Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sakin kişiliğiyle tanınan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ağzından ilk kez “intikam” sözcüğünü duyduk. Gül, PKK’nın 24 askerimizi şehit ettiği Çukurca saldırılarından sonra, “Bu saldırıların intikamı büyük olacaktır ve misliyle alınacaktır” dedi.
Bu sözler, Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıktığına göre terörle silahlı mücadelenin öne çıkacağı günler yaşayacağımız anlaşılıyor.

Gül, liderleri çağırmalı
Cumhurbaşkanı Gül, terörle mücadele konusunda liderler zirvesini toplamalı. Yaşadığımız son olaylar konunun Cumhurbaşkanı’nın başkanlığı altında iktidar ve tüm muhalefet liderlerinin katılacağı zirvelerde ele alınmasını gerekli kılacak önemde.
Liderler zirvesini gerekli kılan sadece PKK’nın Çukurca saldırıları değil. Son dönemdeki olaylar bir arada değerlendirilirse, Türkiye’nin ulusal nitelik taşıyan bu sorunu, ulusal bir yaklaşımla ve Devlet Başkanı’nın başkanlığında ele alması ihtiyacını ortaya koyuyor.
PKK’nın sınırdaki birliklerimize saldırabildiği gibi içerideki asker ve polis karargâhlarına da saldırabildiği; yol kesip adam kaçırdığı, anne karnındaki bebeği, 4 yaşındaki çocuğu öldürebildiği, kırda şehirde cirit attığı, Ankara’nın göbeğinde Kızılay’da bombalar patlattığı bir süreçten geçiyoruz.
Bunun yanı sıra devletin PKK’yla masaya oturduğu, bir çözüm aradığı, PKK’yı muhatap aldığı bir süreç de paralel olarak yaşanıyor.
Bir diğer önemli gelişme yeni anayasa için kollar sıvanmış durumda. Partilerarası komisyon TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında toplandı. Yeni anayasanın, terör ve Kürt sorununun çözümünü de getireceği şeklinde bir beklenti de yaratılmış durumda.
Siyasi parti liderlerinin ise birbirinden farklı önerileri var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün karşısında iktidarı ve milleti bulacağını söyledi. Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümeti istifaya; TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i parlamentoyu devreye sokmak üzere göreve çağırdı. MHP lideri Devlet Bahçeli, zaman geçirmeden OHAL ilan edilmesini, sınır ötesi harekât yapılmasını ve tampon bölge oluşturulmasını tabep etti. BDP, PKK’ya ve güvenlik güçlerine “savaşı durdur” çağrısında bulundu.

Ulusal politika ihtiyacı
Bütün bunlar Türkiye’nin terör ve terör örgütüyle mücadelede ortak ulusal politika belirlemesi gerektiğini gösteriyor. Siyasi partilerin önerilerinin değerlendirileceği, konunun partilerüstü bir sorun olduğu yaklaşımıyla ele alınacağı çalışmaların zaman yitirilmeden yapılması, ötelenmemesi gereken bir ihtiyaçtır.
Sorunun partilerüstü olduğu konusunda bir görüş birliği mevcutsa, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün işe liderler zirvesiyle başlaması en doğru yol olur. Böylece partiler arasındaki iktidar-muhalefet çekişmesine de meydan verilmeden sorun masaya yatırılabilir.
Türkiye, yaklaşık 30 yıldır terörle boğuşuyor. Bu süreç içinde birçok hükümet görev yaptı. Birçok lider başkanlık görevini yürüttü. Terör hâlâ can almaya devam ediyor. Terör örgütünün eylem yapabilme kapasite ve kabiliyetinde bir gerileme olmadığı da anlaşılıyor. Bu tablo bile sorunun uzun vadeli ve ulusal nitelikli bir sorun olduğunu kanıtlıyor.
Türkiye, terörle mücadelede bir strateji belirlemeli ve stratejik hedeflerine varmak için gerekli olan ortak ulusal politikaları da iktidarıyla muhalefetiyle yaşama geçirmeye çalışmalıdır.