Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri bu yıl hat ve ebru sanatçısı Uğur Derman, yönetmen Nuri Bilge Ceylan ve Sakıp Sabancı Müzesi’ne verildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Köşk’teki ödül töreninde, yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü alırken söylediği, “Ödülü, tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme adıyorum” sözlerini anımsattı. Ceylan’ın bu sözlerinin Türk halkı üzerinde çok büyük etki yaptığını vurgulayan Gül, bu sözlerin çok güzel duyguları ifade ettiğini belirterek, Ceylan’ı kutladı. Ancak Gül, “yalnız Türkiye”ye devlet adamı olarak şöyle bir şerh koydu:
“Sanatçı kişiliğinizle duygularınızı böyle ifade ettiniz. Ama ben bir devlet adamı olarak şunu söyleyeyim; ülkemiz artık yalnız değil. Dışarıda ülkemizin destekçileri çok. Uluslararası kurumlarda en yüksek oyu alarak seçiliyoruz.”
Gazetecilere takıldı
Cumhurbaşkanı Gül, tören sonrası verilen resepsiyonda, sürekli kültür ve sanatın önemine dikkat çekmeye çalıştı. Sanatçılarla sohbet etmeyi yeğledi. Gazetecilerin güncel siyasi sorularına muhatap olmamak için, “Her zaman söylüyorum, kültür hayatı, sanat hayatı zengin olan ülkeler aynı zamanda güçlü oluyor” diye bir giriş yaptı. Sonra, “Türkiye’de hepimiz sadece siyaset konuşuyoruz, bunu doğrusu sağlıklı bulmuyorum” diye ekledi. Elde not defteri kalem sırasının siyasete gelmesini bekleyen biz gazetecilere, törenden bahisle, “Kültür ve sanata gösterdiğiniz bu yoğun ilgiye teşekkür ederim” diyerek, meslektaşlarımızı güldürdü ama sorulardan kurtulamadı.
‘Ölçüyü kaçırıyorlar’
Gazeteciler, kültür ve sanat bağını koparmadan, “2010’da Türkiye’nin kültür ve sanata biraz daha zaman ayırabilmesine olanak sağlayacak biçimde siyasi açıdan normalleşeceğinden umutlu musunuz?” gibi diplomatik bir soruyla konuyu siyasete getirdiler. Bu girişten sonra arkası da geldi.
Cumhurbaşkanı Gül, Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda yürütülen inceleme, gözaltına alınan subayların serbest bırakılması ve bu süreçte yaşanan tartışmalarla ilgili sorular karşısında şu değerlendirmeyi yaptı:
“Şimdi belki haber cazip olsun diye, ‘devletin yatak odasına girildi’, ‘kozmik sırlara ulaşıldı’ gibi yayınlar yapılıyor. Böyle olunca da insanlar ‘ne oluyor’ diyebilirler. Halbuki olan şeyler ortada. Mevcut kanunlar uygulanıyor. Yasal ortamda çalışmalar yürütülüyor. Son açıklamalar gayet doğru. Hukuk uygulanıyor. Beni rahatsız eden bir şey şu: Bazen konuşulurken, yazılırken, ölçü öyle bir kaçıyor ki... Özellikle TSK’yla ilgili olarak tasvip etmeyeceğim şekilde yayınlar yapılıyor. Öyle şeyler oluyor ki, mesela, ‘Vay efendim, Diyarbakır Emniyet Müdürü’nü (Gaffar Okkan suikastını kastediyor) biz kendimiz vurmuşuz gibi. Bazı şeyler çok ölçüsüz yapılıyor. Bunlar doğrusu rahatsız edici şeyler. Beni de çok rahatsız ediyor. Yok devletin yatak odasına girildi gibi ifadeler doğru şeyler değil.”
Adaptasyon sıkıntısı
Cumhurbaşkanı Gül, TSK’ya yönelik iddia ve eleştirilerde ölçünün kaçtığı değerlendirmesini yaptıktan sonra, Türkiye’de AB standartları açısından bir adaptasyon sıkıntısı gözlediğini de belirtti.
Gül, bu konuda şu yorumu yaptı:
“Bugünkü hukukumuzla ilgili uygulamaları kabullenmekte zorlanır gibi bir halimiz var. Bunları soğukkanlılıkla, bir adaptasyon süreci olarak hepimizin görmesi lazım. Hukuk neyse o uygulanıyor. Böyle görülmezse o zaman kanunların uygulanmasından rahatsızlık duyuyoruz gibi bir durum ortaya çıkar. Tekrar özetlersem, bizim hukukumuz, sürekli bir şekilde, gelişmiş ülkelerdeki hukuka yaklaştırılıyor. Standartlarımız buna göre yükseltiliyor. Artık AB ile katılım müzakeresi yürüten bir ülkeyiz. Demokratikleşme alanında, hukuk, sağlık, ulaştırma, eğitim alanlarında standartlarımız yükseltiliyor. Bunlara kendimizi adapte etmemiz lazım. Alışkanlıklarımızı, eski uygulamalarımızı yeni standartları göz önüne alarak değerlendirmemiz lazım. Onun içim soğukkanlılıkla bakmak lazım. Haksız yere kurumlara yüklenmemek lazım. Kurumların içinden yanlış yapanlar çıkabilir. Onlar da toplumun bir parçası. Toplumumuzdan yanlış yapanlar da çıkıyor. Bundan dolayı kurumlarımızı yıpratmamamız lazım. TSK’yı, emniyet ve istihbarat teşkilatlarımızı yıpratmamamız lazım.”
Gül, bu değerlendirmeyi Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki inceleme nedeniyle mi yaptığına ilişkin soruya da şu karşılığı verdi:
“Tek bir şey söylemiyorum. Bu söylediğimi askerlerle ilgili almayın. Bunu ben her alanla ilgili söylüyorum.”