Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığı’nda yapılan incelemeye ilişkin olarak Genelkurmay Başkanlığı’nın itirazını reddeden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kararıyla birçok konuya da açıklık getirdi.
Mahkemenin kararı ve gerekçesinde günlerdir tartışma konusu olan arama ve incelemeyle açıklığa kavuşturulan konuları şöyle özetleyebiliriz:
Arama
1- Mahkeme, Seferberlik Tektik Kurulu’nda yapılan ilk aramanın savcı tarafından gerçekleştirildiğini, ancak savcının devlet sırlarının bulunduğu belirtilen iki odaya girmediğini kaydetti. Savcı aramasının devlet sırlarının saklandığı odalar dışında, soruşturmaya konu olan subayların çalışma yerleriyle sınırlı olduğunu kararında ifade etti.
İnceleme
2- Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, CMK 125. madde gereğince devlet sırrı niteliğindeki belgelerin ancak hâkim veya mahkeme heyeti tarafından incelenebileceği hükmüne uygun olarak, söz konusu iki odadaki incelemenin, hâkim tarafından gerçekleştirildiğini kaydetti.
Sınırlı arama
3- Mahkeme, arama konusu “işlemlerin soruşturma konusu fiille sınırlandırılmasına ve en kısa sürede tamamlanmasına” hükmetti. CMK 125. madde hükmü aramanın soruşturma konusuyla sınırlı olması hükmünü taşıyordu. Mahkeme bu hükme uygun olarak sınırlı arama kararı verdi ve işin, arama yapılan yerin özelliği nedeniyle en kısa sürede bitirilmesini karar altına aldı.
Sırlar kayda geçirilemez
4- Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, ayrıca hâkim tarafından devlet sırrı niteliğindeki belgelerin tutanağa geçirilmesinin söz konusu olmadığını da kararına yazdı. Kararda, bu konuya şu şekilde açıklık getirildi:
“Yapılan işlem ve eylemler alınan ihbar ve iletişimin dinlenmesi sonucu bazı belgelerin imha edildiği yönünde duyumlara ulaşılması üzerine diğer yerlerin yanında devlet sırrı niteliğinde bilgi ve belgelerin bulunduğu odada da iddia edilen suçla ilgili arama yapılmaktadır. Yoksa bizatihi devlet sırrı niteliğindeki belgeleri incelemek ve tutanağa geçirmek değildir. Belki yapılan soruşturmanın niteliği, arama sırasında devlet sırrı niteliğindeki bazı belgelerin içerisinde de arama yapılmasını gerektirmiş olabilir. Ancak bu arama sırasında devlet sırrı niteliğindeki gizli bilgi ve belgelerin öğrenilmesi durumunda bu bilgilerin hiçbir suret ve şekilde tutanak ve kayıt altına alınmaması gerekir.”
TSK zan altında kalır
5- Mahkemenin kararında yer alan önemli bir husus da devlet sırrı barındırdığı gerekçesiyle bazı odaların aranmaması halinin TSK’yı zan altına bırakacağı ifadesiydi. Mahkeme, devlet sırlarının tutanak ve kayıt altına alınmasının mümkün olmadığını belirttikten sonra, devlet sırrı gerekçesiyle bazı odaların aranmaması halinin, devle sırrı kavramının arkasına saklanarak suç delillerinin gizlenmesi ve bilahare yok edilmesine zemin hazırlayacağı şüphesine yol açacağına işaret etti. Bu nedenle de devlet sırlarının saklandığı mahallere girilerek devlet sırlarına zarar verilmeden suçla ilgili delillerin aranmasının, hukuk devletine ve TSK’ya olan güveni artıracağı kaydedildi.
Sonuç
Mahkeme sonuç olarak, devlet sırlarının saklandığı odaların aranmasına yasal engel olmadığına hükmetti. Diğer yandan, bu odalarda suç delillerinin de saklanabileceği veya delil niteliğindeki belgelerin imha edilebileceği şüphesine karşılık, bu şüphenin ortadan kaldırılması için de arama gerektiğine işaret etti. Ayrıca devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin kayda alınmayacağı güvencesini vererek TSK’nın kaygısını giderdi.
TSK’nın töhmetten kurtulmasının yolunun da bu arama olduğu mahkeme hükmüne geçmiş oldu.