Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Star gazetesinin Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu’nun sorularını yanıtlarken önemli açıklamalar yaptı.
Star’ın, “Görüşmeler sürecek, terör bitecek” manşetiyle verdiği bu söyleşide, “açılım” politikasının en önde gelen mimarlarından biri olan Beşir Atalay, “Hem mücadele hem müzakere”nin devam edeceğini söylüyor.
Bir süre önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “terörle mücadele siyasetle müzakere” diye özetlediği yeni politikayı ilan etmişti. Erdoğan’ın bu sözleri, “PKK ile mücadele BDP ile müzakere” diye algılanmıştı.
Ancak, açlık grevleri, İmralı’dan Abdullah Öcalan’ın, kardeşiyle ilettiği mesajla sonlanmıştı. Bu gelişmeden sonra hükümet cephesi, kanın durması, PKK’nın silah bırakması için Öcalan’la da görüşülmesinin normal olduğu yönünde açıklamalarını sıklaştırdı. Devletin bazı kurumlarının (MİT) bu tür görüşmeler yapmasının görevi olduğu da sık sık vurgulandı.
Bu süreçte Başbakan Erdoğan’a, “Öcalan’la, terör örgütüyle masaya oturulmayacağı, terörle mücadele siyasetle müzakere edileceği” sözlerini tekrar sorduğumda, “İmralı’yı kastetmemiştim” yanıtını vermişti.
Atalay’ın söz konusu söyleşisinden de anlaşılıyor ki, PKK’ya silah bıraktırmak için Öcalan’la görüşmeler devam edecek veya ediyor.
Çok yönlü çalışma
Atalay, PKK’nın silah bırakması için ayrıca ABD, Kuzey Irak ve Avrupa ülkeleriyle de görüşmelerin devam ettiğini açıklıyor.
Bunları söylerken bazı serzenişlerde de bulunuyor.
Örneğin Suriye’nin terörü beslediğini belirtiyor. ABD’nin, PKK’yla mücadelede istihbarat katkısı sağladığını ama bunun yeterli düzeyde olmadığını ifade ediyor.
Şikayetçi oldukları arasında Kuzey Irak’taki Barzani yönetimi yok.
Danimarka, Hollanda ve Norveç’ten son dönemlerdeki tutumlarından memnunlukla söz ediyor.
Aktörlere bakalım
Atalay’ın telaffuz ettiği aktörlere bakalım...
PKK, terör eylemlerine, terörün siyasetine ve ticaretine tüm hızıyla devam ediyor. Asker ve polise saldırılar sürüyor, mayınlar döşeniyor, adam kaçırmalar, yol kesmeler, patlayıcı ve uyuşturucu üretimi ve nakillere devam ediyor. Son olarak Diyarbakır’da 29 ton esrar yakalandı.
Kuzey Irak’ta Barzani yönetimi, PKK’ya karşı parmağını kımıldatmıyor. Aksine lojistik olanakları aynen devam ediyor. PKK’lılar, Kuzey Irak’ta istedikleri gibi faaliyetlerini sürdürüyorlar.
ABD’nin de Kuzey Irak’ta PKK diye bir derdi yok. Onlar da izlemeyi sürdürüyorlar.
Danimarka, Hollanda gibi ülkelerin de PKK’yla bir sorunları yok. Bir ROJ TV davası yılan hikayesine dönmüş halde sürüp gidiyor. Norveç, Oslo’da masa açmak dışında bir faaliyet içinde değil.
ABD dahil Avrupa ülkelerinin silah bırakmaktan anladıkları, Türkiye’nin masaya oturup PKK’yla siyasi bir anlaşmaya varması...
Böyle bir anlaşmanın, PKK’nın, Türkiye’nin koşullarını kabul edip silah bırakması olmayacağı da izaha gerek olmayacak kadar açık.
Geriye kalıyor Öcalan
Açlık grevleri Öcalan’ın yeniden tek lider olduğunu tescil ettirdi. Zaten açlık grevlerinin amacı da buydu...
Öcalan’la müzakerenin en doğru yol olduğunu Kandil de BDP de her fırsatta zaten dile getiriyorlar.
İmralı ile yapılacak müzakere sonucu PKK’ya silah bıraktırılacaksa, bu hangi koşullarda sağlanacak?
Öcalan’ın birinci önceliği kendisi...
Aşamalı olarak serbest bırakılmayı hedefliyor.
Sonra genel af, Kürtçe eğitim, Güneydoğu’da Kürt meclisi, hükümeti, yargısı, polisi, askeri, okuluyla en azından Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin kurumları gibi kurumlar kurulmasını ve kabul edilmesini istiyor.
Görüşmeler devam ederken terör eylemlerinin sürmesinin doğal karşılanması da beklentileri arasında ki, Atalay da, “hem müzakere hem mücadele” dediğine göre bu durum pek yadırganmıyor.
Bütün bunlar PKK’ya neyin karşılığında silah bıraktırılacak sorusunu ilk sıraya yerleştiriyor.