CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Libya’ya müdahalenin Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla uyumlu biçimde NATO şemsiyesine alınmasına karşı olmadıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, sorularımı yanıtlarken Libya’ya müdahale ve Ankara’nın politikasını şöyle değerlendirdi:
“Biz BM kararlarıyla paralel olan uygulamaları doğru buluyoruz. Bu bağlamda Libya için NATO’nun devreye girmesi de doğru oldu. Türkiye’nin BM kararlarıyla paralel işlev üstlenmesine karşı değiliz. Ancak insan kaybına neden olmamak şartıyla Türkiye işlev görebilir diye düşünüyoruz.”
Libya’nın bütünlüğü
Kılıçdaroğlu, Libya’daki gelişmelerin ve müdahalenin bu ülkenin bütünlüğüne zarar vermemesi gerektiğini de vurguladı ve şöyle devam etti:
“Önümüzde bir Irak örneği var. Bu örnekten herkes ders çıkarmalı. Libya’nın toprak bütünlüğü mutlaka korunmalı. Libya’nın bölünmesi yanlış olur. Libya’daki gelişmeler buna yol açmamalı ve yapılan müdahale de böyle bir sonuç doğurmamalı. Türkiye, bu konuda hassas davranmalı ve bu yönünü her aşamada gözetmeli. Amaç Libya halkının özgürlüğü ve demokrasiye ulaşması olmalı.”
“İnsanlığın ortak talebi”
Kılıçdaroğlu, Tunus, Mısır, Libya ve Suriye’deki olayları da şöyle değerlendirdi:
“Çağımızda artık baskı rejimlerine yer yok. Hiçbir şeyin saklanmasına, gözlerden uzak, baskıcı yönetimlerin kulaklarını tıkamalarına ve böylece ayakta kalmasına olanak yok. Bu iletişim çağında, herkes her bilgiye, her gelişmeye, ilerlemeye ait bilgileri alabiliyor. Dünyayı izleyebiliyor. Özgürlük ve demokrasi insanlığın ortak talebidir. Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’da yaşanan olaylara bu gözle bakmak gerekir.”
“Dönüşemeyen yok olur”
Kılıçdaroğlu, özgürlük ve demokrasinin ortak hedef olduğunu vurguladıktan sonra, bu yönde dönüşemeyen yönetimlerin de kaybolup gideceğine şöyle dikkati çekti:
“21. yüzyılda artık dönüşemeyenler yok olup giderler. Özgürlük ve demokrasi yönünde değişemeyenler, dönüşemeyenler kaybolup gideceklerdir. Bu nedenle yönetimlerin halkın sesine kulak vermeleri gerekir.”
“Atatürk’ün büyüklüğü”
CHP lideri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşananların Atatürk’ün büyüklüğünü bir kez daha gösterdiğine de vurgu yaptı ve şöyle konuştu:
“Tunus’ta, Mısır’da, Yemen’de, Libya’da yaşananlar Atatürk’ün büyüklüğünü bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Mustafa Kemal, daha 20. yüzyılın başında bağımsızlığı, özgürlüğü, demokrasiyi esas ve hedef alan çok büyük bir liderlik göstermiştir. Çağdaş nitelikleriyle cumhuriyeti kurmuş ve daha o günkü koşullarda bile demokrasiye geçiş yollarını aramış, denemiştir. Keza Ulusal kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’in en yakın silah arkadaşı ve savaş kahramanı olan İsmet İnönü de iktidarını seçimle devretmiş ve çok partili hayata geçişi sağlamıştır. Eğer Türkiye bugün Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden çok farklıysa, o ülkelerin halkları bugün Türkiye’ye imreniyorsa bunu Mustafa Kemal’in devrimlerine, İnönü’nün gerçekleştirdiği ikinci büyük devrim olan çok partili hayata geçişine borçluyuz.”
“Benzetme insafsız”
Kılıçdaroğlu’na BDP’nin ve Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) öncülüğünde yürütülen sivil itaatsizlik eylemlerini de sordum. DTK Başkanı Ahmet Türk’ün, Tunus, Mısır, Libya olaylarına atıf yaparak, “Bizim haykırışımız daha yüksek olacak” sözlerini anımsattım. Şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sivil itaatsizlik eylemlerini doğru bulmuyorum. Tunus, Mısır, Libya’daki olaylardan esinlenerek Türkiye’de böyle bir hava yaratılmaya çalışılması haksızlıktır. Türkiye’nin bu ülkelere benzetilmesi insafsızlıktır. Sivil itaatsizlik tablosu Türkiye’nin gerçekleriyle örtüşmüyor. Türkiye Mısır’la, Libya’yla kıyaslanamaz. Türkiye’de işleyen bir demokrasi var. İktidarlar seçimle geliyor, seçimle gidiyor. Bu insafsız bir benzetmedir. Yüzde 10 barajıyla ilgili talep bu ülkelerle benzetmeye yeterli değildir. Yüzde 10 barajının yüksek olduğunu ve düşürülmesi gerektiğini biz de savunuyoruz. Baraj sorunundan yola çıkarak abartılı benzetmeler yapmak doğru değildir.”