Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ASTANA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan gezisinin son gününde, Astana’da sorularımızı yanıtladı. Başbakan’a yöneltilen soruların başında, doğal olarak İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in, Uludere olayıyla ilgili açıklamaları yer aldı. Erdoğan’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
İçişleri Bakanı Şahin’in Uludere olayıyla ilgili açıklamaları oldu. “‘Vur’ emrini, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı veya İçişleri Bakanı’nın vermesi mümkün değil. Görüntüleri değerlendiren komutan vermiş görünüyor” dedi. Dün de bazı generallerin isimleri basına yansıdı, “vur” emri verdiği iddiasıyla. Sizin, “vur” emrini kimin verdiği konusunda bir bilginiz var mı?

- Bununla ilgili sizlerle zaten Pakistan’da yaptığım oturumda bu konuyu görüştük. Ben bu konuyla ilgili sizlerden çok daha farklı bir lojistik destek bekliyorum. Lojistik destek şudur: Bu konu idari ve adli soruşturma sürecindedir. Halen devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak açıklamamı yaptım, sizlerle paylaştım. Arkadaşlarımın da bu konuda açıklama yapmasını doğru bulmuyorum. Ne kadar konuşursak, o kadar gündemde kalmaya devam eder ki bu da yaralı olanları üzmeye devem eder. Olay, adli ve idari olarak soruşturuluyor. “Şu general, bu subay” yaklaşımlarını da doğru bulmuyorum. Olayı ortaya çıkaracak adli ve idari yargıdır. Genelkurmayımız takipçisidir, Adalet Bakanlığımız takipçisidir. Belgeler, gereken makamlara verilmiştir. Süreç devam etmektedir. Bu konu üzerinde durmak, terörden yana olanları, terör odaklarını çok daha güçlendirir. Biz, PKK’nın ekmeğine yağ sürecek değiliz arkadaşlar. Terör örgütü her zaman propagandasının yapılmasından hoşlanır. Biz propagandasının yapılmasına el, ayak, dil mi olalım? Olmayalım. Teröre güç kazandırmak gibi bir şey içinde olmayız.

“Medyamızın geldiği nokta”
Bugün (dün) bir gazetemizde (Taraf) bir odun resminin altında, “İçişleri Bakanı bir şeyler söyledi” şeklinde bir fotoğraf ve haber yer aldı. Ayrıca BDP Milletvekili Hasip Kaplan, Meclis’te Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker nöbetteyken, “‘Vur’ emrini hangi hayvan verdi, Hayvancılık Bakanı’na soralım” ifadesini kullandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bizim medyamızın geldiği noktayı göstermesi bakımından önemli. Bir; yeri geldiği zaman medya bize, “karikatürdür, siyasetçiye her şey söylenebilir, hakaret değil eleştiridir” şeklinde yaklaşıyor. Veyahut da, “medya mensubuna her türlü yaklaşım serbesttir, ağır eleştiridir” deniliyor.

“Onun seviyesini gösterir”
İki; diğer olayda da (hayvan ifadesi), siyasetin kalibresi ve kalitesi böyle ortaya çıkıyor. TBMM’ye girmiş bir milletin vekili bu ifadeyi kullanıyorsa o millete layık değildir. Onun seviyesini gösterir. Çünkü benim milletim buna layık değildir. O kürsü buna müsaade etmez ama kürsü dokunulmazlığı var diye o kürsüyü o adi emelleriniz için kullanıyorsanız millet ona müsaade etmez. Zamanı gelince de dersini verir.

“Dara düşünce kapımızı çaldılar”
BDP milletvekilleri, İmralı’ya gitmek için girişimde bulundular. Siz de daha önce, “BDP ile müzakere ederiz” demiştiniz. Bu konuda bir tıkanıklık mı var? BDP’lilerin Öcalan’la görüşmesine izin verilmesi söz konusu mu?
- Bakın bu konuda da ilkeli olmak farklı bir şey. BDP filan bunlar daha parti olamadı. Parti olmaya da niyetleri yok. Parlamento kürsülerinden yaptıkları konuşmalar da onu gösteriyor. Bunlar milletvekili dili değil. Biz, bunların siyasetteki temsilcileri ile müzakere ederiz ama terör örgütüyle de mücadele ederiz. Benim bundan farklı bir şey söylemem mümkün değil. Ben aynı noktadayım. “Bizim ikazlarımız sonucunda Başbakan bu açıklamayı yaptı” diyorlar. Ne alakası var? Bizim BDP ile görüşme falan diye bir derdimiz yok. Gelsen ne olur gelmesen ne olur? Cürümün kadar yer yakarsın. Milletin verdiği yetkiyi kullanırız. Onlar dara düştüklerinden kapımızı çalmışlardır. Verdiğimiz cevapların bir kısmını siz de biliyorsunuz. İlkemiz bellidir. Terör örgütüyle mücadele siyasi uzantısı ile müzakere.

“Böyle bir müsaadeyi vermeyiz”
İmralı’yı ziyaret konusu?
- Böyle bir müsaadeyi vermemiz mümkün değil. Böyle spekülatörler silsilesine fırsat vermeyiz.

“Çayın farkında değil herhalde”
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “kapımız sona kadar açık” diyor. “Başbakan’ın Meclis’teki makam odası ile aramız 30 metre. 5 senedir ne çayımızı içti ne biz onun bir çayını içtik” diyorlar.
- O farkında değil herhalde. Bir akşam ben Meclis’teydim. Sırrı Süreyya ile Sırrı Sakık da vardı. Kendileriyle çay içmiştik.

“İlk sözleşmede bu yaklaşım üzdü”
Memurlar toplu sözleşmede uzlaşamadı ve iş bıraktılar, eylemler yaptılar. Memur maaşlarıyla ilgili taleplere ne diyorsunuz? Bu konuya müdahale ettiniz mi?
- Hiçbir müdahalem söz konusu değil. Arkadaşlar gereken müdahaleyi yaptılar. Memurlara toplu sözleşme hakkı veren parti biziz. Yıllar yılı bu ülkede toplu sözleşme hakkı verilmemiş, toplu görüşmede kalmış. Daha ilk toplu sözleşmede memur sendikalarının bu yaklaşımı bizi üzmüştür. Biz, millet adına hareket ediyoruz, kendi adımıza değil. Bu sendikalar sadece kendi menfaatleri adına hareket ediyorlar. Bu ne kazandırır ne kaybettirir. Biz enflasyona işçimizi, memurumuzu ezdirmeyeceğiz. Enflasyon üzerinde bir zam yaptıysak onu geri almayacağız.
Burada 3,5+4 denilmiştir. Nihai neticesi bu demek değildir. Yılsonu itibarıyla, enflasyon tek haneliye, 7.5’in altına düşmezse örneğin 1 puan kaldıysa biz farkını ödeyeceğiz. Enflasyona ezdirmeyeceğiz. Bakıyorsunuz 7,5+7,5; 10+10 istiyorlar. Nereye gidiyorsun kardeşim? Bizi siz Yunanistan mı yapmak istiyorsunuz? İspanya’nın durumuna mı düşürmek istiyorsunuz?

“Bu haksızlık değil mi?”
Öğretmenlerle ilgili bir teklif var. Bu camia benim en çok saygı duyduğum kesimdir. Onlara ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek.
Ana muhalefet partisi “arkanızdayız” diyor. Bağırıyor, çağırıyor niye? Çünkü sırtında küfe yok. Atıp tutuyor. Diyorum ya bu adam (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kastediyor) 5 tane koyun verin kaybedip gelir. Bunun genel müdürlük yaptığı dönemde SSK’nın durumu ortada. Bunu en iyi Tansu hanım tanır. Başaramamıştır, göndermişlerdir. Ondan sonra ihtilal hükümeti bunu görevine geri getirmiştir.

“Cemaat camide kardeşim”
“Cemaat Fenerbahçe’yi ele geçirmek istiyor” şeklinde haberler yer aldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Benim ne Fenerbahçe ne cemaat tartışmaları içinde olmam mümkün değil. Futbol işi başka bir olay, cemaat işi başka bir olay. Cemaat camide kardeşim. Futbolla bunun ne alakası var?

Üç anket: Yüzde 52, 54, 56
Anketler yaptırmaya devam ediyor musunuz? Sonuçları nedir?
- Elhamdülillah. Devam ediyoruz. Sonuçları merak mı ediyorsunuz? Şu anda 3 tane var. Yüzde 52 var, yüzde 54 var, yüzde 56 var.

Yargı kararı beklenecek
Tutuklu vekillerle ilgili olarak, siz “yargı kararını bekleyelim” dediniz. Sizin için konu böylece kapandı mı?
- Bizim açımızdan “yargı kararını bekleme” konusu kapanmıştır. Kararımız budur.

Parti yönetimine 3 dönem ayarı
Ak Parti il kongreleri yapılıyor. Büyük kongre yapılacak. Tüzük ve yönetiminde ne gibi değişiklikler olacak?
- Büyük kongrede şüphesiz ki bazı değişiklikler yapacağız. MKYK’mızda ve MYK’mızda değişiklikler olur. 3. dönem milletvekilliği olayı, bu değişiklik için teşvik edici olacaktır. Bu kongre ile partimiz 2014-2015 seçimlerini yapacak. Onu görerek bu değişikliği yapmamız lazım. Yeni gelecek ekip, 2014 seçimlerini çıkaracak ekip olacak. Şimdi 3 dönem diyenler bunun çözümlerini de görmüş olacak. 3 dönem sıkıntısını yaşamayanların parti yönetiminde yer alması yararlı olur diye düşünüyoruz. Arkadaşlarla görüşeceğiz.
3 dönemi tamamlayan bakanların yerel yönetimlere kaydırılmasının söz konusu olacağı konuşuluyor. Bakanların belediye başkanlığı adayı olmaları söz konusu mu?
- Olur tabii, niye olmasın? Kamuoyu araştırmalarıyla filan bu tür fısıltılar geliyor. Bunların çalışmaları yapılır. Atılması gereken adımlar atılır. Yerel yönetimlerde de başarılı olacak, iyi performans ortaya koyan arkadaşlarımız aday olabilirler.
4+4+4 ile ilgili yasayı CHP Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Ne diyorsunuz?
- Bu bir samimiyetsizliği gösteriyor. Meydanlara çıkıyor diyor ki; “Biz karşı değiliz ama millet anlamadı” diyor. Sen anladın mı? Samimiysen Anayasa Mahkemesi’ne götürme. Biz dünyadaki eğitim sistemine tabi olmak durumunda değiliz. Ama oturduk çalıştık. Ta Nimet hanım döneminde. Gelecek noktasında inşallah bu sistem çok çok farklı bir şekilde, özgüven içinde gençliğin yetişmesine sebep olacak. Özellikle 12 yıllık eğitimden geçmeyen diploma alamayacak. Biz okula gidemeyen kız çocuklarımızın da önünü açıyoruz. Üçüncü aşamada onlara bir imkân tanıyoruz. İmtihanlara girip devam edebiliyorlar. Bir diğeri de mesleki eğitimde ara eleman kaynağını sağlayacak. Organize sanayi bölgeleriyle çalışmaya giriyoruz. Hem okuyacak hem staj yapacak. Ve onlara okul yaptırma zorunluluğu getiriyoruz. Çocuk okulu bitirince sanat sahibi olsun istiyoruz. Bir diğeri de katsayı engeli ortadan kalktığı için kendi alanında devam edeceklere destek verilecek, katkı sağlanacak.
Bir de Bakalorya ve Erasmus’ta kendi sistemimizi kurabiliriz. Şimdi birkaç okulda var, bunu niye daha da yaygınlaştırmayalım?
Yeni anayasaya, “neslin korunması” şeklinde bir hüküm konulacağı belirtiliyor. Bununla tam olarak ne kastediliyor?
- Bu çok çok önemli bir konu arkadaşlar. Arkadaşlarımız veriler üzerinden ne çalışıyor bilmiyorum. Ama mevcut anayasada da neslin korunması diye bir hüküm zaten var. Aklın korunması var. Canın korunması var. Malın korunması var. Birçok şey var. Mesela, Terörle Mücadele Yasası canın korunmasıyla ilgili. Bu anlamdadır.

Haberin Devamı

“Şu general, bu subay yaklaşımlarını doğru bulmuyorum”

Haberin Devamı

Erdoğan: Konuyu kimse istirmar etmesin
Erdoğan, Kazakistan dönüşü Atatürk Havalimanı’nda soruları yanıtladı.
ŞAHİN’İN AÇIKLAMALARI: Ben başından beri bir şey söyledim. ’AK Parti’nin Genel Başkanı Erdoğan’dır ve yaptığı açıklamaları da arkadaşlarıyla değerlendirerek yapar’ ve bu konuyla ilgili olarak da biz açıklamamızı yaptık. Terör örgütü veya uzantıları bizden daha farklı beyanlar bekliyorlarsa kusura bakmasınlar, çünkü bu işin idari incelemesi yapılıyor, adli incelemeler şu anda devam ediyor, süreç devam ediyor, çalışıyor. Bunun dışında bizim yapacağımız herhangi bir şey yok. Sadece süreci takip ediyoruz, izliyoruz ve kimsenin de dümen suyunda değiliz. Bunu zorla gündemde tutma gayreti içerisinde olan terör örgütü ve uzantılarıdır. Medya da dahil bu konuyu fazla istismar etmesinler. Bizim söyleyeceğimiz budur. Grubumdan da bundan sonra herhalde farklı bir açıklama gelmeyecektir.
MİT’İ İMRALIYA GÖNDERDİM: Ben Milli İstihbarat Teşkilatımın mensuplarını başbakanlığım dönemimde İmralı’ya gönderdim. Açıkça söylüyorum yarın da gönderirim, öbür gün de gönderirim. İstihbarat teşkilatının görevi budur. Kimse de onlara bu attıkları adımlar sebebiyle hesap soramaz, çünkü görevlerinin özelliği budur.
CHP’YE 4+4+4 YANITI:(Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin 4+4+4 olarak bilinen yasa için yaptığı başvuruyu reddetmesiyle ilgili olarak) CHP’nin şekil açısından, usul açısından yapmış olduğu Anayasa Mahkemesi’ne müracaatı, Anayasa Mahkemesi değerlendirdi ve malum reddetti. Şimdi ise esasla ilgili olarak böyle bir müracaatı yapacaklarından bahsediyorlar. Tabi ben olayın detaylarına girmeyi lüzumsuz addediyorum ama bu bir şeyi tabi ortaya koyuyor. CHP’nin, özellikle Genel Başkanı’nın ne kadar samimiyetten uzak olduğunu ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

“Şu general, bu subay yaklaşımlarını doğru bulmuyorum”

Erdoğan, Astana’da gazetecilerle bir araya geldi.

‘Birini tercih edeceğiz’
İstanbul 2020 olimpiyatları için adaylık statüsü kazandı. Avrupa Şampiyonası da var?
- Avrupa Şampiyonası ile olimpiyatlar aynı döneme denk geliyor. Biz, ikisini takip ediyoruz. Bakalım gelişmeler neyi gösterecek. Birinden birini tercih etmemiz söz konusu olacak.
Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande ile görüştünüz mü?
- Seçildiğinden iki gün sonra kendisini aradım. Konuştum. Ben ilişkilerimizin daha farklı olacağına dair mesajı kendisinden aldım. Ben kendisine, “Türkiye-Fransa arasındaki sanal sıkıntıları bir daha yaşamak istemiyoruz” dedim. O da aynı yönde mesaj verdi. Şikago’da Abdullah beyle de görüşmeleri oldu zaten.
Bizim ziyaretimiz mi olur, onların ziyareti mi olur bakacağız. Adımları atmamız faydalı olur. Fransa’da unutmayalım 500-600 bin insanımız var. Bizim vatandaşlarımız atmaları gereken adımı atmadılar. Oysa Fransa çifte vatandaşlığı kabul etti. Ama 150 bin değil tamamı olsaydı fena olmazdı.
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin istifa ettiği yönünde haberler var.
- Bana böyle bir bilgi ulaşmadı.

‘NATO içinde ağırlığımız artacak’
Kürecik radarı devreye girdi ve NATO’ya devredildi. Eylülden mayısa kadar geçen süre özel bir önem mi taşıyordu?
- Başından beri bütün açıklamalarımızda söylediğim gibi, Kürecik olayı NATO konsepti içinde yapılmış bir anlaşmadır. NATO konsepti içinde oranın ağırlıklı mali yükünü alan kim olmuştur; Amerika’dır. NATO bunun yönetimini devralacak. Bugüne kadar ABD, Türkiye, Almanya zaten bu işin içindeydiler. Belki dördüncü ve beşinci ülkeler de dahil olacaklardır. Önümüzde Şikago zirvesi vardı. Orada da konu ele alındı ve NATO’ya devredildi. Bir yandan da radar üssünde çalışmalar devam ediyor. Türkiye’nin 10 yıldıza çıkarılması da önemli adımdır. Türkiye’ye verilmiş olan yetkiler önemli yetkilerdir. 2 tümgeneral, 2 tuğgeneral olacağı gibi daha da artma noktasına gelecek. Bu Türkiye’nin NATO içinde yönetimde ağırlığını artıracaktır. Kürecik’le ilgili Türkiye’nin oradaki yönetime dahli daha ağırlıklı olacaktır. Israrla altını çiziyorum. Kürecik daha önce de radar üssüydü. Şimdi daha ileri bir teknolojiyle çalışacak. Bizim kendi rızamızla verdiğimiz yerdir. Ama saldırı amaçlı değildir. Savunma amaçlıdır. Bize füze teklifleri de gelmiştir ama biz sıcak bakmadık, kabul etmedik.

‘30 yıl önce go home sonra welcome dediler’
Bu konu daha açık tartışılamaz mıydı? Ana muhalefetin eleştirileri var bu konuda, ne diyorsunuz?
- Devletlerin gizlilik taşıyan çalışmaları vardır, açık çalışmaları vardır. Bunu tartışan muhalefet ya da ana muhalefet kendi parti çalışmalarını açık olarak yapabiliyor mu? Bir ailenin bile gizli olan, olmayan şeyleri vardır. Biz devletiz. Her şeyi a’dan z’ye şeffaf yapabilir miyiz? Belli bir yere kadar gizli olarak gidebilir sonra gizliliği ortadan kalkabilir. İlk iş olarak CHP, milletvekillerini Malatya’ya gönderdi. Ne getirir ne götürür diye düşünmedi. Maksat dostlar alışverişte görsün diye gittiler. Biz de bir yere varmak istiyoruz, bir netice almak istiyoruz, NATO içinde ağırlığı olan ülkeyiz. 20 yıl, 30 yıl önce Amerika’ya go home diyenler sonra welcome demişlerdir. Dünya devleti olan Türkiye, NATO’da halkı Müslüman olan tek ülkedir. Ha olumsuz olduğu anlar yok mu; var, olumsuz olduğu anlarda da orada soruyoruz.
ABD’den silahlı Predator alma girişimi nasıl sonuçlanacak?
- ABD seçiminden önce Kongre’den bir karar çıkmaz. Ama kovalıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Gül de takip ediyor.
“Predator’lerin kiralanması da mümkün” deniliyordu.
- Silahlı Predator’ler kiralanamıyor, onlar silahsızlar için geçerli. Silahlıyı Amerika sadece İngiltere’ye veriyor.

“İsrail adım atarsa, oturulur, konuşulur”
İsrail’in Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme gayretleri içinde olduğuna yönelik haberler var. Ayrıca Mavi Marmara ile ilgili İsrailli yetkililerin yargılanması girişimi söz konusu. Ne diyorsunuz?
- Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı olarak takibindeyiz. Şahsen de takip ediyorum. Bu konuda kararımız açık ve nettir. Ben, bu görevde olduğum sürece bu taleplerden geri adım atmamız mümkün değildir. Üç talebimiz bellidir. Bunlardan birisi özürdür. Bizim muhalefetimiz İsrail halkına değildir, doğrudan İsrail yönetiminedir. İsrail yönetimi, Türkiye’den özür dileyecektir. İki; şehitlerimizin ailelerine tazminat ödenecek. Üç; Filistin’e ambargo kalkacak. Bu üçü yerine gelmezse ilişkilerin normalleşmesi mümkün değildir.
Yeni İsrail yönetimi ne getirir ne götürmez bilinmez. Adım atacaklarsa o oturulur, konuşulur.
Güney Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı’ndan ne bekliyorsunuz?
- Kendi açımızdan kayıp bir 6 ay olarak görüyoruz. Biz, özellikle AB Komisyonu’yla çalışmamıza devam ederiz ama AB Dönem Başkanı olarak Güney Kıbrıs’ın yönetimiyle bir araya gelmeyiz.

“Biraz Fitch’in yanında otursun”
Standard and Poor’s’un bir açıklaması oldu, sizin açıklamanıza karşı.
- Güzel bir gelişme! Standard and Poor’s’un biraz Fitch’in yanında oturması lazım.