Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamalarda kullandığı sözcükleri özenle seçtiğini, ifadelendirmeye çok dikkat ettiğini vurgulamıştım.
Doğu Akdeniz’de düşen RF-4 uçağımızla ilgili olarak yapılan açıklamalarda da aynı özen dikkat çekiyordu. Genelkurmay, elindeki bilgileri doğru biçimde paylaşıyor ve kanıtlanmamış konularda kesin ifadeler kullanmıyordu. Örneğin, diğer yetkililer, uçağımızın füze tarafından düşürüldüğü yönünde açıklamalar yaparken, Genelkurmay, açıklamalarında böyle bir ifade kullanmadı.

Bu kez farklı sözcük
Bu dikkatli açıklamalarını sürdüren Genelkurmay Başkanlığı, dün yaptığı açıklamada bugüne kadar kullandığı bir ifadeyi değiştirdi.
Genelkurmay, uçağımızın düştüğü 22 Haziran 2012 tarihinden 4 Temmuz 2012 tarihine kadar yaptığı bildirimlerin “açıklama” bölümünde şu ifadeyi kullanıyordu:
“22 Haziran 2012 tarihinde, Doğu Akdeniz’de, uluslararası hava sahasında, Suriye tarafından düşürülen Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait RF-4 uçağımızın...”
Bu ifadeden Genelkurmay’ın, uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğünden emin olduğu anlaşılıyordu.
Ancak Genelkurmay Başkalığı, dün yaptığı açıklamada bu ifadesini şöyle değiştirdi:
“22 Haziran 2012 tarihinde, Doğu Akdeniz’de, uluslararası hava sahasında, görev uçuşu yaparken, radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca düşürüldüğü iddia edilen Hv. K.K.lığımıza ait RF-4 uçağımız...”

Değişikliğin önemi
Genelkurmay Başkanlığı, düne kadar, “Suriye tarafından düşürülen uçağımız” derken, dün, “Suriye resmi makamlarınca düşürüldüğü iddia edilen” demeye başladı.
Bunun anlamı Genelkurmay’ın, uçağın Suriye tarafından düşürüldüğü konusunda bir tereddüde sahip olmaya başladığıdır. “İddia edilen” ifadesini kullanarak, uçağın düşürüldüğünün Suriye’nin bir iddiası olduğunu ifade ederek, bu konunun henüz kesinleştirilmediğini ima etmektedir.

Değişikliğin nedeni
Genelkurmay’ın ifade değişikliğine gitmesinin nedeni de yine dün yaptığı açıklamada yer alıyor.
Dünkü açıklamada Genelkurmay Başkanlığı, deniz yüzeyinden toplanan malzemeler üzerinde yapılan incelemede füze veya uçaksavar izine rastlanmadığı sonucu çıkan bir bilgilendirme yaptı.
Bu ifadeyi aynen aktarmakta fayda var:
“Arama ve kurtarma faaliyeti sırasında su yüzeyinden toplanan malzemeler, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı’nca incelenmiş ve tanzim edilen rapora göre; malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik veya inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır. Ayrıca Hv. K.K.lığı tarafından elde mevcut parçalar ile halen deniz dibinde bulunan parçaların kamera görüntüleri üzerindeki teknik inceleme devam etmektedir.”
Genelkurmay, bu sonuca dayanarak, “Suriye tarafından düşürülen” ifadesi yerine, “düşürüldüğü iddia edilen” ifadesine geçmiştir.

Diğer parçalar
Deniz yüzeyinden toplanan parçalarda füze ve uçaksavar izine rastlanmamakla birlikte, deniz dibinden çıkarılan ve çıkarılacak olan parçalar durumu değiştirebilir.
Bu parçalar üzerinde füze veya uçaksavar izlerine rastlanabilir.
Kesin bilgi kuşkusuz bu parçalar da çıkarılıp incelendikten sonra anlaşılacaktır.
Bu olasılık hâlâ mevcut...

Arıza mı?
Genelkurmay’ın yeni açıklaması uçağımızın Suriye’nin ateşi ile değil başka bir nedenle mi düştüğü sorusunu akla getiriyor...
Suriye düşürmek için ateş açtı ama isabet ettirilemedi mi, sorusu da akla geliyor.
Veya uçağımız bir teknik arıza nedeniyle mi veya tehditten kaçarken yaptığı bir manevra sonucu mu düştü?
Pilotlar, uçağımız 7.400 feetteyken irtibatın kesildiği yönünde açıklama yapıldığını, bu irtifada bir uçağın arızalanması halinde durumu mutlaka irtibat halinde olduğu üs merkezine bildirmiş olması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Ayrıca pilotların, bu irtifada uçağı kurtarmak için çaba göstereceklerini, sonuç alamadıklarını gördükten sonra atlamaları gerektiğini anımsatarak, 7.400 feet yükseklikte arıza nedeniyle kayıt bırakmadan düşmesi olasılığının yok denecek kadar az olduğunu söylüyorlar. 2000 feet ve daha alçak bir irtifada arıza olduğunda ise uçağı kurtarmadan atlamanın kural olduğunu da ifade ediyorlar.
Genelkurmay’ın dünkü açıklaması, uçağımızın nasıl düştüğü konusundaki sır perdesinin henüz kaldırılamadığını gösteriyor.