Ankara Özel Yetkili 11. Ağır Ceza Mahkemesi Sivas-Madımak katliamıyla ilgili olarak kaçak failler açısından, zamanaşımı nedeniyle davayı düşürdü.
Bazı avukatlar ve bazı yorumcular, mahkemenin beş kişi için davayı düşürmekle birlikte, Madımak katliamının bir “insanlık suçu” olduğuna hükmettiğini söylediler. Kararın bu yönü itibarıyla olumlu olduğunu da eklediler.
İnsanlık suçu demiyor
Bu yorumlardan sonra mahkemenin, Sivas katliamı için insanlık suçu hükmü verip vermediği tartışması başladı.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı incelendiğinde, “insanlığa karşı işlenen suçlar” ifadesinin geçtiği, ancak bu yönde net bir hüküm kurulmadığı görülüyor.
Savcılığın görüşü
Savcılık, esas hakkındaki mütalaasında, avukatların dilekçelerinde, “eylemin yeni TCK’nın 77. maddesine göre ‘insanlığa karşı suç’ oluşturduğunu ve zamanaşımının işlemeyeceğini ifade etmişlerse de” diyerek, devam ediyor:
“Zamanaşımının maddi ceza hukuku kurumu olmasının bir sonucu olarak yeni kanun somut olayda failin lehine sonuç doğuruyorsa uygulanmalı, aksi halde geçmişe yürüme yasağı gözetilerek uygulanmamalıdır.
...
Bu anlamda ‘bir an katılan vekiller’ tarafından ifade edildiği gibi yargılamaya konu eylemin 5237 sayılı yeni TCK’da düzenlenen ‘insanlığa karşı suç’ olarak kabul edilmesi durumunda bile sanıklar yönünden suç tarihi itibarıyla lehe olan 765 sayılı TCK’nın uygulanması hususu hukuki bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple katılan vekillerin dilekçelerinde belirttikleri sanıklara atfedilen eylemin insanlığa karşı suç oluşturacağı, bu anlamda söz konusu olayla ilgili olarak zamanaşımı süresinin işlemeyeceğine yönelik itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmektedir.”
Gereği düşünüldü
Mahkemenin hükmünü içeren “gereği düşünüldü” bölümünde, Madımak katliamının “insanlık suçu” olduğu, ancak aleyhe hükümler geriye yürümeyeceği için sanıkların zamanaşımından yararlandıkları yönünde bir ifade yok.
Ancak, karışıklığa yol açabilecek ifadeler var.
Örneğin, Cafer Erçakmak’la ilgili hükümde; “AİHM’nin AİHS’nin 2. maddesinde yer alan yaşama hakkına yönelik kararında, yaşama hakkını ihlal ettiği iddia olunan, işkence ve kötü muamele iddialarıyla suçlanan kamu görevlilerinin af ve zamanaşımından faydalandırılmaması gerektiği yönündeki kararı nazara alındığında, suç tarihi itibarıyla Belediye Meclisi üyesi sanık Cafer Erçakmak’ın kamu görevlisi olduğu, her ne kadar kamu görevlisi olan sanık hakkında olayın asli maddi faili olarak yargılandığı iş bu dava dosyasında zamanaşımı hükümlerinden istifade edemeyeceği düşünülse de, yargılama aşamasında dosyaya celp edilen nüfus kaydına göre sanık Cafer Erçakmak’ın 10.7.2011 tarihinde öldüğü anlaşılmakla vaki ölüm nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davalarının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi delaletiyle CMK’nın 223/8. maddesi gereği ayrı ayrı düşürülmesine” ifadesi yer alıyor.
Bu paragraftaki “zamanaşımından istifade edemeyeceği düşünülse de” ibaresi, karışıklığa neden oluyor.
Mahkeme, bu cümle ile eylemin insanlık suçu olduğu ve bu gerekçeyle zamanaşımından yararlanmaması gerektiğine hükmetmiyor. “Düşünülse de” diyor ve gerekçe olarak da, “insanlığa karşı suç” kavramını değil, AİHS’nin 2. maddesindeki adam öldürme, işkence ve kötü muamele hükmüne atıf yapıyor. İnsanlığa karşı işlenmiş suçtur veya değildir yönünde bir hüküm kurmak yerine, orta bir yol buluyor.
Bu itibarla mahkemenin, kararını tereddüt oluşturmayacak bir açıklığa kavuşturması gerekiyor.
Gerekçeli kararda, bu ihtiyacın giderilmesi, kararla ilgili tartışmalar açısından aydınlatıcı olacaktır.