Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Meslektaşlarımız Nedim Şener ve Ahmet Şık, bir yıl on gün sonra serbest bırakıldılar. Gecikmiş bir kararla özgürlüklerine kavuştular.
Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanmaları, kamu vicdanında zaten yer bulmamıştı. O kadar ki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu konuda bir açıklama yapma ihtiyacı duymuş ve Milliyet’e, bu tutuklamalardan kamu vicdanının rahatsız olduğunu söylemişti. Gül, bu kadarla da kalmayıp, savcı ve hâkimlerin daha özenli olmaları gerektiği üzerinde durmuştu.
Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanmaları gibi serbest bırakılmaları da bu davalar açısından bir dönüm noktası niteliği taşıyor.
Mahkemenin serbest bırakma kararının gerekçesinde “suç vasfının değişmesi olasılığı”ndan söz etmesi çok büyük önem taşıyor. Biri yazıp henüz bastıramadığı, diğeri hiç yazmadığı kitaplar nedeniyle tutuklanan iki meslektaşımızın karşılaştığı suçlama, Ergenekon örgütüne yardım ve yataklık etmek ve bu bağlantıyla terör örgütü üyesi gibi muamele görmeleriydi.
Mahkeme, şimdi suç vasfının değişmesi olasılığından söz ettiğine göre Nedim ve Ahmet’in en küçük bir ödün vermeden yaptıkları savunmanın doğruluğunun görülmesi açısından bir karine sayılabilir.

Nedim’in muhabirliği
Nedim Şener, Milliyet’te yetişmiş en iyi muhabirlerden biridir. Haberle yatar, haberle kalkar. Hangi görevde olursa olsun muhabirlik ruhunu ve heyecanını kaybetmemiş, hep gerçeğin peşinden koşmuş bir arkadaşımızdır.
Nitekim yaptığı haberlerle, yazdığı kitaplarla araştırmacı gazetecilik alanında birçok meslek ödülünün sahibi olmuştur. Yazdığı kitapla Hrant Dink cinayetinin aydınlatılmasına katkıda bulunacak birçok önemli bilgi ve belgeyi kamuoyuna sunmuştur. Hal böyleyken Nedim Şener’in terör örgütü üyesi gibi muamele görmesinin sadece kamu vicdanında değil hukukta da bir yeri yoktu.
Ahmet Şık ise henüz bastırmadığı bir kitap için tutuklanmıştı. Örneği Orta Çağ’da kalan bir yaklaşımla yazılmış veya yazılmış ama bastırılmamış, hatta hiç yazılmamış kitaplar nedeniyle iki gazetecinin tutuklanmış olması, sadece demokrasi ve basın özgürlüğü bakımından değil Türk yargısı açısından önemli bir handikaptır.

Nedim’in serzenişi
Nedim Şener’in en mutlu özgürlük görüntüsü hep çok arzu ettiğini, çok özlediğini söylediği kızının elinden tutup okula götürmeseydi. Nedim’in ne kadar mutlu olduğu kızının elinden tutmuş yürürken yüzünden okunuyordu. Bu görüntü bizleri de çok mutlu etti.
Nedim Şener, meslektaşlarının, “Cezaevinde neler hissettiniz, koşullar nasıldı?” sorusuna da gazeteciler açısından anlamlı bir yanıt verdi:
“Orada her şey beton, betona gömülüyorsunuz. Bir de bazı meslektaşlarımız o betonun üzerine beton atarak bizi iyice gömmek istediler. Yalan söylediğini görüyorsunuz ama yanıt veremiyorsunuz, elinizden bir şey gelmiyor. Bana en çok bu ağır geldi.”
Nedim Şener ve Ahmet Şık’a “geçmiş olsun” diyor, tutukluluğu artık ceza infazına dönüşmüş diğerlerinin de kısa sürede özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.