Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Annem abime hasret gitti” dedi Prof. Dr. Ali Haberal: “Hep abimi sayıklıyordu. En son sabah, ‘Mehmet geldi, Mehmet geldi’ diyordu. Sanıyorum halüsinasyon görüyordu.”
CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Hebaral, annesinin ancak cenazesine gelebildi. Annesini ölmeden son bir kez göremedi. Oysa, Deniz Baykal’ın ricası ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da olumlu bakmasıyla, bir yasa teklifi verilmişti Meclis’e...
Genel Kurul’da görüşülmesi için Meclis Danışma Kurulu’nun öne alma kararı bekleniyordu.
Böyle bir karar çıkmadı.
Oysa CHP’nin bu konuyu Meclis Danışma Kurulu’nda takip etmesi gerekirdi.
CHP, bu teklifin görüşülmesi için Danışma Kurulu’nda bir öneri getirmemiş.
Teklif, 16 Ocak 2012 tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda görüşme sırasına girmesine karşın, bu tarihten sonra yapılan Danışma Kurulu toplantılarında CHP, faili meçhullerin araştırılması ve Hrant Dink cinayeti konularını gündeme getirmiş ama bu yasa teklifiyle ilgili bir öneride bulunmamış.
AKP grup başkanvekilleri, iki kez bu yasanın görüşülmesi için öneri getirdiklerini, ancak CHP’nin ilgilenmediğini belirtiyorlar.
Haberal’ın annesinin ağır hasta olduğunu bilmelerine rağmen, CHP’lilerin Danışma Kurulu toplantılarında bu konuda neden öneride bulunmadıklarını açıklamaları gerekiyor.

Tutuklu vekiller
Muhalefet partilerinden toplam 8 milletvekili tutuklu. CHP’nin 2, MHP’nin 1 ve BDP’nin 5 milletvekilinin tutukluluk hallerini mahkemeler kaldırmadı.
CHP, Silivri’ye yaptığı ziyaretler, davayı takip, mahkemeleri ve iktidarı eleştiren demeçlerle konuyu medyanın gündeminde tutuyor. CHP, şimdi Zonguldak’ta tutuklu vekiller için bir miting düzenleme hazırlığında. MHP ise, bu konuda fazla konuşmuyor. BDP ise, tutuklu milletvekillerinin serbest kalması konusunda başlangıçtaki heyecanında değil.
Muhalefet partileri, sorunun çözümünü önce yargıdan, sonra Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten, sonra da iktidardan bekliyorlar. CHP, sık sık Meclis’e girmeden önce Çiçek’in girişimiyle yapılan ortak açıklamayı hatırlatıyor. Hükümetin Meclis’e sevk ettiği 3. pakette ise, tutuklu milletvekilleriyle ilgili bir düzenleme yok.
Bu koşullarda muhalefetin, yargının kararını değiştirmesi veya iktidarın yasa değiştirmesini beklemek dışında yapacağı bir şey yok mudur?
Örneğin muhalefet partileri bir araya gelip, bu konuyu konuşup ortak bir girişimde bulunamazlar mı? Veya örneğin ana muhalefet partisi sıfatıyla CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, konuyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşemez mi? Başbakan’a bir öneri götüremez mi?
CHP, MHP ve BDP birlikte veya ayrı olarak tutuklu vekillerin serbest kalmasını sağlayacak bir yasa teklifini Meclis’e veremezler mi?
Muhalefetin anayasa değişikliği yapacak veya yasa çıkaracak çoğunluğu yok, diye girişimde bulunmamak yerine, böyle bir teklifi getirmek, bu teklif lehinde kamuoyu oluşturmak iktidar partisi üzerinde baskı kurmak daha doğru bir yol değil midir?

Eksik irade
Başbakan Erdoğan da CHP lideri Kılıçdaroğlu da MHP lideri Bahçeli de BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da her vesileyle millet iradesine saygıdan söz ediyorlar. Ancak, Meclis’in 8 milletvekili tutuklu. Yasama faaliyetlerine katılamıyorlar.
TBMM, yeni bir anayasa çalışması yürütüyor. Son anayasa değişikliğinde görüldüğü gibi değil 8 milletvekili, 1 milletvekilinin oyu bile önemli. Anayasa değişikliği sırasında birçok maddenin yeter sayısının çok az üstünde geçtiği veya çok az altında kalarak düştüğü görüldü. Anayasa yapmak için kolları sıvamış bir Meclis’in 8 üyesinin tutuklu olmaları önemli bir eksikliktir.

Çiçek’in yetkisi
Muhalefet bu konuda Meclis Başkanı Cemil Çiçek’i adres gösteriyor ve suçluyor. Çiçek, CHP ve BDP’nin Meclis’e girmeleri konusunda gayret sarf etti ve iktidar partisiyle muhalefet partilerini “iyi niyet” niteliğinde ortak açıklamalara razı etti. Ancak o açıklamalardaki niyetleri uygulamaya geçirmek konusunda bir yetkisi yok. Kendi ifadesiyle ordusuz bir general konumunda.
Bu koşullarda muhalefetin ortak imzalarla veya ayrı partiler olarak en azından bir yasa teklifi getirmeleri, konuyu sadece kamuoyunun değil, Meclis’in gündeminde de tutmaları daha yararlı olmaz mı?