Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladık. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir çok yönüyle dünyada eşi olmayan bir meclistir.
Büyük Atatürk’ün önderliğinde 23 Nisan 1920’de açılan Meclis Ulusal Kurtuluş Savaşı yönetmiş tek meclistir. Bu nedenle Gazi Meclis’tir.
Atatürk, başkomutan olarak Kurtuluş Savaşı’nı bu Meclis’ten aldığı yetkiyle yürütmüş ve zafere ulaştırmıştır.
Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı Meclis yetkisine dayanarak vermesi, ulusal egemenliğin millete ait olduğunu tüm dünyaya kanıtladığı gibi cumhuriyetin ve demokrasinin de habercisidir.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı yürütürken sadece milletten güç almış, iradesini temsil eden Meclis’e dayandırmıştır.
Anadolu’yu işgal eden emperyalist devletlerden güç almamış, onların dayatmalarına da tavsiyelerine de karşı çıkmış ve Sevr’i yırtıp atmıştır.
“Yabancıların tavsiyeleriyle yükselmiş hiçbir istiklal yoktur, tarih böyle bir olay kaydetmemiştir” diyerek, tüm mazlum uluslara önderlik etmiştir.
Sadece büyük bir komutan değil aynı zamanda siyasi dehasıyla örnek olan Atatürk’ün bu sözlerinin bugün de geçerli olduğu, yarın da geçerli olacağı unutulmamalıdır.

Birliğin önemi
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşmasındaki en büyük etkenlerin başında kuşkusuz halkın gösterdiği birlik ve dayanışma gelir.Birinci Meclis bu birliğin, bu dayanışmanın yansımasıdır.
Atatürk’ün, milleti “Türkiye Cumuhriyeti’ni kuran halka Türk milleti denir” diye tarif etmesi de bu birliğin bir ifadesidir.
Ulusal Kurtuluş Savaşı boyunca işgalci devletlerin hepsi Anadolu halkını bölmeye ve birbirine düşürmeye büyük çaba harcamışlardır.
Babalarımızın, dedelerimizin, “İngiliz oyunu” diye özetledikleri bu çabalardır.
Kurtuluş Savaşı boyunca ve sonrasında çıkan isyanların arkasında İngiliz parmağı olduğu tarihi bir gerçektir.

Çağdaş uygarlık düzeyi
Atatürk’ün 20. yüzyılın başında, çok dinli, çok etnikli imparatorluk bakiyesinden bir ulus yaratmaya, çağının en ileri örneğini oluşturacak laik, demokratik bir cumhuriyet kurmaya yönelmesi ve bunu sağlam temellere dayandırması doğru bir kuruluştur.
Bugün etrafımızda yaşananlara bakılırsa Atatürk’ün ileri görüşlülüğü çok daha iyi anlaşılır.
Türkiye bugün hala temel nitelikleriyle ayaktaysa, çağdaşları birer birer tarihe karışmışsa, iç savaşlar yaşamamışsa bunu Atatürk’e borçluyuz.
Atatürk’ün 1920’de attığı temeller üzerine yükselen laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti, komşularımızın, bütün Ortadoğu’nun neredeyse bir asır sonra bugün bile çok uzağında oldukları bir seviyedir.
Bugün bazıları işgal altında olan mezhepsel ve etnik iç savaşa tutuşmuş, kaos içinde nereye evrilecekleri belli olmayan bu ülkelerin, çağdaş, laik, demokratik bir düzene ve barışa ulaşmaları için Atatürk’ün bağımsızlık anlayışını, verdiği mücadeleyi iyi okumaları, “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözünü çok iyi anlamaları gerekir.
Atatürk’ün emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni, günümüz değerleriyle bezemek, insan haklarına, demokratik ve kültürel hak ve özgürlüklerle daha yükseklere taşımak için ulusal ve siyasal birliğini bozmak gerekmez.

ÖZEL’E BAŞSAĞLIĞI
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in babası emekli Albay Seyfettin Özel’in yaşamını yitirdiğini üzüntüyle öğrendim.
Başta Genelkurmay Başkanı Özel olmak üzere tüm ailesine ve dostlarına başsağlığı ve sabırlar dilerim.