Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Türk jetini Suriye hava sahasında düşürdüklerini iddia etti. Türk uçağının 100 metre gibi çok alçak bir irtifada uçtuğunu ve füzeyle değil uçaksavarla vurulduğunu da dünyaya ilân etti.
Ankara ise uçağımızın uluslararası hava sahasında vurulduğu konusunda ısrarlı ve kendinden emin konuşuyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bunu bir kaç kez uçağın rotasına ilişkin bilgileri de paylaşarak söyledi. Uçağın kısa bir süreyle Suriye hava sahasını ihlal ettiğini, Türk radarı tarafından uyarıldığını ve hemen uluslararası hava sahasına geçtiğini de vurguladı.
ABD ve İngiltere’nin bilgileri
Davutoğlu, Türk Hava Kuvvetleri’nden alınan radar bilgilerine dayanarak konuşuyor. Bu bilgilerden o kadar emin ki, bu bölgede radar izlemesi yapan, telsiz konuşmalarını dinleyen diğer ülkelerin de elindeki bilgileri açıklamasını istedi.
Ankara, bu bölgedeki faaliyet gösteren NATO üyesi ülkelerden ellerindeki radar ve telsiz bilgilerini göndermelerini de talep etmeye hazırlanıyor. Bölgede en azından ABD ve İngiltere’nin hava trafiğini izledikleri biliniyor. İngiltere Kıbrıs’taki askeri üssünden, ABD de gemilerinden uçakların hareketlerini ve telsiz konuşmalarını izleyebiliyor.
Ankara’nın bu kadar açık olması, dayandığı verilerin sağlam olduğunun işareti.
Suriye’nin inandırıcılığı
Ankara’da dikkat çekilen bir konu da Suriye’den hiçbir siyasi sorumlunun bu konu üzerinde konuşmamış olması.
Türkiye’de, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı konuştukları halde, Suriye tarafında sadece Dışişleri sözcüsü konuştu.
Ayrıca olayın meydana geldiği günden bu yana da Suriye’den sürekli çelişkili açıklamalar yapıldı. Önce uçağın Türk uçağı olduğunu bilmedikleri, vurduktan sonra anladıkları yönünde açıklamalar geldi, sonra Türk uçağı olduğunu bildikleri anlaşıldı.
Davutoğlu birkaç kez bütün soruları yanıtlayarak konuştuğu halde Suriye Dışişleri Bakanı Muallim’den hiç ses çıkmadı. Keza Beşar Esad da hiç konuşmadı.
Dışişleri çevrelerinde yapılan yorum, “eğer ellerindeki bilgi sağlam olsaydı Dışişleri Bakanı Muallim her fırsatta konuşurdu” biçiminde...
Dünya kamuoyunu birçok kez yanıltan Şam yönetiminin, sözcü düzeyinde yapacağı açıklamalarla inandırıcı olması mümkün değil.
Füze mi, uçaksavar mı?
Uçağımız füzeyle mi, uçaksavarla mı vuruldu?
Suriye uçaksavarla vurduk, açıklaması yaptı. Hatta uçağın kuyruk parçalarının bulunduğunu ve üzerindeki kurşun deliklerinin görülebileceğini de ifade ettiler. Ancak bu konuda da çelişkili açıklamalar yaptılar. Önce kuyruğun Türk tarafına verildiği söylendi sonra kuyruk elimizde denildi.
Genelkurmay yetkilileriyle dün bu konuyu konuştum:
- Suriye uçağımızı füzeyle değil uçaksavarla vurduklarını açıkladı. Bu konuda bir bilgi var mı?
- Bizde uçağın uçaksavarla vurulduğuna ilişkin herhangi bir kanıt veya bilgi yok.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, uçağımızın lazer veya ıs güdümlü bir füzeyle vurulmuş olabileceğini söyledi. Uçağın 7 bin 400 feette yaklaşık 2500 metre yükseklikte ve 13 mil açıkta isabet aldığının radar kayıtlarında belli olduğunu belirten Arınç, hiç bir uçaksavarın bu yükseklikteki mesafede etkili olmasının mümkün olmadığını vurguladı.
TSK’da izin iptali yok
Sosyal medyada Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) izinlerin iptal edildiği, izinli personelin geri çağrıldığına ilişkin haberler yoğun şekilde yer aldı. Bu haberlere yorumlar da eklenince savaşa gidiyoruz havası yayılmaya başladı.
Genelkurmay İletişim Dairesi Başkanı Tuğgeneral Baki Kavun’a ise bu konuyu sordum.
Kavun, “TSK’de izinlerin iptal edilmesi söz konusu değildir” yanıtını verdi.
Önce diplomasi sonra yaptırım
Ankara’da, Suriye’ye karşı diplomatik yolların sonuna kadar kullanılması, yaptırım konusunun ise sonra ele alınması eğilimi hâkim.
Ankara, Suriye’nin saldırganlığını uluslararası alanda kanıtlarla ortaya koyup, diplomatik baskıyı artırmayı planlıyor. Diğer ülkelerin elindeki bilgilerin istenmesinin amacı da bu...
Diplomatik alanda her olanağın kullanılmasından sonra ise yaptırım konusu değerlendirilecek.