Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’nin vurduğu RF-4 keşif uçağımızın pilotları Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un akıbetleriyle ilgili bekleyiş sürüyor. Uçağın düşmesinden bu yana 7 gün geçmiş olmasına karşın henüz pilotlarımıza ulaşılamadı.
Genelkurmay Başkanlığı, dünkü açıklamasında, “Arama ve kurtarma çalışmaları esnasında pilotlarımıza ait bazı malzeme ve uçağa ait bazı parçalar bulunmuştur” demekle yetindi.

2 kask, 4 postal
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün Ahmet Hakan’ın CNN-Türk’teki Tarafsız Bölge programında sorularımızı yanıtlarken ve sohbet sırasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da hazır bulunduğu brifingde kendisine, “Pilotlarımıza ait 2 kask ve 4 postalın bulunduğu”nun aktarıldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, kendilerine, bulunan postallardan birinin fotoğrafının da gösterildiğini belirtti. Ayrıca pilotların oturduğu bölüme (kokpit) ait bir parçadan, yüksek ısı nedeniyle bu bölümün eridiği sonucuna varıldığının da ifade edildiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu’na, fotoğrafını gördüğü postalın sağlam olup olmadığını, nasıl göründüğünü sorduk.
“Gayet sağlam, bütün bir postaldı” karşılığını verdi.
“Kokpitin metalini eritecek kadar yüksek bir ısı, nasıl olup da pilotların kasklarına ve postallarına zarar vermemiş” sorusunu da, “Orasını bilemiyorum” diye yanıtladı.

Atlama işareti
Kokpitteki metalin erimiş olmasına karşın 2 kask ve 4 postalın bulunması neyin işaretidir?
Dün görüştüğüm deneyimli savaş uçağı pilotları, bu soruma şu karşılığı verdiler:
“Bu, pilotlarımızın atladığını gösteren en önemli işarettir. Çünkü bize, arama-kurtarma eğitimi sırasında atladığımızda önce kaskımızı ve botlarımızı çıkarmamız öğretilir. Eğer 2 kask ve 4 postal sağlam bulunduysa bu atlama işareti olarak yorumlanabilir.”

Kask kafadan kolay çıkmaz
“Patlamanın etkisiyle kask ve postallar fırlayıp çıkmış olamaz mı?” diye sordum:
“Bu kaskların, kafadan kolay kolay çıkması mümkün değildir. Her pilotun kaskı kafasına göre özel yapılmıştır. Ölçü alınır. Aradaki boşluklar dahi köpükle doldurulur ki, kask kafada oynamasın. Çene altında da güçlü bir kilitle kilitlenir. Pilot, bu kilidi açarak kaskını kendisi çıkarmadığı sürece kafasından fırlaması mümkün değildir, diyebiliriz. Allah korusun, ancak patlamayla kafanın kopması gibi bir facia söz konusu değilse kask fırlayıp çıkmaz ki, böyle bir durumda da bulunan kaskta, baş bölgesine ait parçalar, deri ve doku parçalarının bulunmuş olması gerekir.
Aynı şey postallar için de geçerlidir. Pilotların giydiği postallar, özel bir bot türüdür. Onların da kilidi vardır. Çıkmaları değil çıkarılmaları kolaydır. Pilot, kilidi açıp fermuarlarından kolayca çıkarabilir ama kendiliğinden çıkması çok zordur, ola ki patlamayla ayaktan veya bacaktan kopma meydana gelmiş olsun. Bu durumda da botların içinde yine parçalar, deri, doku olması gerekir. Kasklar da postallar da ağırdır. Bir kask, yaklaşık 1 kilo 200 gram, her bir postal da yaklaşık 1 kilo ağırlığındadır. Pilotla gömülmeleri halinde de ayrılıp, yukarı çıkmaları kolay değildir.”

Enkaza ulaşılamadı
Genelkurmay Başkanlığı’nın dünkü açıklamasında, “Bugüne kadar 70x23 mil karelik bir alan taranmış ancak pilotlarımıza ve uçağın enkazına henüz ulaşılamamıştır” bilgisine de yer verildi.
Enkaza ulaşılamadığı için pilotlarımızın cenazelerinin uçak enkazında olup olmadığına ilişkin bir bilgi de yok. Böyle bir halde 2 kaskın ve 4 postalın su yüzüne çıkmış olmaları ne kadar mümkün, bu konuda da ciddi soru işaretleri var.
Suriye, pilotlarımızla ilgili herhangi bir bilgileri olmadığını açıkladı. Kulislerde pilotların atladıkları, Suriyeliler tarafından alındıkları gibi spekülasyonlar da dolaşıyor. Dün, pilotlardan birinin atladığı ve Suriyelilerin eline geçtiği gibi bir spekülasyon da vardı. Bu kulis bilgileri Ankara veya Şam tarafından doğrulanmayan söylentiler biçiminde kaldı.
Kaskların ve postalların bulunması atlama işareti olarak yorumlanınca, kesin açıklama yapılıncaya kadar, pilotlarla ilgili kafa karışıklığı süreceğe benziyor.
İnsan yaşadıklarını umut etmek istiyor.