PKK’nın ve BDP’nin anayasa değişikliği paketine niye karşı oldukları giderek netleşiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı bakanlar, anayasa değişiklik paketi konusunda CHP’yi ve MHP’yi, BDP ve İmralı ile aynı safta göstererek eleştirdi. Anayasa değişikliğine demokratikleşmeyi istemedikleri için karşı çıktıklarını vurguladı.
CHP ile MHP’yi, BDP, PKK ve İmralı ile aynı çizgide göstermek elbette hiç gerçekçi değil. Ayrıca anayasa değişikliğine karşı çıkış açısından BDP ve PKK’nın gerekçeleri çok farklı. Bu farklılık giderek daha net biçimde ortaya çıkıyor.
Özerklik talebi
PKK-BDP çizgisinin değişiklik paketine karşı çıkmasının, pakette yer alan konularla ilgisi yok, aksine yer almayan konularla ilgili.
PKK ve BDP, paketin en çok tartışılan maddelerini oluşturan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi’nin yapıları ve üye sayılarıyla hiç ilgili değiller. Bu düzenlemeler, BDP ve PKK’nın talep ve beklentileri arasında yer almıyor.
Onların karşı çıkış nedenleri, pakette Kürt kimliğinin güvenceye alınması, Güneydoğu’ya özerklik tanınması, vatandaşlığın yeniden tanımlanması, Kürtçenin eğitim dili olması ve ayrıca yapılacak yasal düzenlemelerle seçim barajının düşürülmesi gibi konuların yer almayışı.
Yoksa HSYK’nın veya Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısının şu kadar olması, seçim yönteminin böyle olması gibi bir dertleri yok.
Bu nedenle referandumda pakete karşı oy kullanacaklarsa bunu pakette yer alan maddeler için değil yer almayan maddeler için yapacaklar.
PKK-BDP çizgisinin Türkiye’nin kuruluş ilkeleri felsefesi ve bunlara ilişkin anayasa maddelerine aykırı talepleri, Güneydoğu’ya özerklik verilmesi olarak özetlenebilir.
Bu konuda terör örgütünün yöneticileri açıklamalar yapmış ve BDP’li belediyelerin özerklik ilan etmeye hazırlandıklarını söylemişlerdi.
Öcalan’ın açıklaması
Benzeri açıklamalar, İmralı’dan geldi. Öcalan’ın avukatları aracılığıyla, özerklik talebini dillendirdikten sonra, bunun “fiili özerklik” olarak gerçekleşebileceğini de ifade ettiği öne sürüldü. Öcalan, PKK ve BDP, Güneydoğu’ya özerklik verilmesini istiyor.
Öcalan, özerkliğin hangi konularda olacağını da söylüyor: Öz savunma, hukuk, ekonomi, diplomasi...
Konuları açarsak, ayrı bir güvenlik gücü (asker-polis), ayrı hukuk ve mahkeme, ayrı ekonomi ve ayrı dış ilişkiler...
Bu taleplerin ayrılıkçı olmadığını söylemek; en azından bu yönde çok ciddi bir altyapı talebi olmadığını söylemek mümkün değildir.
Ulusal politika
Türkiye’nin yaşadığı terör ve bunun siyasi alana yansıyan talepleri gerçek boyutlarıyla görülmelidir. Ne talep edildiği bilinmezse yapılacak tartışmalar da gerçekçi ve sağlıklı olmayacaktır.
Türkiye’nin karşılaştığı talep, PKK’nın terör yöntemiyle dayatmaya çalıştığı, Ankara’dan bağımsızlığa yakın derecede ayrı bir devletsel oluşumdur. Bu talep, tüm Türkiye’yi ilgilendiren ulusal nitelikli bir konudur. Bu itibarla bütün siyasi partilerin bu konuyla ilgilenmeleri gerekir.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ulusal politika üretilmesini içeren yaklaşımı bu nedenle önem taşıyor. Hükümetin ve diğer siyasi partilerin Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısını dikkate almaları yararlı olacaktır.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024