PKK, Hakkâri Dağlıca’da Yeşiltaş Karakolu’nu bastı ve 8 askerimizi şehit etti. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralı askerlerimize de sağlık diliyorum.
PKK, geçen yıl da Yeşiltaş Karakolu’nun inşaatına saldırmış ve 2 çalışanı şehit etmişti. Beş sene önce 2007 yılında da Dağlıca taburuna baskın düzenlemiş; 12 askerimizi şehit etmiş, 8’ini de kaçırmıştı.
Bu baskınları katırlarla taşıdığı ağır silahlarla gerçekleştirmiş ve terörist kafilesinin görüntüleri de yayınlanmıştı.
Önceki gün PKK, yine aynı yöntemle aynı yere baskın yaptı.
Görüntü var mı?
Bu kez baskını düzenleyen PKK grubunun, insansız hava araçları tarafından çekilmiş görüntüsü var mı, yok mu henüz bilmiyoruz.
Bu görüntülerin olup olmadığını, dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, “Nerede sizin insansız hava araçlarınız?” diye sorarak gündeme getirdi.
Bu soru tabii Uludere faciasıyla da ilgili bir soru. Çünkü bu facianın yaşanmasında daha önce Dağlıca da dahil yenilen bu tür baskınların ve arkasından yapılan ağır eleştirilerin payı olduğu biliniyor.
Bu kez görüntü alınmışsa da, “Uludere’deki hataya düşmeyelim” diye terörist gruba müdahale edilmemişse, o da ayrı bir sorundur, kuşkusuz...
Görüntü olsun veya olmasın bu baskında da bir istihbarat ve değerlendirme zaafı olduğu açık...
Karayılan iyi, Hüseyin kötü mü?
“İyi polis, kötü polis” oyunu, bilinen bir oyundur.
Sorguda kötü polis işkence yaparak konuşturmaya çalışır, sonuç alamazsa bu kez devreye iyi polis girer, işkenceciyi durdurur ve tatlı dille konuşturmaya çalışır.
Şimdi PKK liderleri arasında da böyle bir görev bölümü yapılmış gibi duruyor.
Kandil’den gelen haberlerle, Yeşiltaş Karakolu’na yapılan baskın, bu şablonu akla getiriyor.
PKK’nın Kandil’deki lideri Murat Karayılan, gönderdiği “barış” mesajlarının daha mürekkebi kurumadan, Dağlıca’ya baskın düzenlenmesi neyin nesi?
Karayılan, “Allah kahretsin, barışa çok yaklaşmışken Silvan’da PKK içinde kimi unsurlar barışı provoke etmiş olabilirler” diyerek bir, “ılımlı mizaç bir barış adamı” portresi çizerken, Suriye kökenli PKK liderlerinden Behoz Erdal kod adlı Feyman Hüseyin, “Bizim gündemimiz, direnişi geliştirmek ve yükseltmektir. Beşir Atalay ve Bülent Arınç gibilerin sözleri tamamen yalandır” dedi.
Böylece “iyi terörist”le “kötü terörist” belli oldu!
Silah bırakma meselesi
Son günlerde yapılan açıklamalar, barışın yakın olduğu, PKK’nın silah bırakabileceği gibi bir hava yaratmıştı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, canlı yayında, Barzani’nin Kandil’le görüştüğünü, PKK’nın silah bırakmasına kadar gidecek görüşmeler yapıldığını söyledi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan’ı ziyareti, dörtlü komisyon önermesi de ortamı yumuşatmıştı.
Ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, PKK’nın silah bırakması halinde Öcalan’a ev hapsinin süreç içinde değerlendirilebileceğini söyledi; Kılıçdaroğlu da, “dört parti uzlaşırsa bizim için mesele değil” diyerek, destek verdi.
Derken PKK, dün Dağlıca baskınını yapıp, 8 askerimizi şehit ederek, “Öyle silah bırakmaya niyetli olmadığını” gösterdiği gibi, Behoz Erdal, Ankara’da herkesi ağır dille suçladıktan sonra, “Bu kadar yok etme saldırısı ortadayken kim ateşkesten ya da silah bırakmadan söz edebilir” sözleriyle tehditlerini sürdürdü.
Son dönemde bir “çözüm” ve “PKK’nın silah bırakması” söylemidir, gidiyor.
Ama PKK’ya silah bıraktıracak bu çözümün ne olduğunu kimse söylemiyor.
Atağa kalkan CHP de dahil...
NOT: Dünkü yazımda kabin amiri bir kıdemli hostesin mektubunu özetleyerek yayımlamıştım. Mektubun tam metninin airkule.com sitesinde bulunduğu bilgisini aldım. Mektubun tamamı için bana başvuran okurlarımız bu siteden ulaşabilirler.