Van’da deprem oldu, dört parti bir araya gelemedi. Kürt sorununda her parti ayrı telden çalıyor.
Terörle mücadele konusunda, Meclis’te dört partiyi bir arada görmedik.
Dersim konusu açıldı, partiler birbirinin boğazına sarıldı.
Kıbrıs sorununu hatırlayın, iktidarla muhalefet birbirine girmişti.
Avrupa Birliği sürecinde de öyle...
Anayasa değiştirilirken de...
Değiştirilemez maddeler, Türklüğün tarifi, laiklik anlayışı, türban konusu dört partiyi bir araya getiremedi.
Tutuklu milletvekilleri
Mustafa Balbay’ın cezaevinde 1000 günü geride bırakması vesilesiyle, uzun tutukluluk süresi yeniden gündeme geldi. Fakat Meclis’ten hiçbir hareket olmadı.
1000 günü geçenler, cezaevinde yaşamını yitirenler, ailelerinin yaşadığı dramlar anımsatıldı, yine çıt yok.
Milli iradenin üstünlüğünden, seçilmelerin hukukundan, tutuksuz yargılama esasından dem vuruldu, dört partinin bir araya gelmesi akıllardan bile geçmedi.
Konu futbol olunca
Ancak konu futbol, iddia şike olunca akan sular durdu...
Bir araya gelmez sanılan dört parti hızla bir araya geldi ve hızla yasa çıkardı. Şike dahil sporla ilgili suçlarda cezaları indiren bir düzenleme yapıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yasayı veto etti, ancak şike yasasında oluşan “milli irade” ödün vermeyeceğini ilan etti. Belki ilk kez iktidar, Cumhurbaşkanı Gül’ü de karşısına alarak, yasayı Meclis’ten aynen geçirme niyetinde olduğunu açıkladı. Muhalefet partileri de aynı yönde açıklamalar yaptılar.
Yeni anayasa için bir araya gelemeyen iktidar ve muhalefet, şike yasasıyla ilgili olarak ikinci kez bir arada olduğunu gösterdi.
Ak Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli bile yasayı aynen Köşk’e gönderme eğiliminde olduklarını açıkladığına göre belki ilk kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, farklı yerlerde duruyorlar.
Suç ve ceza
Suç ve ceza arasında vicdanları rahatsız etmeyecek bir denge olması hukukun gözetmesi gereken bir ilkedir kuşkusuz. Şike cezalarıyla ilgili düzenlemeler konusunda Çankaya ile hükümet ve muhalefet partileri farklı düşünüyorlar.
Ancak yıllar süren tutukluluk hali vicdanları bu kadar rahatsız etmedi. Suç ve ceza arasında denge aranırken henüz mahkeme kararına bağlanmamış suç iddiaları yüzünden yıllarca tutuklu yargılamanın evrensel hukuk kurallarına, AİHM kararlarına aykırılık oluşturması Meclis’teki dört partiyi birlikte harekete geçirmeye yetmedi.
Adil yargılama
Adil yargılama bir insan hakkıdır. Suç iddiası ne olursa olsun yargılamanın adil yapılması asıl kuraldır. Ancak uzun tutukluluk süreleri, bir önlem olan tutukluluğu peşin cezaya çeviriyor.
Sporda gösterilen hassasiyetin, tutuklu milletvekilleri, yıllar süren tutuklu yargılamalar için gösterilmemesi dikkat çekici bir durum.
Şike yasasının dört partiyi bir araya getirmesi, umarım, Türkiye’yi adil yargılama ilkesine aykırılıktan AİHM’de mahkûm eden bu hukuk ayıplarından kurtarmak için bir örnek oluşturur.