Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, Ankara’daki Suriyeli diplomatları sınır dışı etme kararı aldı. Bu kararda Suriye yönetiminin Hule’de gerçekleştirdiği son katliamın rolü büyük oldu.
Hule’deki katliam görüntülerinden sonra ABD, İngiltere, Kanada, İtalya, İspanya, Fransa da dahil 10 ülke, Suriyeli diplomatları sınır dışı etmişti. Türkiye de bu kararı alan ülkelere katıldı ve Esad yönetimiyle ipleri tamamen koparmış oldu.

İç savaşa sürüklenme
Suriye’de yaşanan kaos, bu ülkenin bir iç savaşa doğru sürüklendiği izlenimi veriyor.
Esad yönetimi, demokrasi yolunda adım atmadığı gibi ağır silahlarla kentleri kuşatmaya, insanlarını vurmaya devam ediyor. Muhalifler ise, henüz Esad rejimini gönderecek bir güce ulaşmış değiller.
Bu sürecin Suriye’yi bütün bölge için çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir iç savaşa götürmesi olasılığı yüksek görünüyor.

Askeri müdahale
Batı, başlangıçta askeri müdahale olasılığından daha sık söz ederek Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı yönetimi bırakmaya zorluyordu.
Son dönemde ise, askeri müdahalenin masadaki seçeneklerden biri olduğu ifade edilse de güçlü bir şekilde dillendirilmiyor.
Birleşmiş Milletler kararına bağlı bir uluslararası askeri müdahale olasılığı bugünkü koşullarda çok zayıflamış görünüyor.
Bunun nedenlerinden biri Rusya’nın Suriye’den yana olan tavrını devam ettirmesi. Çin de ortada duruyor gibi yapsa da müdahaleye karşı.
ABD’de ise seçim var. ABD Başkanı Obama’nın seçime giderken Afganistan, Irak gibi bir askeri müdahaleye yönelmesi beklenmiyor.
Avrupa ülkeleri ise, askeri müdahaleye zaten başından beri soğuk duruyorlar.
Suriye rejiminin uluslararası bir askeri müdahale ile devrilmesi olasılığını zayıflatan nedenlerden biri de Esad sonrasında ne olacağının kestirilememesi...
Esad’ın devrilmesinden sonra iktidarın radikal dinci gruplar tarafından ele geçirilmesi olasılığı da Batı’yı düşündürüyor.
Bu nedenle olsa gerek ki, ABD, Esad’a “Yemen modeli” öneriyor. Beşar Esad’ın yetkilerini devrederek yönetimden ayrılması, ancak Baas rejiminin temsilcilerinin yönetimde kalması formülü dillendirildi. Ancak Esad, bu öneriye çok uzak olduğu gibi rejimin değiştirilmesi gibi bir sonuç da vermiyor.
Bütün bu koşullar, Suriye’nin kendi haline bırakılması ve bir iç savaşa sürüklenmesi olasılığını güçlendirmiş durumda.

PKK’ya alan açılıyor
Suriye’deki kaosun giderek bir iç savaşa dönüşmesinden en fazla zarar görecek ülkelerin başında yine Türkiye geliyor.
Böyle bir ortamda etkileri şimdiden hissedilen ekonomik kayıpları bir yana bıraksak bile Suriye’nin kuzeyi, tıpkı müdahaleden sonraki Kuzey Irak gibi PKK açısından rahatlıkla yerleşeceği bir alana dönüşecektir.
Suriye’deki kaosu fırsat olarak gören PKK’nın, bir yandan Esad yönetimini desteklemesi bir yandan da Türkiye sınırına kamplar kurması da bunu gösteriyor.
Türkiye sınırı boyunca üç bölgede yoğunluğu bulunan Kürt nüfusun içine çoktan yerleşmiş olan PKK, Türkiye’ye eylemlere de başladı. Son olarak Kayseri’nin Pınarbaşı’ndaki canlı bomba eylemini gerçekleştiren teröristlerin Hatay sınırından girdikleri saptanmıştı.
Irak sınırından geçişleri önlemekte zorlanan Türkiye’nin 900 kilometrelik Suriye sınırından geçişlerle mücadelesi de kolay olmayacaktır.
Suriye Esad’la devam ederse Şam’ın eskiden olduğu gibi Türkiye’ye karşı PKK’yı destekleyeceği açıkça görülüyor. Esad’ın gitmesi halinde ise, yeni yönetimin Kuzey Suriye’ye hâkim olup olmayacağı da garanti değil.
Büyük Kürdistan projesinin bir parçası da Suriye olduğuna göre, PKK, bu bölgeye yerleşip bir Kuzey Irak yaratmaya çalışacaktır.
Dolayısıyla her iki halde de Türkiye açısından Suriye sınırı daha sorunlu hale gelecektir.