Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Günay: ‘Sanata müdahale aklımdan bile geçmez’

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile makam odasında söyleştik.

Pek bilinmez ama Ertuğrul Günay, 68 kuşağının bir “yarışma”yla CHP’ye adım atan belki de tek örneğiydi.
68 kuşağının birçok mensubu gibi öğrencilik yıllarında Fikir Kulüpleri Federasyonu içinde çok genç yaşta siyasetle tanışmış olmasına karşın CHP’ye katılması, partinin 50. yılında açılan yarışmada “Devlet Partisi’nden Halk Partisi’ne” başlıklı yazısıyla birinci seçilmesinden sonradır.
Bülent Ecevit’in liderliğe yürüdüğü süreçte, Ertuğrul Günay da, bu akımın en genç destekçilerinden biriydi. Ecevit’in “Karaoğlan” diye dağa taşa isminin yazıldığı yıllarda, 1974-1977 yılları arasında Ordu’da en genç il başkanıydı.
1977’de TBMM’nin en genç milletvekili olarak Ankara’ya geldiği günden 2007 seçimleri öncesine kadar, sosyal demokrat partilerde mücadele etti, SHP’de genel sekreter, CHP’de genel başkan adayı olarak hep zirveyi zorladı.
2007 seçimleri öncesinde televizyonların “sürpriz gelişme” başlığıyla duyurdukları, “Ertuğrul Günay AKP’ye katıldı” biçimindeki son dakika haberi uzun süre solun gündeminde kaldı. Günay’ın bu kararında CHP’nin Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Anayasa Mahkemesi’ne açtığı “367” davası etkili olmuştu.
2007 seçimlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır mitingini birlikte izlerken, meydanda gördüğü coşkuya bakıp, “Ben bu havayı daha önce sadece Ecevit’in mitinglerinde gördüm, toplumun her kesimini kavrayan bir halk hareketi bu, Türkiye’nin buna ihtiyacı var” şeklindeki yorumu, AKP’ye katılma kararını da izah ediyordu.

‘Adalet Bakanı olacaktım’
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın makam odasında söyleşirken, siyasi mücadelesinin yakın tanıklarından biri olarak, “Sayın Günay” dedim:
Gençlik yıllarınızdan beri aktif siyasetin içindesiniz, bir gün Kültür ve Turizm Bakanı olmayı hiç düşünmüş müydünüz?
Gülerek yanıt verdi:
- Turizmi hiç düşünmemiştim ama kültür tarafını düşünmüştüm. Böyle bir merakım vardı. Gençlik yıllarımdan beri başucumda hep kültür dergileri, gezi kitapları vardı. Hâlâ da öyledir. 1991 seçimlerinde SHP’den milletvekili adayıydım ama seçilemedim. O zaman Erdal İnönü bana, “eğer seçilseydin Adalet Bakanı olacaktın” dedi. Ben de “kısmet değilmiş” karşılığını vermiştim. “Peki o zaman” diye devam etti rahmetli İnönü, “Adalet Bakanlığı Müsteşarı olmak ister misin?” Ben de, “Hayır efendim, teşekkür ederim. Ben delege olarak kalayım” demiştim. Öyle de kaldım.

‘Sanata müdahale olmaz’
Sohbete güncel konudan devam ederiz düşüncesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Şehir Tiyatrosu’nda yaşanan sorunu açtım.
Kenan Işık da istifa etmiş. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, sanata müdahale etmekle eleştiriliyor. Repertuvarı artık belediye mi belirleyecek, deniliyor. Kültür Bakanı olarak sizin düşünceniz nedir?
- Sanata müdahaleyi aklımdan bile geçirmem. Sanatı elbette sanatçıların yönetmesi gerekir. Bu olay İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni ilgilendiriyor, bakanlık olarak bizim konumuz değil. Bu nedenle tartışmaya girmek istemem. Elbette sanat bağımsız olmalı. Ancak benim anladığım kadarıyla sahnede bazen metinde olmayan ifadeler kullanılıyor. Yine metinde olmadığı halde araya laf sokuluyor, siyasi espriler yapılıyor, Başbakan’a, bakanlara laf atılıyor. Veya doğallık anlayışı içinde sokak dili kullanılıyor veya müstehcenlik olarak algılanan bazı sahneler oluyor. Bunlar da bazı rahatsızlıklar yaratıyor. Sanıyorum bu rahatsızlık belediyeye iletiliyor. Tabii sanatçıların bir iki sahne tatmini için toplumun duyarlılıkları da tümden yok sayılmamalı. Sanatçı da toplumun duyarlılıklarına özen göstermeli. Ayrıca sanıyorum 7 kişilik bir kurul repertuvara karar verecek, bu üyelerin 5’i sanat dünyasından olacağı için, sonuçta sanat açısından ciddi bir müdahale olmaz diye düşünüyorum.

‘James Bond’a kır-dök demedik’
James Bond filminin çekiminde motosikletli sahnelerde bazı tarihi binalar zarar gördü. Kültür Bakanı olarak bu çekimlere onay vermiş miydiniz?
- Biz genel olarak tarihi yerlerin bir çeşit dekor olarak kullanılması için izin verdik. Bu yerler film çekiminde kullanılabilir, dedik. Ama tabii ki fiziki müdahale olmadan, zarar verilmeden. Kapalı Çarşı’nın, Mısır Çarşısı’nın fiziki bir temas olmadan kullanılabileceğini söyledik. Yoksa motosikletle buralara dalıp, kıra döke gidebilirsiniz, demedik. Bu nedenle ilgili arkadaşlar bunun gereğini yapacaklardır.

‘Bizim Mona Lisa’mız Çingene Kız’
Birkaç gün önce TBMM Başkanı Cemil Çiçek’le Gaziantep’te Zeugma Müzesi’ni gezdiğimizi ve hayran kaldığımızı söyleyince, Kültür Bakanı heyecanla yerinden doğruldu:
- Zeugma dünyanın en büyük mozaik müzesi. Şu anda birincisi. Ben Tunus’tan yeni geldim. Oradaki Bardo Müzesi, dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak bilinir ama artık en büyüğü Zeugma. Tunus’ta 1200 metrekare mozaik sergileniyor, biz 2000 metre sergiliyoruz. Onların sergileyebilecekleri 5000 metrekare, bizimki 7000 metrekare. Çok büyük fark var. Dünya, Gaziantep’in ve Zeugma Mozaik Müzesi’nin farkına varmaya başladı. Çok büyük ilgi var. Kültür turizminin gelişmesinde Zeugma çok önemli rol oynadı. Şimdi ikincisini Hatay’da, üçüncüsünü de Şanlıurfa’da yapıyoruz. Zeugma’da sergilenen ve “Çingene Kız” adı verilen mozaik eser, bizim Mona Lisa’mız. Çingene Kız’a da hangi açıdan bakarsanız bakın size bakar, tıpkı Mano Lisa gibi. Hatta Başbakan Erdoğan’a bir ziyaretinde bu söylenmişti, o da değişik açılardan Çingene Kız’a bakmış ve fotoğraflar çektirmişti.

‘Kadın mı erkek mi?’
Çingene Kız’ı yapan sanatçının adı biliniyor mu?
- Maalesef bir kayıt yok. Araştırıyor uzmanlar. Ayrıca “Çingene Kız” denildi ama kadın mı erkek mi o bile belli değil.
Uzmanlar, başındaki eşarp nedeniyle Çingene Kız adı verildiğini söylemişlerdi?
- Evet öyle yorumladılar ama o devirde ve o sıcak altında erkekler de örtü takabiliyorlardı. Bu nedenle kadın mı erkek mi diye bir araştırma sürdürülüyor hâlâ.

‘Yollar İstanbul’a çıkar’
Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Zeugma’nın Roma dönemi kenti olduğunu vurguladıktan sonra şöyle devam etti:
- Şimdi, “bütün yollar Roma’ya çıkar” diye bir söz vardır. Ama bana göre bu sözün doğrusu, “Bütün yollar İstanbul’a çıkar” biçimde olmalı. Roma’ya iki yol çıkıyor. Oysa İstanbul kıtaların ortasında, bütün yolların çıktığı kent. Roma, imparatorluğa 500 yıl başkentlik yapmış ama İstanbul Doğu Roma İmparatorluğu’na 495 yılından 1453 yılına kadar 1000 yıl başkent olmuş. Bence o Roma, İstanbul’dur.

Haberin Devamı

Günay: ‘Sanata müdahale aklımdan bile geçmez’

Haberin Devamı

“500 bin turist azalabilir”
Sohbet Suriye gerginliğine gelince, sordum:
Suriye olayı turist sayısını nasıl etkiler?
- Turist sayısında bu yıl 500 bin kadar bir azalmaya yol açabilir. Bu daha çok İngiltere’deki durgunluk ile İsrail ve Suriye’den gelen turistlerde yaşanır diye tahmin ediyoruz. Ama biz diğer ülkelerden gelen turist sayısını her sene artırıyoruz. Bu açığı kapattıktan sonra da yine 3-3,5 milyon civarında bir artış sağlayabiliyoruz. Bu sene de yine bu açığı kapattıktan sonra, turist sayısında artış da sağlarız.

“Yeni Safranbolular geliyor”
Günay, Türkiye’nin deniz-güneş-kum turizminden kültür turizmine doğru önemli bir gelişme sağladığını belirterek, şöyle devam etti:
- Artık turist, sadece deniz-kum-güneş için gelmiyor. Kültür gezilerine büyük ilgi var. Trabzon’da Sümela’yı ayine açtık, artık oteller dolu. Aynısını Van için de söyleyebilirim. Van’ı bir kültür ve turizm merkezi yapacağız. Örneğin biz sadece Safranbolu’yu biliriz. Ama yeni Safranbolular geliyor. Çalışıyoruz. Zile, Kula, Merzifon da birer Safranbolu olacak. Müze sayısını artırdık. Müze gelirlerini 2 milyon liradan 40 milyon liraya çıkardık, turizm gelirimiz yaklaşık 30 milyar dolar civarına yükseldi. Türkiye kendini keşfettikçe kültür ve turizmi de dünyada da tanınmaya başladı.