Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un Trabzon’da Oruçreis firkateyninde yaptığı konuşma yankılandı. Org. Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) dönük yıpratma kampanyasını anımsattığı bu konuşmasında, “İçinde bulunduğumuz gelişmelerden rahatsızız” dedi.
“Asker niye konuşuyor?” diye kestirip atmak yerine Org. Başbuğ’un neden rahatsız olduğu ve bunu neden kamuoyuyla paylaşmak ihtiyacı duyduğu üzerinde durmak gerekir.
Başbuğ’un yansıttığı rahatsızlık nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
TSK’ya terör örgütü muamelesi
1- İçinden geçtiğimiz süreçte, TSK’yı terör örgütü gibi, PKK’yı kanarya sevenler derneği gibi gösterme gayretleri arttı. Başbuğ açısından bardağı taşıran damla Reşadiye’de 7 askerin şehit edildiği terör eylemini “TSK yapmıştır” demeye getirenler arasında iktidar sorumluluğu taşıyan siyasetçilerin de bulunmasıydı. PKK’nın saldırıyı üstlenmesine rağmen bu söylemin devam ettirilmesiydi.
2- Reşadiye olayını PKK üstlenince bu kez 1993’te 33 erin şehit edildiği olayı TSK’ya mal etme çabalarının yoğunlaşması. Dönemin Asayiş Bölge Komutanı emekli Org. Necati Özgen’in “Taktik sorumluluk bendedir” sözlerine ve olayı CNN Türk ve NTV’de detaylarıyla, krokilerle anlatmasına, daha da önemlisi, Şemdin Sakık’ın saldırıyı itiraf etmesine karşın bu ısrarın sürdürülmesi. Aynı siyasetçilerin de komutanların ihmal sorumluluğunu üstlenmelerine bakmayıp, saldırıyı “TSK yaptı” imasına devam etmeleri.
Adli makamların tutumu
3- Adli makamların sahipsiz ihbar mektupları, itirafçılar veya gizli tanıkların verdikleri bilgileri esas alarak harekete geçmeleri. Askeri kişilerle ilgili bilgileri TSK ile ortak bir ön çalışma yürütmeden işleme koymaları. Bu süreçte üst düzey komutanlara “terör örgütü üyesi” gibi muamele edilmesi. Son olarak 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk’in ifadeye çağrılması.
Kurumlar arası çatışma
4- Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un, asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan tek kelimelik yasa değişikliğinin yargı kurumları arasında çatışma doğuracak uygulamalara yol açabileceği uyarısının dikkate alınmamış olması. Sahte bir ihbarın veya gizli tanığın veya sorunlu bir itirafçının vereceği gerçek olmayan bilgilerle, TSK ve komutanların itibarını zedeleyecek keyfi uygulamalara kapı açılabileceği kaygısının ciddiye alınmaması.
TSK’nın korumasız bırakılması
5- Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un, Trabzon’daki konuşmasında da belirttiği gibi söz konusu kaygı ve rahatsızlığı ilgili bakanlara aktarmasına karşın, uygulamada bir değişiklik olmaması. TSK’nın yasal dayanağı bulunan yargısal faaliyetlere yardımcı olmasına karşın, yöneltilen haksız eleştiri ve dayanaksız suçlamalar karşısında sivil otorite tarafından korunmaması.
Açılım sürecinin yönetimi
6- Açılım sürecinde TSK’nın itibarının kırılmasını hedefleyen faaliyetler karşısında siyasi otoritenin beklenen düzeyde tepki vermemesi. Bu süreçte “PKK’yı haklı, TSK’yı haksız”, “TSK’yı suç örgütü, PKK’yı barışsever örgüt” konumuna sokmaya çalışan kesimlere karşı, anayasal yetki ve sorumluluk taşıyan kurumların ses vermemesi.
Beklenti
7- Org. Başbuğ’un dile getirdiği rahatsızlıkların Başkomutanlığı temsil eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı’nın kendisine karşı sorumlu olduğu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanlar Kurulu tarafından değerlendirileceği beklentisi yüksek.