Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aralarında Milliyet’ten Nedim Şener’in de bulunduğu son gözaltılara gösterilen tepki öncekilerden farklı oldu. Hemen belirtilmesi gereken yönü, basında ortak sayılacak bir tepkinin ortaya çıkmasıydı.
Tepkilerini dile getiren gazeteci ve yazarlar arasında, iktidara yakın kalemler de vardı. Ergenekon sürecine farklı açılardan bakan birçok kalem, gözaltıların kamu vicdanına sığmadığı gibi basın özgürlüğüyle bağdaşmadığını dile getirdiler ve eleştirdiler.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği gibi meslek örgütlerinin öncülüğünde, İstanbul ve Ankara’da protesto yürüyüşleri yapıldı. Birçok sivil toplum örgütü ve CHP, DSP gibi siyasi partiler destek oldular.
Gazetecilerin gözaltına alınmasına sadece Türkiye’den değil, dünyadan önemli tepkiler geldi. ABD ve AB sözcüleri Türkiye’de gazetecilerin gözaltına alınmasından endişeli olduklarını açıkladılar. Uluslararası Basın Enstitüsü, Sınır Tanımayan Gazeteciler gibi önemli basın kuruluşları da sert bildiriler yayınladılar ve uygulamayı protesto ettiler.

Basın özgürlüğü sorgulanıyor
Türkiye’nin dışarıya verdiği görüntünün demokratik ülkelerde endişeyle karşılanması önemsenmelidir. Türkiye’de basın özgürlüğü olup olmadığı sorgulanır hale geldi. 61 gazetecinin tutuklu olduğu, 2 bini hakkında davaların sürdüğü, 4 bin soruşturmanın yürütüldüğü bir basın tablosu düşünüldüğünde bu sorgulamanın yadırganmaması gerekiyor.

Adalet Bakanı açıklamalı
Son gözaltıların yarattığı tepki ve eleştirilerin yanı sıra, halen tutuklu olan gazetecilerin durumları da dünyanın Türkiye’deki adalet sistemiyle ilgili endişelerini artırıyor.
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın tutukluluk süreleri 2 yılı buldu. Tutukluluk süresinin uzamasının artık bir ceza infazına dönüştüğü konusunda kamuoyu hemfikir. Geçici bir önlem olması gereken tutukluluk halinin cezaya dönüşmesine ilave olarak cezaevi koşulları da ayrıca sorgulanıyor.
Cezaevinde birlikte kalan Balbay ve Özkan’ın ayrı hücrelere konulması; ayrıca konuldukları hücrenin fiziki koşulları hakkında avukatlar ve milletvekillerinin verdiği bilgiler Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması gereken sorular içeriyor. Hücrenin ek bir ceza olmasının yanı sıra, inşaatı tamamlanmamış bir binaya taşınmaları, hücrelerdeki tuvaletlerin inşaat artıklarıyla tıkalı oluşu, kapıların açılıp kapanmaması, havalandırma koşullarının uygunsuzluğu gibi birçok tespit kamuoyuna yansıtıldı.

Çiçek ve Arınç
Son gözaltılarla ilgili olarak hükümetin iki önemli ismi duyarlılık gösterdi. Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Cemil Çiçek, dün yaptıkları değerlendirmelerde bu sürecin bir an önce sonuçlandırılmasını istediler.
Arınç meslektaşlarımızın sorusu üzerine, “Basın mensupları suçlanıyorlar, gözaltına alınıyorlar, bu elbette hoş bir manzara değil, bu bizi üzer” değerlendirmesini yaptı.
Çiçek de soruları yanıtlarken, yargı sürecinin bir an önce sonuçlanmasını ve ne olacaksa bir an önce ortaya çıkmasını istediklerini vurguladı.

Davanın özü
Danıştay baskını, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması, bazı suikast planları, darbe ortamı yaratma hazırlıkları gibi çok önemli iddialar içeren Ergenekon davasının esasından uzaklaşıldığı sorusu gittikçe yaygınlık kazanıyor. Bu soru işaretlerinin doğması her iddianın bu dava kapsamında soruşturulması ve terör örgütü üyeliği suçlamasının kolayca gerekçe olarak kullanılmasından kaynaklanıyor.
Türk yargı sistemi kamuoyundaki bu algıyı dikkate almalı, nedenlerini araştırmalı, iç denetimini yapmalı ve başta TBMM olmak üzere siyasi erk de duyarlılık göstermelidir.