İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 102 muvazzaf ve emekli subayın yakalanması ve tutuklanmasına ilişkin kararı, Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısı açısından tartışılıyor.
YAŞ toplantısına çok kısa bir süre önce verilen bu kararın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) terfileri etkileyeceği üzerinde duruluyor. Zamanlamaya bu açıdan dikkat çekiliyor. 102 kişi arasında halen görevde olan 28 general ve amiral var. Bunlardan 11’inin dosyası ise, YAŞ’ta ele alınacak.
Avukatlar karara itirazlarını dün yaptılar. Tutuklama kararları, bu itirazların sonuçlandırılmasıyla kesinleşecek. Bu arada teslim olmak üzere Bodrum’dan İstanbul’a hareket eden 1. Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, yolda gözaltına alındı. Doğan, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldı.
Yakalama ve tutuklama kararının yanı sıra mahkemenin ilk duruşma gününü 16 Aralık olarak belirlemesi de eleştiri konusu oldu. Tutuklama kararı kesinleşirse mahkeme gününe kadar sanıkların cezaevinde peşin olarak cezalandırılmış olacakları eleştirisi yöneltildi.
Bu kararı ve eleştirileri dün Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’le konuştum. Çiçek’e yönelttiğim sorular ve verdiği yanıtlar şöyle:
“Yargı YAŞ’la ilgili olamaz”
- Yakalama ve tutuklama kararının YAŞ toplantısından kısa bir süre önce verilmesi eleştiri konusu oldu. Bu kararın YAŞ’taki terfi kararlarını etkileyeceği belirtildi ve bu nedenle zamanlamasına dikkat çekildi. Sizin görüşünüz nedir?
- Ben, prensip olarak devam eden dosyalarla ilgili konuşmam. Genel olarak prensipler üzerinde konuşmak gerekirse, şu söylenebilir: Yargının gündeminde YAŞ olmamalı. Olamaz. Yargı YAŞ’la ilgili değildir, olmamalıdır. Anayasa’nın 138. maddesi açık; hâkimler bağımsızdır ve anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Dolayısıyla hâkimin bakacağı şey önündeki dosyadır, delillerdir, kanunlardır. Başka bir konuyla ilgili olamazlar. Hâkim, dosyaya sadece hukuk açısından bakar. Bir başka konuları dikkate alırsa o zaman buna yargının siyasallaşması denilir, biliyorsunuz.
“Hak mahrumiyeti olmamalı”
- Duruşma gününün 4,5 ay sonraya verilmesi de eleştirildi. Sanık avukatları, bunun fiilen ceza anlamına geldiği, oysa tutuklamanın geçici bir tedbir olduğuna dikkat çektiler?
- Şimdi bu tür davalar çok kapsamlı. Yanılmıyorsam iddianame 900 sayfa. Yüzlerce klasörden, binlerce belgeden oluşan davalar. Tabii bunların tek tek ve çok iyi incelenmesi gerekiyor. Bu da zaman alıyor. Dünyanın her ülkesinde bu tür davalar zaman alır. Yargı kılı kırk yarmalı. Elbette adaletin mümkün olan en kısa sürede tecelli etmesi hepimizin arzusudur. Ama kısa sürsün diye de alelacele, üstünkörü inceleme yapılamaz ve böyle hüküm verilemez. Adaletin tecellisi için çok iyi inceleme yapılması gerekir. Hukukun yerli yerine oturtulması gerekir. Hâkimlerin bu evrakları incelemesi gerekir. Tabii yargının hak mahrumiyetine de sebebiyet vermemesi gerekir. Tutukluluk haliyle ilgili olarak kamuoyunda yanlış bir yargı var. Zannediliyor ki, bir kişi diyelim 3 ay, 5 ay, bir yıl tutuklu kalıyorsa, o süre zarfında dosyası hiç değerlendirilmiyor. Hayır, öyle değil. Tutuklunun dosyası bir ayı geçmeden tutukluluk hali bakımından incelenir. Her bir aylık sürede bu dosya yeniden değerlendirilir. Belki açık celse yapılmaz ama avukatlar itirazlarını yaparlar, hâkimler incelerler, yani ara kararlar olur.
“35. madde, 15. madde gibi olmasın”
Çiçek’e, CHP’nin, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili yasa teklifini TBMM’ye getireceğini anımsatarak, tutumlarının ne olacağını sorduğumda da şu yanıtı verdi:
- CHP’nin ne getireceğini bilmiyoruz, tekliflerini bir getirsinler, içeriğini bir görelim. Daha önce de 12 Eylül’le ilgili olarak ‘geçici 15. maddeyi kaldırın, biz teklif vereceğiz’ diyorlardı, getirdik, şimdiki tavırlarını görüyorsunuz. Onun için CHP’nin 35. maddeyle ilgili olarak ne getireceğini bir görelim. Biz prensip olarak demokrasinin standartlarını artıracak düzenlemeden yana bir partiyiz. Yaptıklarımızla da bunu kanıtlamış bir partiyiz.