Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askerlere acil şifalar diliyorum.
Türkiye, dün ve bugün 7 şehidini mahşeri kalabalıklarla uğurladı. Acının büyüklüğüne ve tazeliğine rağmen cenaze törenlerine aklıselim hâkimdi. Şehit yakınları bile sağduyulu mesajlar vererek, acılarını içlerine gömdüler.
Bu olgunluk, Türkiye’nin en büyük şansıdır. Böyle olduğu içindir ki, 25 yıldır şiddetli teröre, her türlü tahrike kalkışmaya, kışkırtmaya karşın, Türk halkı iç karışıklığa, iç çatışmaya meydan vermedi. Sağduyuyu elden bırakmadı. Türkiye’de iç savaş çıkarmak isteyenler bugüne kadar amaçlarına ulaşamadılarsa, bunun nedeni bu toplumun erdemidir.
Terör örgütü ve siyasi temsilcileri gayretlerini sürdürüyorlar. Hiç olmadıkları kadar rahat bir biçimde, hiç bulamadıkları olanaklar içinde, sözle, eylemle ipi koparmaya çalışıyorlar. Söylemleri o kadar pervasız bir hale geldi ki, her şeyi dayatabiliyorlar. Eğer şöyle olursa dağa çıkarız, böyle olursa halk silah dahil başka seçeneklere yönelir; bu sefer 80’lere, 90’lara da benzemez diyerek tehdit edebiliyorlar.

Terör hakkı
İş o noktaya geldi ki, PKK, siyasi alandaki temsilcileri ve onları destekleyen yayın organları terörü bir “hak” olarak gösterebiliyorlar. PKK’yı haklı, TSK’yı suçlu ilan ediyorlar. PKK adına TSK’dan hesap sorabiliyorlar. Artık PKK’ya söz söylemek neredeyse abesle iştigal sayılıyor.

TSK yapmıştır!
İşin kolayını da buldular. Bir terör saldırısı mı oldu; hemen “TSK yapmıştır!” yaygarası koparılıyor. 7 askerin şehit olduğu Tokat olayında da aynı mekanizma saniye yitirmeden devreye girdi.
Karakol saldırıya mı uğradı; aynı hava basılıyor, “TSK yapmıştır!” Mayın mı patladı; “TSK yapmıştır!”
Peki neden? Cevaplar hazır, “Açılım süreci kesilmek isteniyor” da ondan! Peki, Dağlıca baskını yapıldığında açılım mı vardı? Aktütün’e saldırılırken açılım mı yapılıyordu? Öcalan’ın yeri 0.17 metrekare küçüldü diye İstanbul’da, Cizre’de, Diyarbakır’da, Batman’da, Mersin’de, Adana’da sokağa dökülüp polise saldıran, öğretmenevini basan, cam çerçeve indiren, molotofkokteylleriyle etrafı ateşe veren de TSK mı? Çocukların eline TSK mı taş tutuşturuyor? 25 yıldır TSK mı saldırıyor askere, polise, vatandaşa? 40 bin kişiyi TSK mı öldürdü? TSK terör örgütü, PKK kanarya sevenler derneği mi?

Tokat’tan önce
Tokat’ta 7 askerin şehit edilmesi de TSK’ya mal edilmeye çalışılıyor. Gerekçeleri de şu: Tam barış gelecekti, Tokat’ta asker askere saldırdı!
Tokat öncesindeki duruma bakalım, öyle miydi? Tam aksine, DTP, dağa çıkmaktan söz ediyordu. Halkın silaha yönelme seçeneğinden söz ediyordu. Açılımın kandırmaca olduğunu vurguluyordu. Bu süreçte yer almayacaklarını ilan ediyordu. Hükümete ve açılıma verip veriştiriyordu. Bu açılım değil tasfiyedir, diyordu. Verdiği mesajlar hiç de açılıma destek veren, barışçı mesajlar değildi.
Her olayı TSK’ya fatura etmek; her şeyden TSK’yı sorumlu tutmak en kolay ve en ucuz yol haline geldi. Neredeyse TSK’ya PKK, PKK’ya da TSK diyecekler!