Balyoz davasında savunma yapan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’a çağrıda bulundu.
Özden, Özkök ve Yalman için, “Buraya gelmeli, ne biliyorlarsa açıklamalılar. Onların susması bizi zan altında bırakıyor” dedi.
“Zan altında bırakmaz”
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le dün konuştum. Özkök Paşa, her zaman olduğu gibi bu konularda konuşmaya istekli değil. Yargı sürecinin devam ettiğine dikkat çekerek, bu konuda titiz davranıyor. Ancak, Örnek’in “susmaları zan altında bırakıyor” ifadesine bir yanıt almak için üsteleyince şu değerlendirmeyi yaptı:
- Benim susmam veya konuşmam kimseyi zan altında bırakmaz. Zan benim susmamla doğmaz, ilgisi yok. Ben konuşup da kimseyi suçlamadım ki, kimseyi zan altında bırakmadım ki! Ayrıca susmam da kimseyi zan altında bırakmaz. O adli süreçle ilgili bir durumdur. Mahkeme süreciyle ilgili, mahkemenin sonuçlanması gerekiyor.
“Kuvvet yürütür”
Daha önce İzmir adliyesinde ifade vermiştiniz?
- O konu karıştırılıyor. Ben Ergenekon davasıyla ilgili ifade verdim. Nezaket gösterip İzmir’e geldiler, ben de İzmir Adliyesi’ne gittim ve ifade verdim. Balyoz davasıyla ilgili olarak kimseyle konuşmadım. O konuyla ilgili iddialar var, yargı süreci devam ediyor. Seminerler her yıl yapılır. Prosedürü de bellidir. Var olan bir plan oynanır. Bunları Genelkurmay Başkanı değil Kuvvet yürütür. Sonra bize rapor gelir. O tarihlerde ben Ankara’da başka konularla ilgileniyordum. Irak konusu vardı, Kıbrıs konusu vardı, AB konusu vardı. Sürekli zirveler, toplantılar yapıyorduk. O seminere ben de gidemedim, Kuvvet Komutanı da (Aytaç Yalman) gidemedi. Türkiye’nin gündeminde bizi de yakından ilgilendiren çok önemli konular vardı.
“Bilgi-belge yok”
Balyoz davasında gündeme getirilen iddialarla ilgili size ulaşan bilgi ve belge var mı?
- Hayır, yok. Bu, bana daha önce de soruldu. Şamil Tayyar sormuştu, ona da aynı cevabı vermiştim. Bende bu konuda bilgi-belge yok. Dediğim gibi ben o zaman Ankara’da çok daha farklı konularla meşguldüm.
“Savunma talep edebilir”
Özden Örnek, yine de size çağrı yapıyor?
- Bu adli süreç. Savunma yapanlar böyle taleplerde bulunabilirler. Ben öyle bakıyorum.
“Yorum yok”
Ergenekon davasıyla ilgili görüşmemizde savcı davet ederse ifade veririm, demiştiniz ve sonra davet gelince de verdiniz. Balyoz davası için de aynı görüşü taşıdığınızı söyleyebilir miyiz?
- No comment (yorum yok)
“Üzülüyorum”
Susmaları zan altında bırakıyor, dediklerine göre sizin konuşmanızın aydınlatıcı olacağını düşünüyorlar. Kuvvet komutanlarınızın düşüncesi size neler hissettiriyor?
- Tabii tutuklu olmalarına ve bu sürenin uzamasına çok üzülüyorum. Tutukluluk bir cezaya dönüşmemeli. Daha önce size söylemiştim, benim gözümde silah arkadaşlarımın hepsi tertemizdir. Konu edilen seminer ve iddialarla ilgili olarak dediğim gibi bende bilgi veya belge yok. Keşke yardım edebileceğim bir konu olsa. Ben, şu anda görevde olan bir Genelkurmay Başkanı değilim. Görevimi tamamlamışım, emekli olmuşum. Göreve yeni geldiğim tarihlerde Ankara’da hangi sorunlarla meşgul olduğumu söyledim.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök Paşa’nın düşünce ve duyguları böyle. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman Paşa ise suskunluğunu sürdürüyor.
Kılıçdaroğlu: Ben niye küfredeyim?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün Zonguldak’ta, “Benim adımı yolsuzlukla anarsan...ana...a... Gerisini söylemeyeyim” diyerek tamamlamadığı cümlesi, “küfredecekti, ağzını bozacaktı” yorumlarına neden oldu.
Kılıçdaroğlu’na Zonguldak’ta bu konuyu sormuş ve “Ayağını denk al diyecektim, vazgeçtim” yanıtını almıştık.
Zonguldak’tan Ankara’ya dönüş yolunda iki meslektaşımla birlikte bu konuyu biraz daha açmak istedik. Yarım bıraktığı sözleriyle ilgili olarak Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamayı sorunca, “Ayağını denk al diyecektim ama o anda uymadı, sert kalacağını düşündüm ve vazgeçtim” yanıtını verdi ve şöyle devam etti:
“Düzelttim. Düzeltmeseydim bu sefer yandaş basın belki onu küfür gibi yansıtacaktı. Niye küfredeyim ki?”
Kılıçdaroğlu’nun tahmin ettiği gibi yarım kalan sözlerini küfür gibi algılayanlar oldu. Eğer Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da öyle algıladıysa, Kılıçdaroğlu’nun yanlış anlama da olsa özür dilemekten kaçınmayacağını düşünüyorum.