoruz.”
Van’ın güzelliğiVe Van’ın tarihi ve doğal zenginliği...
Van Gölü’nün ekonomik ve turistik değeri.
Akdamar Adası’nın tarihi ve turistik önemi...
Hoşap Kalesi’nin barındırdığı tarih...
Uçsuz bucaksız ovaları, meralarıyla, hayvancılık ve modern tarım potansiyeli...
Köklü üniversitesiyle reel sektörün yapabileceği işbirliği...
Terörsüz ortamda söz alan herkes, Van’ın tarihi ve doğal zenginlikleriyle nasıl kalkınabileceğini, yerli ve yabancı turist için nasıl bir cazibe merkezi haline getirilebileceğini anlattı.
Terörsüz ortamda her şey çok farklıydı...
Düzeltme: Dünkü yazımda Van Valisi Münir Karaloğlu’nun soyadı yanlışlıkla Kahramanoğlu olarak yer almıştır. Düzeltir, özür dilerim.