Türkiye seçimlere yine terör baskısı altında gidiyor. Özellikle Güneydoğu için bu böyle...
PKK’dan ve siyasi temsilcilerinden gelen tehdit, terörü Türkiye’nin her yerine yayabilecekleri yolunda. Kastamonu’da yapılan saldırı gibi diğer bazı batı illeri için de tehditler yansıyor.
PKK ve aynı çizgideki BDP sözcülerinin tehdit söylemi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a kadar ulaştı. Erdoğan’a, “Elini Kürt halkından çek sonra o ele bir şeyler olur” tehdidi savruldu.
Keza Türkiye’yi Mısır’a, Suriye’ye çevirmekten söz edenler de oldu. Nihayet İmralı’dan gelen tehdit, 15 Haziran’a kadar talepleri karşılanmazsa, Türkiye’nin savaş alanına çevrileceği şeklindeydi.
İki başbakan
BDP’liler Türkiye’nin tek başbakanla yönetilemeyeceğini de ilan ederek, “çift başbakanlı Türkiye” talebini de gündeme getirdiler. “İki millet, iki dil, iki bölge, iki demokrasi, iki yönetim”den sonra “iki başbakan” da telaffuz edilmiş oldu.
Bu talepleri gündemde tuttuktan ve terörle beslemeye çalıştıktan sonra, çıkıp “Biz üniter yapıya karşı değiliz” demek, “Biz söyleyelim de siz ister inanın ister inanmayın”dan öte bir anlam taşımıyor.
Bölünmüş Türkiye
PKK ve siyasi alandaki temsilcilerinin ayrılıkçı oldukları ve nihai hedeflerinin de bağımsızlığa kadar uzandığı gizlenemeyecek bir gerçektir. Konjonktürel olarak taktik hedefleri değiştirmiş olmalı, nihai hedefin ortadan kalktığını göstermez. “Ayrılmak isteyen yok ki” diye her gün ortada gezenler ya gerçeğe gözlerini kapıyorlar ya da kendileri de inanmadığı halde böyle bir taktik izliyorlar.
Güneydoğu’dan yansıyan görüntüler, bölünmüşlüğü mü gösteriyor, bütünleşmeyi mi? Herhalde bu görüntülerin bütünleşmeyi yansıttığını kimse söyleyemez.
Güneydoğu’da “ikili otorite” gerçeğini kim inkâr edebilir? Terör örgütlerinin öncelikli hedefi devlet otoritesini sarsmak, giderek ikili otorite yaratmak ve halkı iki otorite arasında baskılamaktır. Güneydoğu’dan gelen görüntüler bunu göstermiyor mu? Valilerle belediye başkanları arasındaki fark neye işaret ediyor? Belediyeler acaba hangi otoriteye bağlı çalışıyorlar? Ülke sınırını tanıyanlar kimler, tanımayanlar kimler?
Kepenk kapatan esnaf hangi otoriteye bakarak tavır alıyor?
Yerel yönetimleri alternatif devlet haline getirme yolunda bu denli mesafe alındıktan sonra “iki başbakan talebi” ayrılma değil de bütünleşme isteğini mi gösteriyor?
Sorunun niteliği
Bugünkü ulaştığı boyutlarda sorunun sadece anadili kullanmak ve kültürü yaşamak talebiyle sınırlı görmek büyük yanılgıdır. Bu yönde atılan adımlar, yapılan düzenlemeler PKK-DTK-BDP cephesini tatmin etmemiştir, etmeyecektir. Her aşamada yeni bir talep gündeme gelecektir. Bu taleplerin niteliği de siyasidir. Ayrılıkçı taleplerdir.
“Demokratik terör” olmaz
Biz hem demokratik yollarla mücadele edelim hem bu mücadeleyi terörle destekleyelim, yaklaşımı kabul edilemez. “Demokratik terör” olmaz. Özerklik, federasyon, ayrılık ne olursa olsun bir fikri demokratik yollarla savunmak başkadır, terörle yürütmeye, dayatmaya çalışmak başkadır.
Terör örgütünü, terör eylemlerini, teröristi “demokrasinin doğal parçaları, demokratik mücadelenin aracı” gibi görüp göstermeye çalışmak demokrasi aşkıyla izah edilemez.