“Evler işaretlenmiş” haberini duyunca kaygılananlar haksız sayılmazlar. Nasıl kaygılanmasınlar?
Ev işaretlemenin ne tür felaketlerin habercisi olduğunu tarihten biliyorlar...
Türkiye’nin yakın tarihinde akla hemen Maraş, Sivas, Çorum olayları geliyor.
1978’de, 1980’de bu illerimizdeki Alevi vatandaşlarımızın maruz kaldığı katliamlar hatırlanıyor.
“Aleviler camilere saldırdı, kadınlarımızı, çocuklarımızı kesiyorlar” diye yapılan kışkırtmalar sonunda Alevi mahallelerine yapılan saldırılar akla geliyor.
O mahallelerden yansıyan katliam fotoğraflarının Türkiye’yi nasıl ayağa kaldırdığı.
Gözü dönmüş tiplerin baltalarla Alevi evlerine nasıl daldıkları, çocukları nasıl doğradıkları; kadınları öldürdükten sonra nasıl göğüslerini kestikleri; cenazeleri gören doktorların nasıl şoka girdikleri geliyor akla.
Sivas’ın Alibaba mahallesinin nasıl yerle bir edildiği, evlerin nasıl yakıldığı, satırlarla, baltalarla, sopalarla nasıl katliam yapıldığını düşündürüyor.
Yine Sivas’ta Madımak Oteli’nde aydınların nasıl yakıldığı canlanıyor insanın gözünde.
Günde 20-25 üniversite öğrencisi gencin öldürüldüğü günler geliyor akla.
Nazi Almanya’sı
“İşaretlenmiş evler” insanları ürkütüyor, çünkü, Nazi Almanya’sı duruyor hafızalarda.
Nazilerin Yahudi evlerini işaretlemeleri hatırlanıyor.
İşaretlenmiş evlere yapılan baskınların yol açtığı vahşet, bu evlerden insanların toplanıp ölüme götürülüşleri unutulmuş değil.
Tıpkı Amerika’da Ku Klux Klan örgütünün siyahların evlerini işaretlemeleri, sonra yakıp yıkmaları, insanları kurşuna dizmeleri, sopalarla öldürmeleri gibi...
“Evler işaretlendi” haberleri bu nedenle kaygı yaratıyor, korku salıyor.
Çocuk işi
Türkiye’nin, iki gündür, “Adıyaman’da Alevi ve Kürt vatandaşların yaşadığı evler işaretlendi” haberinden kaygılanması normal karşılanmalıdır.
Bu kaygının haklı nedenleri vardır.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bu olayla ilgili rahatlatıcı bir açıklama yaptı.
Ev işaretleme işinin çocuk işi olduğunu, siyasi bir anlam taşımadığını belirtti. Bu yargısına da iki kanıt gösterdi:
1- Evlere yapılan işaretler, ancak çocukların yapabileceği yükseklikte,
2- Sadece Alevi vatandaşların evleri işaretlenmemiş, üç Alevi olmayan vatandaşın evi de işaretlenmiş.
Bu iki bulgudan hareketle Şahin, işaretleme işinin çocuk işi olduğu sonucuna varmakla birlikte, araştırmaların devam ettiğini söyledi.
Öyle olsa bile
Bu işaretlemeler çocuk işi olsa bile ciddiye alınmalıdır.
Olay tam olarak aydınlanmadan tedbir elden bırakılmamalıdır.
Bu çocuklar mutlaka bulunmalı, neden böyle bir oyun oynadıkları araştırılmalı; büyüklerle bir bağlantısı olup olmadığı saptanmalıdır.
Çocuk işi diyerek geçiştirilmemelidir.
Nedeni basit; Türkiye teröristlerin, provokatörlerin çocukları kullandığı bir ülke.
Türkiye’de çocukların eline boya verilip, duvarlara sloganlar yazdırıldı.
Ellerine tabanca verilip, “sen öldürdün de” tembihleri yapıldı.
Ellerine taş verilip, sokaklara salındı.
Bu ülke, çocukların ellerine molotof kokteyli tutuşturulduğunu, erkek çocuklara kız elbisesi giydirilip, başörtüsü taktırılarak polise taş attırıldığını da gördü.
Bu nedenle ev işaretleme işi ciddiye alınmalı.
Umarız İçişleri Bakanı Şahin’in dediği gibi bir çocuk oyunudur bu işaretleme...
Ama bundan emin oluncaya kadar güvenlik birimleri araştırmalarını kesmemeli, tedbiri elden bırakmamalı...
Yoksa tarihten ders almamış oluruz...