Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, yargı sürecine dahil edildi. Karadayı, internet andıcı soruşturmasında tutuklanan İlker Başbuğ’dan sonra, yargı karşısına “şüpheli” sıfatıyla ikinci Genelkurmay Başkanı oldu.
Karadayı savcı tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, Karadayı’yı adli kontrol kararıyla serbest bıraktı. Adli kontrol kapsamında yurtdışına çıkış yasağı konulan Karadayı’nın, her hafta karakola giderek imza atması gerekecek. Karadayı tutuksuz olarak yargılanacak.
28 Şubat süreciyle igili soruşturma sonucunda dönemin kuvvet komutanları, MGK Genel Sekreteri, Genelkurmay İkinci Başkanı ve Genelkurmay Genel Sekreteri tutuklanınca, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı “niye yok” sorusu, televizyonlarda ve gazetelerde dillendirilmişti.

“Gider ifademi veririm”
Hatta Karadayı’nın bir aile dostuna, “Bir sabah eve gelip beni götürmeye kalkarlarsa beylik tabancamla kafama sıkarım” dediği de basına yansımıştı.
Karadayı, telefonla aramış; bu haberin doğru olmadığını belirtmiş ve, “Haberi okuyunca şaşırdım, çok üzüldüm. Beni tanıyanlar böyle bir ifade kullanmayacağımı, bu zihniyette biri olmadığımı bilirler” demişti.
“Neden ifadeye çağrılmıyor” sorularına da, “Ben 50 yıldan fazla TSK’ya şerefle hizmet ettim. Hayatım boyunca yasal olmayan hiçbir şeye imza atmadım. Alnım açık yüzüm ak. Sonuçta çağırırlarsa gider ifademi veririm” yanıtını vermişti.

Darbe Komisyonu
Karadayı, bu açıklamayı yaptıktan sonra da uzun süre savcılığa davet edilmedi. Savcılıktan önce TBMM’de kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu’na davet edildi. Komisyon üyelerinin 28 Şubat’la ilgili sorularını yanıtladı.
Karadayı’nın savcılığa getirilmesi sürecinde komisyondaki ifadelerinin etkisi olabilir. Karadayı, komisyondaki soruları yanıtlarken, Batı Çalışma Grubu’ndan haberi olmadığını söylemişti.
Bu ifadesinden sonra 28 Şubat döneminde Genelkurmay İkinci Başkanı olan Çevik Bir, soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 11 sayfalık bir dilekçe verdi. Bir’in, bu dilekçesinde, Batı Çalışma Grubu’nun Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın bilgisi ve onayıyla kurulduğunu belirttiği ve bir suçun varlığında ısrar ediliyorsa eşit ve adil davranılmasını istediği, Karadayı’nın da soruşturma kapsamına alınması gerektiğini savunduğu basına yansımıştı.
Çevik Bir’in bu başvurusundan sonra da Karadayı’nın avukatı aracılığıyla savcılığa başvurup çağırması halinde gelip ifade vermek istediğini ilettiği Avukat Erol Aras tarafından açıklandı.
Gelişmelerin seyri, Karadayı’nın savcılığa getirilmesinde Darbe Komisyonu’na verdiği ifade ve Çevik Bir’in dilekçesinin etkili olduğunu gösteriyor.

Demirel’e atıf
Karadayı, 28 Şubat süreciyle ilgili suçlamalara ilişkin olarak gazetecilerin sorularına yanıt verirken dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sözlerine atıf yapmakla yetindi.
Demirel, 28 Şubat’la ilgili eleştirileri yanıtlarken, Karadayı’yı da savunmuş ve şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Dönemin Genelkurmay Başkanı Sayın Karadayı, anayasaya uygun olarak sıkıntısını gelip Cumhurbaşkanı’na aktarmıştır. Ayrıca Milli Güvenlik Kurulu’na aynı bilgileri sunmuştur. Anayasa zaten böyle emreder.”

“Nizamiyeden döndük”
28 Şubat’la ilgili önemli tartışma konularından biri de Karadayı’ya atfedilen, “nizamiyeden döndük” sözleridir. Demirel’in 28 Şubat süreciyle bir darbeyi önlediği görüşü de Karadayı’nın bu sözlerine dayandırılır.
Demirel, Karadayı’ya atfedilen bu sözle ilgili soruyu da şöyle yanıtlamıştı:
“Evet. Sayın Karadayı, bunu bana söylemiştir. Genelkurmay Başkanı olarak TSK’nın sıkıntısını aktarmıştır. Cumhurbaşkanı’nın görevi zaten kurumların, doğru, sağlıklı işleyişini sağlamak, sıkıntılarına çözüm bulmaktır. Ben de bunu yaptım.”
Karadayı da süreçteki pozisyonunu Demirel’in bu değerlendirmesine dayandırıyor.
Soruşturmanın, sürecin siyasal boyutu ve sonuçlarını ele alıp almayacağı bilinmiyor. Batı Çalışma Grubu’nun faaliyetleri ise soruşturmanın yoğunlaştığı alanı oluşturuyor.