Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABU DABİ-DUBAİ
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve beraberindekileri helikopteriyle birlikte geldiği çiftliğinde karşılıyor.
Çölün ortasında deve, at ve şahin yetiştirilen uçsuz, bucaksız bir çiftliğin ortasında elektronik donanımlı bir çadırdayız.
Yemeğe geçmeden önce Veliaht Prens, Cumhurbaşkanı Gül ve beraberindekilere ön ikramda bulunuyor.
Cumhurbaşkanı ile Veliaht Prens, koyu bir sohbete dalıyorlar. Aynı anda Cumhurbaşkanı’nın eşi Hayrünnisa Gül de Veliaht Prens’in yanında bir kadınla hararetli sohbet ediyor.
Sohbet yemekte de aynı masada sürüyor.
Hayrünnisa Gül’e eşlik eden kadının Veliaht Prens’in eşi olduğunu zannediyoruz, ancak Abu Dabi’de eşlerin yemeklere katılmadığını öğreniyoruz. Hayrünnisa Hanım’a arkadaşlık eden kadının da Devlet Bakanı olduğu bilgisi veriliyor.

Demokratik, laik sistem eksikliği
Birleşik Arap Emirlikleri’nde her şey var: Zengin petrol ve doğalgaz yatakları, neredeyse sınırsız para, en ileri teknoloji, en gelişmiş altyapı, dünyayı dolaşan büyük sermaye, kişi başına 55 bin dolarla yüksek bir refah.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük eksiği ise demokrasi ve laik bir sistem. Dünya ile entegre bir ekonomiye sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri, yabancılar için yaşam tarzı itibarıyla da çok modern, ancak kendi halkı, özellikle kadınlar demokratik ve laik bir sistemden, kadın-erkek eşitliğinden ve hukukun üstünlüğünden mahrum şekilde yaşıyorlar.

Arap Baharı
Abu Dabi ve Dubai, dünyanın en modern kentleri arasında sayılıyor. Dubai’de dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa, 160 katıyla Birleşik Arap Emirlikleri’nin övünç kaynağı. Keza ünlü yelken biçimindeki 7 yıldızlı oteli Burj Al Arab da öyle. Her iki kentte de dünyanın en modern binaları yükseliyor. Ülkenin her yerinden zenginlik fışkırıyor, sokaklar dünyanın en lüks otomobilleriyle dolu.
Sohbet sırasında Türk ve Arap yetkililere soruyorum:
- Arap Baharı’nın rüzgârı buralara da geldi mi?
- Hayır hiç uğramadı desek yeri olur.
- Neden?
- Burada herkes hayatından memnun, hiç öyle bir arzu oluşmadı.
“Niye” diye soruyorum:
- Demokrasi isteyen yok mu?
“Hayır” diye yanıt alıyorum:
Kişi başına milli gelir 55 bin dolar. Üniversiteyi yeni bitirmiş bir Arap, işe en az 8 bin dolarla başlıyor. Devlet, Harvard ve Oxford’da okumak için kendi vatandaşına yeteri kadar burs veriyor, ama giden bile yok.

Velinimet Emir
Birleşik Arap Emirlikleri, dünyadaki en büyük fonların yönetildiği bir merkez durumunda. Cumhurbaşkanı Gül, bu küçük ülkenin petrol ve doğalgaz sayesinde tahminen bölgedeki 2 trilyon dolar büyüklüğünde bir fonu yönlendirdiğini söylüyor.
Finans konusunda uluslararası kurallara uygun hareket eden Abu Dabi’de tek kural koyucu Emir Şeyh Khalifa Bin Nahyan.
Mesela diye soruyorum:
- Nasıl kurallar koyuyor?
- İstediği kuralı koyar. Mesela halk tüketime teşvik edilir, krediler, kredi kartları kullanılır, vatandaşın borcu artar ama Emir, Ramazan ayının birinci günü, “vatandaşlarımın bütün kredi borçlarını ben üstleniyorum, ben ödüyorum” der ve böylece vatandaşın tüm borcu silinir.
Anlıyoruz ki paranın çokluğu, ekonomik ve siyasi kurallar, Emir’in kararlarına göre değiştirilebiliyor. Ve yine anlıyoruz ki Arap Baharı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’ne uğramamasının temel nedeni de nüfusuna göre neredeyse sınırsız petrol ve doğalgaz geliri.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin diğer ilginç bir özelliği de yerli halkın azınlık oluşu. Yerli Araplar, nüfusun yüzde 18’ini oluşturuyor. Yüzde 29 Hintli, yüzde 20 Pakistanlı, yüzde 13 Bangladeşli, yüzde 10 Filipinli, yüzde 5 diğer Araplar, yüzde 2 İranlı ve yüzde 4 diğer yabancılardan oluşuyor.
Bu nedenle Birleşik Arap Emirlikleri, yerli Arapların evlenmesini ve çok çocuk sahibi olmasını teşvik ederken, daha çok Araplara hizmet işlerinde çalışan yabancılara vatandaşlık vermiyor.
Demokrasi olmadığı için de şimdilik demografik yapı kontrol altında tutuluyor.

Türk dizileri revaçta
Birleşik Arap Emirlikleri’nde Türk dizileri büyük ilgi görüyor. Aşk-ı Memnu dizisi yeni bitmiş, Muhteşem Yüzyıl’ın reklamları ise yeni başlamış. Büyükelçiliğimizin görevlileri, Muhteşem Yüzyıl’la ilgili çok sayıda telefon aldıklarını ve Türkiye’de olduğu gibi, “Bu dizi Osmanlı’yı yansıtmıyor, Osmanlı Harem’den ibaret değildi” tepkilerinin yansıdığını belirtiyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Ekonomi Bakanı Sultan Bin Said Mansuri, Cumhurbaşkanı Gül’e, “Şu dizilerin nasıl sonuçlanacağını söyleyin de annemle eşimi televizyon başından kaldırabileyim” diye espri yapıyor.

Büyük projeler
Cumhurbaşkanı Gül, gezinin ekonomik ayağından memnun görünüyor. Abu Dabi Havaalanı, 8x8 zırhlı askeri araçlar, 500 otobüs alımı gibi büyük projelerde teklif veren Türk firmalarının önde olduğunu söylüyor. Gül, gezisinin amacını da devasa boyuttaki Birleşik Arap Emirlikleri fonlarından Türkiye’ye kalıcı yatırım yapılması, Türk işadamlarının da bölgedeki büyük projeleri almaları olarak açıklıyor.

Haberin Devamı

Her şey var, ama ‘demokrasi’ yok