Denilebilir ki, geldikleri yoldan çıkarlar. PKK’lılar dağ silsilelerini izleyerek, güvenlik güçlerine yakalanmadan Kuzey Irak’tan giriyorlar. Eylem yaptıktan sonra da aynı yoldan kaçıyorlar.
O halde, Abdullah Öcalan, Nevruz’da, “yurtdışına çekilin” talimatı verince, yine aynı yoldan güvenlik güçlerine görünmeden çıkar giderler. Hükümet de operasyon yapılmayacağı sözü verdiğine göre görünen olursa da uzlaşma gereği görülmemişler gibi yapılabilir!
Bu yurtdışına çıkış yollarından biri ama Öcalan, bu kez böyle, “fiili çıkış” istemiyor. İstiyor ki, dağlardaki silahlı PKK’lılar, “resmi” olarak çıkış yapsın!
Bu amaçla da, “Çekilme, Meclis kararıyla olsun ve Meclis inisiyatifiyle kurulacak bir komisyon nezaretinde yapılsın” diyor.
“Resmi çıkış”ın anlamı
Öcalan, hükümete ve Meclis’e böyle bir çıkışı kabul ettirirse bunun iki anlamı olacaktır.
1- Öcalan’la yapılan görüşmeleri Meclis’in onaylaması,
2- Çekilmeye iki eşit ve meşru otorite arasında varılacak bir anlaşmayla resmiyet ve güvence sağlanmış gibi bir görüntü doğması.
Böyle bir görüntünün kamuoyu nezdinde sorunlu bir görüntü olacağı açık.
Nasıl bir Meclis kararı?
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, bu konuyla ilgili olarak, “İşin Meclis boyutunu kavramaya çalışıyoruz” dedi. Demek ki, henüz hükümet tarafı da Öcalan’ın Meclis’ten ne beklediğini öğrenmiş değil. Ancak kısa sürede öğrenecektir, hatta bu satırlar yazılırken öğrenmiş de olabilir.
Meclis’in, “PKK, yurtdışına şöyle çıksın” diye bir karar alması kolay bir yöntem değil. CHP ve MHP’nin böyle bir karara katılmayacağı, aksine sert muhalefet gösterecekleri açık.
Böyle bir karar yerine bir, “Akil Adamlar Komisyonu” oluşturulması -CHP de daha önce önerdiği için- hükümetin tercih edeceği bir yol olabilir.
Çekilmenin hukuki boyutu
PKK’lıların silahlarıyla birlikte yurtdışına çıkmaları, hükümet açısından da hukuki boyutu olan bir işlem.
Mevcut yasalara göre devlete karşı elinde silah dağda dolaşmak da dahil, her türlü silahlı veya silahsız şiddet eylemi suç oluşturuyor. Bu suçu işledikleri bilinerek PKK’lıların silahlarıyla yurtdışına çıkmaları, hukuki takibattan ayrık tutulamaz. Bu yönü itibarıyla mevcut yasalar karşısında yürütme organı hukuken böyle bir karar veremez.
Dolayısıyla böyle bir çıkış, yasal dayanaktan yoksun kalır. Çıkacak kişilerin suçlu olup olmadıklarına, yurtdışına çıkıp çıkamayacaklarına, ancak yargı karar verir. Yargı da mevcut mevzuata göre böyle bir karar veremeyeceğine göre, eğer Öcalan’ın istediği gibi resmi bir çıkış olacaksa, hükümet ve yargı açısından bir yasa gerekir. Çıkışın hukuki takibata uğramadan yapılabilmesi için yasal dayanak zorunlu olacaktır. Keza hükümet, suç işlemedikleri savıyla dağdan ineceklerin bazılarını serbest bırakmayı düşünüyorsa, “eve dönüş, etkin pişmanlık” yasası gibi düzenlemelere de ihtiyaç duyacaktır.
Böyle bir yasayı, CHP ve MHP’nin sert muhalefeti altında çıkarmak ve kamuoyunu ikna etmek de kolay olmayacaktır.
Çıkış işleminin, Öcalan’ın Meclis’e ilişkin talepleri kabul edilerek, her biri PKK’yla silahlı mücadeleyi yürütmüş eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ başta olmak üzere diğer komutanların terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmakla da suçlanarak ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasının istendiği bir dönemde yapılması, kamuoyunun ikna edilmesi açısından bir başka handikap olacaktır.
Bu yönleri düşünüldüğünde sürecin bundan sonraki aşamalarının daha sert tartışmalara ve muhalefete konu olacağını söylemek abartı olmaz.