Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gazeteler ticarete konu herhangi bir mal veya ürün olarak görülemezler. Kamuoyuna bilgi vermek, kamuoyu oluşturmak ve kamuoyu adına erkleri denetlemek gibi özel bir işlevleri vardır. Bu özellikleri nedeniyledir ki, gazetecilik kamu hizmeti niteliği ve sorumluluğu da taşır.
Milliyet, gazeteciliğin bu işlevlerini 61 yıldır hakkıyla yerine getirdiği için Milliyet olmuştur.
Gazeteler herhangi bir ürünün üretildiği fabrikalar, gazeteciler de Taylorizmin vida sıkıcıları değildir.
Bu nedenle de gazetelerin değeri sadece makine parkıyla ölçülmez. Gazeteler, gazetecilik işlevleriyle ve faaliyetleriyle, bu görevi yürüten gazetecilerin fikri çalışmalarıyla ve sonuçta okurlarıyla bir bütün olarak değer ifade ederler.
Demokrasilerde diğer üç erki halk adına denetleme işlevi gördüğü için de dördüncü erk olarak anılırlar.
Bu itibarla gazetelerin el değiştirmesi sadece hisse sahiplerini değil, o gazetecileri de, gazeteyi her gün okura sunan diğer çalışanları da, okurlarını da kamuoyunu da ilgilendiren bir işlemdir.
Milliyet’in satışından sonra ortaya çıkan sorunlar karşısında Milliyet yazarları dahil gazetecilerin ve diğer çalışanların gazetenin geleceğiyle ilgili kaygı duymaları sorumluluklarının bir gereğidir.
Milliyet bugün koruduğu müstesna yerini, taşıdığı ve özenle koruduğu evrensel ilkeler ve değerlere dayalı gazetecilik anlayışına ve bu anlayışın okurdan gördüğü takdire borçludur. Milliyet bu gazetecilik anlayışı içinde Abdi İpekçi, Çetin Emeç gibi değerlerini şehit vermiştir. Muhabirleri, yazarları ve tüm çalışanlarıyla yaşamlarını hiçe sayacak, sakat kalmayı göze alacak derecede büyük bir özveri ile çalışmışlardır. Bugün de aynı anlayışla çalışmaktadırlar.
Bu değerler ve çalışma anlayışı içinde yaşamını sürdüren Milliyet’i sadece hisse alış-verişine indirgemek yanıltıcı bir yaklaşımdır.
Milliyet okurlarının çalışanlarından beklediği bu özverili yaklaşımı hisse sahiplerinden beklemesi de doğal karşılanmalıdır.

Karacan’ın açıklaması
Ortaklık taahhüdünü zamanında yerine getiremediği için yol açtığı sorunların Milliyet’e daha fazla zarar vermeyecek şekilde çözülebilmesi için kurucu aile sorumluluğu içinde hareket ederek gazetenin önünü açması çağrısında bulunduğumuz Ali Karacan, dün bir açıklama yaptı.
Karacan açıklamasında, biz yazarları, gazetenin nasıl kâr edeceğini düşünmemekle eleştiriyor. Gazetecilerin görevi gazetecilik faaliyetidir. Bu faaliyet ticari bir faaliyet değildir, olmamalıdır. Aksine gazetecilerin ve yazarların ticari faaliyette bulunmaları etik dışıdır. Ticari faaliyet gazete sahiplerinin ve profesyonel yöneticilerin sorumluluğundadır. Kâr gütmek gazetecinin işi ve sorumluluğu altında değildir, olamaz.
Milliyet okurları ve bizler için önemli olan Milliyet’tir.
Milliyet’in dün olduğu gibi bugün de gazetecilik faaliyetinden kaynaklanan bir sorunu yoktur. Sorun ortaklık taahhüdünün yerine getirilmemesinden kaynaklanmıştır.
Ali Karacan, dünkü açıklamasında Demirören grubunun Milliyet’e ne kadar kaynak aktardığını belirtiyor. Ancak eşit sorumluluk taşıdığı halde kendi grubunun ne kadar kaynak aktardığından söz etmiyor. Bunun yerine MNG grubuyla protokol imzaladıklarını açıklıyor, MNG grubunun TV8’i ne kadar iyi yönettiğini anlatıyor.
Yazarları dışarıdan kaynağa bel bağlamakla eleştiren Karacan’ın, henüz bedeli ödenmemiş hisselere dışarıdan yeni ortak bulmaya çalışması neyin göstergesi olabilir.

Üç engel
Ali Karacan’ın açıklaması biz gazetecilere “nasıl olsa anlamazlar” gözüyle baktığını da gösteriyor. Karacan, MNG ile protokol yaptığını ifade ediyor. Karacan ailesinin Milliyet’e yüzde 50 ortaklık içeren bu hisseleri başkalarına satması veya hükümleri dolanarak devretmesi mümkün değil. Bunun üç nedeni var:
1- DK ana sözleşmesinde, ortakların (Demirören-Karacan) hisselerini 3 yıl boyunca başkalarına satamayacakları hükmü var,
2- Aydın Doğan’la yapılan satış sözleşmesi de ortakların hisselerini 5 yıl boyunca başka medya kuruluşlarına devredemeyecekleri hükmünü taşıyor,
3- Henüz satış bedeli ödenmemiş hisselerin, devredilmesi başkasına ait hisselerin satılması anlamı taşıyor.
Karacan ailesinin bu girişimi, kendi kaynaklarını değil, başkalarının kaynaklarını ve iyi yönetimini Milliyet için güvence gibi göstermeleri, basında güven olan Milliyet’in kendi içinde güven yaratmıyor.