Genelkurmay Başkanlığı, Suriye tarafından düşürülen RF-4 uçağımızın pilotları Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un naaşlarına deniz dibinde ulaşıldığını açıkladı. Pilotlarımızın kasklarının ve botlarının bulunmasıyla beliren umut böylece kayboldu.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Esad’ın gerekçesi
Cumhuriyet’in Ankara temsilcisi Utku Çakırözer, iyi bir gazetecilik örneği vererek, ne diyeceği merak edilen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la bir söyleşi yaptı.
Esad, uçağımızın düşürülmesi gerekçesini açıklarken, “Türk uçağı olduğunu bilmiyordum. Aynı koridoru İsrail uçakları da kullanırdı. Düşman zannedilerek düşürüldü” şeklinde konuştu. Bu gerekçe, inandırıcı olmaktan çok uzak.
Uçağın Türk Hava Kuvvetleri’ne ait olduğu Suriye makamlarınca biliniyordu. Uçağımız, kimliğini tanımlayan cihaz açık biçimde uçuyordu. Kimliğini saklamıyordu.
Bu nedenle Esad’ın, “Türk uçağı olduğunu bilmiyordum” gerekçesi gerçekle örtüşmüyor.
Diğer taraftan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin elinde Suriyelilerin kendi aralarında yaptıkları telsiz konuşmalarının kayıtlarının bulunduğunu ve bu konuşmalardan Türk uçağı olduğunu bildiklerinin anlaşıldığını da açıkladı.
Üçüncü bir husus ise, Türk jetinin silahsız uçan bir keşif uçağı olduğunun da biliniyor olmasıdır.
Bütün bu bilgiler, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın yaptığı savunmayı çürütüyor.
Pişmanlık açıklaması
Esad, Çakırözer’in sorusunu yanıtlarken, “Yüzde 100 keşke vurmasaydık diyorum” şeklinde bir pişmanlık da belirtiyor.
Bu duygunun samimi olduğuna inanmak da çok zor.
Birinci neden, uçağın Türk uçağı olduğunun bilinerek, vurulmuş olmasıdır.
İkinci neden ise, uçağın düşürülmesinden sonra Esad da dahil hiçbir Suriyeli yetkilinin Türk mevkidaşlarını aramamış, özür ve pişmanlık belirtmemiş olmalarıdır.
Esad’ın pişmanlık ifade ederken, “Bizim elimizde hiçbir Türk komutanın telefonu bile yok” gerekçesine sığınması da anlamlı değildir. İki ülke arasında her türlü iletişsel seviyede her türlü iletişimin açık olduğu da biliniyor.
Eğer Esad veya hükümet yetkilileri, Ankara ile bir iletişim kurmak isteselerdi bunu kolaylıkla yapabilirlerdi.
İkinci uçağa ateş
Suriye Devlet Başkanı Esad’ın, “bilmeden” savunmasını açığa düşüren bir diğer olgu da, arama kurtarma faaliyeti için bölgeye giden CASA uçağına da ateş açılmış olmasıdır.
Pervaneli ve yapısıyla nakliye uçağı olduğu belli olan CASA’ya ateş açılması, Esad’ın sözleriyle çelişen ve iyi niyetle açıklanamayacak bir olaydır.
RF-4’ün düşürülmesinden sonra yardıma gelen CASA uçağının da ateş altına alınarak bölgeden uzaklaştırılmaya çalışılması Şam yönetiminin Türkiye’ye karşı hasmane tutumunu gösteren kanıtlardır.
Suriye’nin hatası
Yaygın bir iç savaş yaşayan Suriye’nin Türkiye’ye karşı sergilediği bu saldırgan tutum, Esad ve rejimini daha da sıkıntıya sokacak ciddi bir hatadır.
Bu gergin ortamda Türkiye’yi “düşman” sınıfına koyan Esad’ın Ankara’dan göreceği baskıyla hem içeride hem dışarıda hareket alanının daralacağı açıktır.
Nitekim, NATO başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarda Suriye’nin silahsız bir Türk uçağını düşürmesi, ciddi bir uyarıyla karşılaşmasına neden olmuştur.
Hangi yönden bakılırsa bakılsın Esad’ın yaptığı savunma inandırıcı değildir. Bu nedenle de uçağın düşürülmesinden sonra Ankara’nın aldığı tutumu yumuşatmaya dönük bir etkisi olmayacaktır.