“Gençlik kollarına talimat verdim” diyerek söze girdi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu:
“Gençlik Kolları’ndaki her arkadaş bu kitapları okuyacak, özet çıkaracak ve anlatacak. Onlar anlatırken ben de gidip dinleyeceğim.”
Kılıçdaroğlu, Sencer Ayata Hoca’dan, dünyadaki en iyi 10 yazarın sosyal demokrasiyle ilgili kitaplarını saptamasını istemiş. Sencer Hoca da arkadaşlarıyla 10 sosyal demokrasi kitabı belirlemiş, Türkçe’ye çevirtmiş ve basılmasını sağlamış.
Bu kitapların 7 tanesi Kılıçdaroğlu’nun masasında duruyor, 3’ü de baskıda...
CHP Lideri, bu adımla bir “Sosyal Demokrasi Kütüphanesi” oluşturmaya başladıklarını da ifade etti. Artık CHP’li gençler sosyal demokrasiyi bu kütüphaneden öğrenecekler.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’li gençlere “ödev” olarak verdiği kitaplar şunlar:
“Sosyal Demokrasi Dönemi (Sheri Berman), Siyasetin Önceliği (Sheri Berman), Kapitalizm ve Sosyal Demokrasi (Adam Przeworski), Küresel Güney’de Sosyal Demokrasi (Richard Sandbrook ve arkadaşları), İktidarda Sosyal Demokrasi (Wolfgang Merkel)”
‘ANAP’laşmıyoruz’
Kılıçdaroğlu’na, CHP’nin yeni programı bağlamında gündeme gelen “CHP de dört eğilimi birleştiriyor, ANAP’laşıyor” eleştirisini anımsattığımızda, “Hayır” dedi:
“ANAP’laşmıyoruz. Bizim kapımız Anayasa’nın değiştirilmesi teklif edilemez maddelerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir anlayışını benimseyen herkese kapımız açıktır. Süreç küçük ayrıntılarla bölünme süreci değildir. Daha saygın, sözüne güvenilir bir devlet; sorunlarını aşmış, yoksulluğu tümüyle tarihe gömmüş, gönenç toplum olma yolunda kararlı adım atması gereken bir Türkiye özlememiz var. Bu özleme katkı veren herkes CHP’ye gelsin istiyoruz. Bunu 4 eğilim, 5 eğilim diye algılamayı doğru bulmuyorum.”
‘Demokrasiye kim inanıyorsa’
Kılıçdaroğlu çağrısının çerçevesini şöyle çizdi:
“Demokrasiye kim inanıyorsa, özgürlüklere kim inanıyorsa; kadın-erkek eşitliğine, çağdaş toplum olmaya kim inanıyorsa, çağdaş uygarlık hedefine ulaşmayı kim istiyorsa CHP’nin kapısı onlara açıktır. Hiç kimseyi dışarıda tutmuyoruz. Bu çerçeve içinde bakmamız lazım. Gittikçe otoriterleşen bir sivil yönetim var. Sıkıyönetimin bütün kuralları şu anda geçerli. İnsanlar görüşlerini açıklayamıyor. Türkiye uluslararası alanda ciddi itibar kaybına uğradı. İş dünyasında kimse ‘ekonomi iyi gidiyor’ dışında bir laf edemiyor. Böyle bir yapıya Türkiye layık değil.”
‘Atatürkçülük statik değildir’
Kılıçdaroğlu, yeni program tartışmaları içinde “sosyal demokrat, sosyal liberal, sosyalist ve Atatürkçülük nasıl bir arada olacak, Atatürkçülük dört eğilimden birine mi indirgenecek” eleştirilerini de anımsattığımızda şu yanıtı verdi:
“Biz sosyal liberalizmi özgürlük anlamında kullanıyoruz, ekonomik liberalizm anlamında değil. Ayrıca Atatürkçülük sosyal demokrasiyle çatışmaz, çelişmez. İkisinin de temelinde insan vardır.
Ayrıca Atatürkçülüğü belli bir statik çerçeve içinde görmek zaten yanlıştır. Atatürkçülük de temel hedef, çağdaş uygarlıktır. Dünya geliştikçe çağdaş uygarlık da gelişir. Yükselen bir çıtadır. Ne Hitler ne Mussolini ne Lenin ne Marks böyledir; onlar görüşlerini dar kalıplar içinde matematik formüller biçiminde ifade etmişlerdir. Atatürk’te dar kalıp yoktur. Atatürk’ün çok güzel bir sözü vardır. ‘Benimle birlikte yola çıkanlar ufukları doldukça benden ayrıldılar’ der. Onun bir hedefi vardı, o da çağdaş uygarlıktı.”
‘Atatürk’ün kurduğu partiyiz’
Kılıçdaroğlu, Atatürkçülüğü sürekli değişim, dönüşüm ve devrimcilik olarak gördüklerini vurgulayarak anlayışını şöyle özetledi:
“Atatürk’ü dar bir çerçeve içinde yorumlayıp statükocu bir ideolojiye dönüştürmek isteyenler oldu ama onun temel felsefesi dar kalıplar içine girmek değildi. Hedefi çağdaş uygarlıktı. Madem ki, Atatürk’ün kurduğu bir partiyiz, O’nun felsefesine uygun olarak değişen ve gelişen dünyayı ve bilimi yakından takip etmek ve onun gereklerini yerine getirmek görevimizdir. Bizden sonraki kuşaklar O’nu daha geliştirecekler, sonra gelecek kuşaklar da geliştirecekler. Atatürk’ü dar kalıplar içine koyarsanız haksızlık yaparsınız. Değişim ve devrimcilik O’nun temel felsefesidir.”