“Genç kızlığa geçerken bir anda büyüdüm, ben babamın öldüğünü televizyondan öğrenerek büyüdüm. Bütün gün boyunca televizyonları takip ettik. Ölenlerin kimliğini sorgulamak için annemle bütün gün koşturduk. Sonra babamın muayenehanesine gittik ve televizyonda İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, 8 kişinin isimlerinin belli olduğunu söyledi. 4. isim babamdı. Yine de inanmadım sabaha kadar babamın kapının zilini çalmasını bekledim.”
Eren Aysan, sabaha kadar babasını bekledi ama gelmedi. Babası şair Behçet Aysan, Sivas Madımak Oteli’nde yakılan 35 aydından biriydi. Tıpkı Zeynep Altıok’un şair babası Metin Altıok gibi...
Eren ve Zeynep’in çığlıkları dün Vatan’daydı...
Sivas Madımak Davası’nın 8 gün sonra zamanaşımına uğrayacağını ve 19 yıldır bir türlü bulunamayan 12 sanığın ellerini kollarını sallayarak Türkiye’de gezeceklerini haber veriyorlardı.
“Bu dava böyle bitmemeli” diye haykırıyorlardı.
Neden yakalanamadılar?
Zeynep Altıok, haklarında yakalama kararı olan faillerin nasıl olup da yakalanamadığını şöyle anlatıyordu:
“Vahit Kaplan, Polonya sınırında yakalandı, bizim yapamadığımızı yaptılar ama biz geri almadık. Yok ‘evrak yetişmedi’ diye bahaneler sıralandı. Kırmızı bültenle aranan biri Sivas’ta evlendi, biri ehliyet aldı, biri askere gitti. Düğün yapıyorlar, askere gidiyorlar ama yakalanamıyorlar. Karşımıza çok büyük çelişkiler yumağı çıkıyor. Cafer Erçakmak, geçen yıl kızının evinde öldü.”
Zamanaşımı örtecek
Sivas Madımak Oteli’ndeki katliam, aydınların canlı canlı yakıldığı en canice katliamlardan biridir. Bu olayın birçok faili 19 yıldır yakalanamıyor. Hem de bazıları katliamın gerçekleştiği Sivas’ta normal yaşamlarını sürdürürken. Düğün dernekle evleniyorlar, davul-zurnayla askere gidiyorlar ama kolluk güçleri, haklarında yakalama kararı olan bu kişileri 19 yıldır yakalayamıyor.
Dava, yakalanamayan bu kişiler için zamanaşımı sınırına gelip dayandı.
Savcı, yasa gereği, zamanaşımı nedeniyle yakalanamayanlar için davanın düşmesini talep edecek.
Zamanaşımı, Sivas katliamının üstünü örtecek.
Meclis ilgisiz
Eren Aysan, TBMM’nin konuya ilgisizliğinden de şöyle yakınıyor.
“26 aile, 26 Şubat’ta TBMM’ye gittik. ‘Zamanaşımı kaldırılsın’ dedik. Taleplerimiz, 17 kez reddedildi. Gerçekleşse Kemal Türkler davası da düşmeyecekti. (Yurtdışına) kaçanlar gösteri yapma suçundan arandılar. Bu zaten Avrupa’da suç değil. Adalet Bakanı hiçbir şekilde devreye girmedi. Zamanaşımı uygulanırsa katiller ellerini kollarını sallaya sallaya gelecekler. Bunlar çok acı.”
CHP’nin manevi sorumluluğu
Sivas-Madımak katliamı, 1993’te yaşandı. O zaman DYP-SHP koalisyonu görev başındaydı. SHP lideri Erdal İnönü, Başbakan Yardımcısı’ydı. Olaya müdahalede gecikildiği için de eleştirildi.
O SHP’nin de siyasi mirasçısı bugünkü CHP’dir. Sivas Madımak katliamıyla ilgili manevi sorumluluğu vardır.
Bu nedenle CHP, Eren ve Zeynep’in çığlığını duymalı ve bu davanın rafa kaldırılmaması için yoğun çaba göstermelidir.
Aynı şekilde bugünkü hükümet ve özellikle Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu çığlığa kulaklarını tıkamamalıdır.
İnsanlık suçlarının üzerine zamanaşımı şalı örtülmemelidir.