KONYA
Milliyet’in “Anadolu Buluşmaları” için Konya’ya giderken Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’le Türk sanayisinin ulaştığı düzeyi konuştuk.
Önce, “Türk otomobili projesi ne oldu?” diye sorunca Ergün, “Teknolojik düzeyimiz için bir otomobil yapmak hiç sorun değil, sorun marka” diye yanıt vererek, devam etti:
- Bir Türk otomobili yapmak için her şey var. Zaten bugün piyasada gördüğünüz İtalyan ve Fransız marka otomobillerin çoğunu burada biz yapıyoruz. Sadece İtalyanların, Fransızların veya diğerlerinin markası altında yapıyoruz. Yoksa birçok marka otomobili, Türkiye’de ürettirip ihraç ediyor. Mesele şu; bir Türk markası altında bu üretimi yapmak. Otomotiv firmalarımız bununla uğraşmaktansa anlaştıkları yabancı firmaların markaları altında üretim yapıyorlar. Eskiden Murat, Şahin, Kartal, Doğan gibi markalarımız vardı. Sonra bunları terk edip yabancı markalar altında devam ettiler. Şimdi de yabancı ortaklarıyla aralarında sorun çıkmasın diye yerli markaya geçmekte tereddüt ediyorlar.
* Ne sakıncası var?
- Rakip marka yaratmak istemediler belki. Keza yeni modeller için kalıpların yapılması, onun için ilave yatırım yapmaktansa hazır tasarım ve kalıplar üzerinden üretimi sürdürdüler. Örneğin çok satılan Doblo, tümüyle bizim mühendislerimizin dizaynıdır, üretimi de burada yapıyoruz ama o markayla üretip satıyoruz. Yoksa teknoloji, bilgi birikimi, tasarım ve üretim mühendisliği konusunda hiçbir eksiğimiz yok. Türkiye’nin geldiği ekonomik ve teknoloji düzey, çok rahat bir Türk otomobil markası yaratmaya fazlasıyla yeter.
* Türk markası için devlet destek veriyor mu?
- Elbette, Doblo’nun tasarımı için 100 milyon lira harcandı. Bunun 60 milyon lirasını TÜBİTAK verdi. Biz, her türlü yerli tasarım ve üretimi destekliyoruz, Ar-Ge çalışmalarına büyük destek veriyoruz. Ayrıca çok iyi bir yan sanayimiz var. Bugün dünyada en çok tanınan markaların birçok parçası Bursa’da üretiliyor. Bu nedenle bir Türk markasını çok rahat yapabiliriz.
* Yerli otomobil için piyasa sorunu var mı?
- Hayır, bence yok. 600 bin otomobil çıkıyor piyasaya. Bunun yüzde 70’i tamamen ithal, yüzde 30’u ise Türkiye’de yapılıyor. Toplam yıllık rakam, yakında 1 milyon otomobili bulur. Bunun 700 bini ithal olsa 300 bini Türkiye’de üretilecek demektir. Otomotiv sanayicileri yerli marka üretimi için yıllık 100 bin satış gerektiğini söylüyorlar ki, bu rakam şu anda bile 189 bin civarında. Yani piyasa sorunu yok. Talep var hem de fazlasıyla. Ayrıca ihraç imkanı da fazla.
Konya’ya ileri teknoloji
Konya artık sadece “tahıl deposu” olarak anılmıyor. Yılda 1,5 milyar doları bulan ihracatında sanayi ürünleri büyük yer tutuyor. Konya, ağır sanayi değil yüksek teknoloji ürünleri üretmek istiyor. İşadamları, Konya Buluşması’nda artık iş makinaları, takım tezgâhları değil çip üretmek istiyoruz, dediler.
Bakan Ergün de, “Konya’ya bu yakışır” yanıtını verdi. Konya’nın yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli teknolojiye geçmesi gerektiğini, bu tür girişimlerin de en yüksek teşvik olanaklarından yararlanacağını
ifade etti.
Konya kriterleri
Konya Valisi Aydın Nezih Doğan’ın dikkat çektiği bir konu, “Konya kriterleri” oldu. Bu kriterler Mevlana öğretisinden geliyor ki, iş dünyası için de bu kriterlerin geçerli olması gerektiğine sık sık vurgu yapıldı Konya toplantısında.
Konya, insanlığın aradığı barış, huzur, sevgi ve hoşgörünün kaynağını barındırıyor, 13. yüzyıldan bu yana. Ve medeniyetin tarihini de... Çatalhöyük, insanlığın ilk kez yerleşik yaşama geçtiği yer olarak biliniyor.
Bu anlayış içinde, Konya’yı tarih ve kültür başkenti olarak tanımlayın Vali Doğan, Mevlana’nın yedi öğüdünü hatırlatıyor; ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol, hoşgörülülükte deniz gibi ol, tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol, hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol, şefkat ve merhamette güneş gibi ol, cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol!