Kadına şiddeti, işe biraz komedi katarak mahkûm eden “Kurtuluş Son Durak” filminin Ankara’daki galasına ilgi büyüktü.
Filmi bir grup gazeteci, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, oyuncular Demet Akbağ, Belçim Bilgin, yönetmen Yusuf Pirhasan, yapımcı Ayşen Sever ile aynı salonda izledik.
Oyuncuların hakkını teslim edelim...
Başta Demet Akbağ olmak üzere Belçim Bilgin, Asuman Dabak, Nihal Yalçın, Ayten Soykök, Damla Sönmez, Ahmet Mümtaz Taylan, Mete Horozoğlu ve Yavuz Bingöl canlandırdıkları karakterlerin hakkını fazlasıyla vermişlerdi. Salon dolusu alkışı hak etmişlerdi.
Saadetsiz “Saadet Apartmanı”
Erkeklerden gördükleri fiziki ve manevi şiddet nedeniyle saadet yüzü görmemiş beş kadının “Saadet Apartmanı”nda şiddet uygulayan kocayı linç usulü kazara öldürmeleriyle başlayan öykü, mutlu bir “mor çatı” finaliyle noktalanıyor.
Aynı apartmanda yaşayan kadınların dramatik öykülerinin, aralarına çoğunlukla Demet Akbağ’ın kattığı espriler filme “güldürürken düşündüren” bir özellik kazandırıyor...
İki iyi erkek
Her eğitim düzeyinde şiddet uygulayan kötü erkeklerin yanında iki de iyi erkek karakteri var.
Biri Mete Horozoğlu’nun başarıyla canlandırdığı alkolik yazar Nejat, diğeri Ahmet Mümtaz Taylan’ın canlandırdığı Macit...
Biri bir çeşit linç, biri taammüden, diğeri ise kazayla olmak üzere üç erkeği öldüren ve birini de rehin alarak direnişe geçen kadınlara yardım eden bu karakterler, filmin “iyi erkekler de var” mesajını oluşturuyorlar.
Şiddete karşı şiddet
Filmin en çok tartışılacak yönü, “şiddete karşı şiddet”i salık veren bir mesaj taşıması...
Pembe fularlarla erkek şiddetine karşı dayanışmayı ve örgütlenmeyi öneren filmde, “kötü erkekler”e karşı “sen de şiddete başvur”u teşvik etmesi yerinde bir önerme değil...
Türkiye’de her gün acı örneklerini gördüğümüz, kadını döverek, kurşunlayarak, bıçaklayarak öldüren insanlıktan nasibini almamış erkeklere karşı kadınların da aynı yöntemlerle öldürerek mücadele etmeleri filmin eleştirilmesi gereken yönünü oluşturuyor.
Kadın öldürmez
Kadına şiddet Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Bu soruna karşı kadın-erkek herkesin vereceği ortak mücadelenin şiddet içermemesi, şiddeti teşvik etmemesi gerekiyor.
Sorunun eğitim, kültür ve ekonomik nedenlerden kaynaklandığı, çözümün sosyal devlet ve örgütlü toplumdan geçtiği unutulmadan, mücadeleye ailede babanın, annenin, okulda çocuğun eğitilmesiyle başlanması hareket noktası olmalı.
“Kurtuluş Son Durak” bu sorunla mücadelede paylaşmanın, dayanışmanın, örgütlenmenin ve basının önemini çok iyi aktarıyor ancak kurtuluşu şiddet uygulayan erkeğin de kadın tarafından öldürülmesi olarak sunması, bu güzel mesajları geri plana itip “al bir tabanca kendi işini kendin gör” mesajını öne çıkarıyor maalesef...
Oysa bilimsel olarak da kanıtlandığı gibi kadın öldürme eğilimi taşımıyor. Tabii ki istisnalar yok değil, elbette cinayet işleyen kadınlar da var. Ancak sayıları erkek katillerle karşılaştırıldığında gerçekten “istisna” denilebilecek kadar az. Buna bir de kadının kadını öldürdüğü olay sayısının azlığı eklenince, kadının öldürmeye programlanmış bir varlık olmadığı daha da net anlaşılıyor.
Buna karşın yaşatmaya programlanmış kadına “sen de öldür” mesajı vermek, iyi niyetlerle hazırlanmış bu filmin etkisini tartışmaya açık hale getiriyor.