Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletvekili adaylarını belirlerken, Meclis grubundan 167 kişiyi yeniden aday göstermedi. Bu, AKP milletvekillerinin yaklaşık yüzde 50’sinin Meclis dışında kalması anlamına geliyor.
Kamuoyunda yaratılan beklenti, iktidar partisinin ağır toplarının da bu kez aday gösterilmeyeceği yolundaydı. Parti tüzüğü gereğince üç dönem üst üste milletvekili olanların bir dönem ara vermeleri gerekiyor. Başbakan’ın iki dönem üst üste milletvekili olan ağır toplarını bu dönem dinlendirip bir sonraki döneme bekleteceği tahmini yapılıyordu.
Köşk’e çıkarsa
Bu beklentiyi besleyen ise Başbakan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den sonra Köşk’e çıkacağı, dolayısıyla bir dönem sonrasında ağır topların Meclis’te olmasını önemseyeceği düşüncesiydi.
Ancak Başbakan, bu tahminler doğrultusunda davranmadı. Hükümetin ve partinin ağır toplarını yine aday gösterdi. Cemil Çiçek, Bülent Arınç başta olmak üzere biri hariç tüm bakanları ve ağır topları yine listelerin başına koydu. Bu isimler, zamanında yapılması halinde 2015 seçiminde TBMM’de olmayacaklar. Erdoğan büyük ihtimalle 2012 en geç 2014’te Köşk’e çıkmak isteyecektir. Köşk’e çıktıktan sonra partinin ağır toplarını nasıl değerlendireceği elbette merak konusu.
Başkanlık sistemi
Başbakan Erdoğan, başkanlık sisteminden yana olduğunu birkaç kez açıkladı. Seçimden sonra gündeme gelecek anayasa değişikliğinde bu sisteme geçmeyi deneyip denemeyeceği bilinmiyor. Kendisi arzu etse de Cumhurbaşkanı Gül başta olmak üzere Arınç ve başka ağırlıklı isimler, başkanlık sistemine karşı. Eğer bu konuda ısrarcı olursa bu konuda bir referandumun kaçınılmaz olacağı da açık. Ancak Erdoğan, ısrar etmeyip mevcut sistem içinde de Cumhurbaşkanı olmayı tercih edebilir.
Başkanlık sistemi kuşkusuz Erdoğan’a Köşk’e çıktıktan sonra da partisine liderlik etmek olanağı verecektir. Mevcut sistemle cumhurbaşkanı olursa, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak etkinliği artacaktır, ancak başkanlık sistemi kadar etkili olamayacaktır.
Geleceği dizayn
Bu itibarla Başbakan Erdoğan’ın 2011 seçimini kritik bir seçim olarak gördüğü anlaşılıyor. Partisini bu seçimden güçlendirerek çıkarmayı başarırsa başkanlık sistemini denemesi daha kolay olacaktır.
Erdoğan’ın tercihleri bir taraftan hiç fire vermeyecek bir parti grubu oluşturmaya, diğer taraftan zayıf olduğu bölgelerde de oyunu artırarak tüm Türkiye’ye daha sağlam basmayı hedeflediği izlenimi veriyor.
Partisinin görece zayıf olduğu sahil kentlerinde bakanlarını aday göstermesi, yerel seçimlerde ve referandumda beklediği sonucu alamadığı illerin milletvekillerini, bazılarında tümüyle bazılarında tümüne yakın sayıda değiştirmesi bunu gösteriyor.
Erdoğan, başkanlık sistemine geçemese bile ilk kez halkın doğrudan oy kullanacağı cumhurbaşkanlığı seçimine bugünkünden de daha güçlü bir lider olarak girmeyi amaçlamış görünüyor.
Kopma olmaz
Mevcut milletvekillerinin yarısı yeniden aday gösterilmemiş olsa bile AKP’den ayrılma çok zayıf bir olasılık. Bunun nedenlerinden biri Erdoğan’ın, bu dönem milletvekili olmayan bir dahaki dönem olabilir, nitekim geçen dönem ara verenler bu dönem yeniden listede, açıklamasını yapmış olması. İkincisi partisinin iktidar olasılığı en güçlü parti konumunu koruması. Bu koşullar, AKP’de siyaset yapanların umutlarını korumalarını da sağlıyor.