Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aylardır tartıştığımız açılım süreci bir çeşit seçim kampanyasına dönüşecek gibi görünüyor. Liderler Anadolu’ya çıkacaklar. Türkiye normal zamanında yapılacak olsa bile bir seçim havasına girecek. Başbakan açılımı savunacak, muhalefet liderleri karşı çıkacaklar. Halktan bir tercih yapması istenecek.

Hedefte hata
Bu sürecin amacı birbirinden farklı aktörleri olduğunu söyleyebiliriz. Her güç merkezi kendi amacı doğrultusunda bu sürece bir yerinden dahil oluyor. Amaçları farklı olsa da açılımı savunanlar bir cephede, karşı çıkanlar bir cephede yer alıyorlar. Bu tablo dikkat edilmesi gereken bir tablodur.
Olaya hükümet açısından bakarsak, şunları söyleyebiliriz: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bedeli ne olursa olsun açılımı sonuna kadar götürmeye kararlı olduklarını her fırsatta söylüyor. Bu amaçla 81 ilde miting düzenleyecek. Amacı, muhalefet partilerinden alamadığı desteği halktan almak.
Bu süreçte iktidarın hedefi, PKK’yı dağdan indirmek, terörü bitirmek, milli birliği güçlendirmek olarak açıklandı. Hedef böyle tanımlandığı halde, son dönemde ortaya çıkan tablo aynı hedefi göstermiyor. Hedef tahtasına CHP, MHP ve dolaylı da olsa yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) konulmuş gibi. Açılım şemsiyesi altında asıl hedefi TSK olanlar bulunduğu kuşkusuz. İktidarın özellikle yargı ve TSK gibi kurumlar konusunda çok dikkatli olması gerekir.
Açılımı desteklemek adına, “PKK’yı galip, TSK’yı mağlup” gösterip -hükümeti de tarafsız gözlemci yerine koyarak- çaba sarf edenlerin hedefi ile hükümetin ilan ettiği hedef arasındaki fark yokmuş gibi yürütülecek bir kampanyanın kamuoyunda destek bulması zor olur. Açılım sürecini bir yandan “devlet projesi” olarak sunup, bir yandan hükümetle TSK’nın komuta kademesini karşı karşıya getirme çabaları üzerinde de iyi düşünülmesi gerekir.
Bu tablo içinde hedefte yapılacak bir hata toplumda birlik, beraberlik duygularını pekiştirmek yerine aksi sonuçlar doğurabilir.

Yöntemde hata
Açılım sürecinde yöntemde yapılan hataların -muhalefetle görüşme ve Habur girişinde olduğu gibi- kamuoyunda nasıl tepkiye neden olduğu görüldü. Hem hedefte hem de yöntemde yapılacak hatalar mevcut gerginliğin sosyal yaşama yansıması gibi çok tehlikeli bir süreci tetikleyebilir.
Açılımı savunmak adına PKK’yı, dağa çıkışları, silahlı mücadeleyi haklı gösterecek söylem kullanmak da iktidarın düşeceği en büyük hatalardan biri olur. Açılımı kabul ettirmek adına anayasal kurumları suçlu, terör örgütü ve mensuplarını masum ve mağdur gösterecek bir çizgiye düşmek, milli birlik ve beraberliğe fayda sağlamaz, zarar verir.
Açılımın devlet projesi olup olmadığı giderek daha fazla tartışılacak. Bugüne kadar izlenen yöntem bu projeyi DTP’nin kısmen desteklediği bir iktidar partisi projesine indirgedi. Bu konuda hükümet kamuoyunu tatmin edebilmiş değil.
Hükümeti desteklemek gayretiyle, ondan da açık ara önde giden, vur deyince öldürenlerin yarattığı hava da ülkeyi yönetenlerin üzerinde durması gereken bir olaydır.
Çok hassas bir süreçten geçiyoruz. İktidarıyla, muhalefetiyle siyaset kurumunun söz söylerken de adım atarken de kılı kırk yarması gerekiyor.