Öğretmenler bu yıl 24 Kasım’ı buruk kutladı. Her yıl dertleri çığ gibi büyüyen öğretmenler, bu yıl her zamankinden daha üzgün ve yılgın.
Bunun birden çok nedeni var.
Öncelikle, kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) getirilen düzenlemeler üzüyor öğretmenleri.
Öğretmenlerin ve meslek örgütlerinin yaptığı hesaplamaya göre, “Kamuda eşit işe eşit ücret” kararnamesi olarak bilinen kararname ile üst düzey yöneticiye verilen ek ödeme miktarı 1132 TL’yi bulurken, 9/1’deki bir öğretmenin maaşı sadece 1577 TL. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ise kadrolu öğretmenler 1592 TL, sözleşmeli öğretmenler 1584 TL maaş alıyor.
Bizlere ulaşan öğretmenlerin büyük bölümü de TBMM’de, şoföre, sekretere ödenen 3 bin TL’ye yakın maaşlardan, bürokrasinin tepesindeki isimlerin maaşlarında, kendi maaşlarının toplamı kadar iyileştirme yapıldığından yakınıyor ve bu maaşlarla, nasıl kaliteli bir yaşam sürüp, öğrencilerin karşısına dertsiz tasasız bir biçimde çıkabileceklerini soruyor.
Kadro farkları
Öğretmenler, kadro farklarının hâlâ sürüyor olmasından dolayı da tepkili. Daha önce öğretmenler, kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olarak 3 ayrı kadroda görev yapıyordu. Seçimlerden hemen önce çıkartılan KHK ile sözleşmeli öğretmenlerin çok büyük bir bölümü kadroya alındı. Sözleşmeli öğretmen sayısı 150’lere kadar düştü.
Ancak ücretli öğretmenlerin sorunları halen devam ediyor. Bu öğretmenler, sadece derse girdiklerinde maaş alabildiklerinden, özellikle yaz aylarında geçim sıkıntılarıyla boğuşuyor, yaşamını idame etmekte zorlanıyor. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, CHP İzmir Milletvekili Tayfun Aksünger’in soru önergesine 21 Kasım 2011’de verdiği yanıtta, ücretli öğretmen sayısını 60 bin 904 olarak açıkladı. 60 bini aşkın öğretmen, 24 Kasım’ı, gelecekleri belirsiz biçimde kutladı. Zira, Antalya’da yapılan Ulusal Öğretmen Stratejisi Çalıştayı’nda sunulan “ücretli öğretmenlik kaldırılsın” önerisinin Dinçer tarafından yaşama geçirilmesi ve kadroya alınmamaları halinde, 60 bin 904 öğretmen işlerinden olacak.
Atanamayan öğretmenler
Eğitim camiasının en dertli kesimi ise öğretmen unvanı bulunmasına rağmen atanamadığı için öğretmenlik yapamayan “atanamayan öğretmenler”. Dinçer, aynı soru önergesinde, KPSS puanına göre öğretmenlik için 264 bin 277 potansiyel aday bulunduğunu açıkladı. Bu rakam, 662 bin 472 öğretmenin görev yaptığı eğitim camiasındaki toplam öğretmen sayısının neredeyse yarısına denk geliyor. Bu öğretmenlerin ne kadarının mesleğini yapabileceği ise belirsiz.
Özür trajedisi
Öğretmenlerin yaşadıkları bütün bu sıkıntılara, 14 Eylül’de çıkarılan KHK’da yer alan, “Bakanlıkça belirlenen özür gruplarına bağlı yer değiştirmeler yaz tatillerinde yapılır” hükmü ile yenisi eklendi.
Milli Eğitim Bakanlığı, bu KHK yayımlanana kadar, her yıl kış ve yaz tatillerinde iki kez, eşi kamu görevlisi olan öğretmenlerin “özür atamalarını” değerlendiriyor, ayrı kentlerde çalışan eşlerin buluşması mümkün olabiliyordu. Ancak, KHK ile getirilen düzenleme, atandığı tarih nedeniyle, geçen yıl atanamayan yüzlerce öğretmenin, bu kış döneminde de eşinin bulunduğu yere atanmasını engelledi. Bize ulaşan onlarca öğretmen, bu nedenle çocuk sahibi olamadığından, iki ayr kentte iki ayrı ev kiralama derdinden, en önemlisi de eşinden ayrı yaşamanın sıkıntılarından yakınıyor, çözüm arıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ise maalesef, bu öğretmenlerin sorununu asıl dertlerden biri olarak görmüyor.