Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sıfır noktasındaki Gediktepe’de mevziye gittikten sonra, “Gelip buraları görsünler” demişti.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da mevzilere gitmek istediğini Genelkurmay’a iletti. Kılıçdaroğlu da bir başka sıfır notasına gitti. Pervari’deydi.
Erdoğan da Kılıçdaroğlu da kısa süre önce şehit vermiş mevzileri gördüler. Komutanlardan brifing aldılar, askerin hangi koşullarda terörle mücadele ettiğini gördüler.
Sıfır noktasından bakış
Terörle mücadeleyi Ankara’dan veya İstanbul’dan izleyerek anlamak mümkün değil gerçekten. O mevzileri özellikle kış koşullarında görmek gerekiyor.
Genelkurmay Başkanlığı, eskiden basın turları düzenlerdi. Çatışmaların arkasından gazeteciler bölgeye götürülür, koşullar yerinde görülürdü. Kuş konmaz, kervan geçmez yalçın kayalıkların tepesindeki mevzilere, ancak helikopterle ulaşılabilirdi. Çoğu kez helikopter konacak yer bulamaz, yere bir metre, yarım metre mesafeden gazeteciler helikopterden atlayarak sıfır noktasına ulaşırlardı.
Sınır ötesi büyük operasyonlardan sonra Türkiye, İran, Irak sınırının kesiştiği bölgede PKK kamplarına da götürülmüştü gazeteciler. Hem askerlerle, subaylarla hem de yakalanmış teröristlerle konuşulurdu. Gazeteciler farklı izlenimler aktarırlardı.
Sıfır noktasında durumu görmek, Ankara’dan, İstanbul’dan izlemekten çok farklı oluyor. Sınırdan yansıtılan izlenimler kamuoyunun gerçeği kavramasında daha etkili, daha yararlı oluyor.
Liderler ve milletvekilleri
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu gibi diğer siyasi parti liderleri de bu mevzilere gitmeli, sınırlara yakın yerlerde yaşayan vatandaşların koşullarını, duygu ve düşüncelerini birinci ağızdan dinlemeliler. Terörün yanı sıra sorunun ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal boyutlarını yerinde görmeliler.
Sadece liderler değil, milletvekilleri de bu ziyaretleri yapmalı. Genelkurmay, milletvekillerini sınır boylarına götürmeli. Onlara da brifing vermeli.
Sivil toplum kuruluşları
Bu sorunun çözümü konusunda sivil toplum kuruluşlarının da görüş ve önerileri kamuoyuna yansıyor. Son dönemde TÜSİAD, TOBB ve sendikaların aralarında bulunduğu 17 sivil toplum kuruluşu bu konuda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le konuştular. Görüş ve önerilerini aktardılar. Başka bazı sivil toplum kuruluşları da Diyarbakır’da toplanıp çağrılarda bulundular.
Sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri de buralara gitmeli. Onlar da hem askeri hem sivil koşulları yerinde görmeliler.
Ankara’da, İstanbul’da, televizyonlarda tartışmalar sürerken, bölgede, sınırda, mevzide neler yaşandığı da bilinmeli.
Güvenlik güçleri eleştirilirken, suçlanırken, nasıl bir coğrafyada, hangi koşullar altında terörle mücadele ettikleri anımsanmalı. Karakolu basılan, şehit veren subayların, yanıbaşında arkadaşını kaybeden askerlerin, neler yaşadıkları, neler hissettikleri, neler düşündükleri bu ziyaretlerde daha iyi anlaşılıyor.
Terörle mücadelenin sadece askerin işi olmadığı konusunda herkes hemfikir. Koşulların yerinde görülmesi, Türkiye’nin karşılaştığı sorunun gerçek boyutlarını, sivillere düşen sorumluluk ve görevin önemini anlamak için şart...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un geceleri niye uyuyamadığını daha iyi anlamak için de...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024