Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, son gelişmelerle ilgili değerlendirmesini dün Milliyet’in manşetinden yansıtmıştık. Cumhurbaşkanı Gül, olup bitenlere baktığında, kamu vicdanında kabul görmeyen gelişmelerin yaşandığını; bu halin, Türkiye’nin herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü zedelediğini, bundan kaygı duyduğunu belirterek, savcı ve mahkemelerden daha titiz davranmalarını beklediğini ifade etmişti.
Cumhurbaşkanı Gül’ün bu saptamaları ve yansıttığı beklentisi hem Türkiye’de hem de dünyada geniş yankı buldu. Türk basını gibi yabancı basın da Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerine yer verdi.
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de Cumhurbaşkanı Gül’ün görüşlerine paralel değerlendirmeler yaptı.
“Onay almazlar”
Bu konuyu Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’le de dün konuştum. Çiçek, davaların içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığını vurguladıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ben de basına yansıdığı kadarıyla izliyorum. Soruşturmaların, davaların içeriği hakkında bilgim yok. Dün savcılığın yaptığı açıklamadan soruşturma içinde daha kapsamlı konular olduğu anlaşılıyor. Evvela şunu söylemek gerekir ki, savcılar soruşturma için siyasi makamların onayını almazlar. Ne soruşturma safhasında ne kovuşturma safhasında savcıların, hâkimlerin siyasi mercilerden onay almaları söz konusudur. Yargısal faaliyetleriyle hükümetin bir ilgisi olmaz. Bunlar yargısal faaliyetlerdir.”
“Hukukun ortasında siyaset oturur”
Çiçek, soruşturma ve kovuşturmaların hükümetle ilişkilendirilmesinin çok yanlış olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Yargısal faaliyetleri siyaset değerlendirmez. Bu yapılırsa o zaman hukukun ortasına gelir siyaset oturur. Şu da unutulmamalıdır ki, Anayasa’nın 6. maddesinde belirtildiği gibi kaynağını anayasadan almayan hiçbir yetki kullanılamaz.”
“İnsani boyut farklı”
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, son gözaltılar ve tutuklamalarla ilgili yorumlara ilişkin soruma ise şu karşılığı verdi:
“İşin insani boyutu farklıdır. Yargısal faaliyet boyutuyla ilgili yorum yapmak yanlıştır. Ancak elbette insani açıdan yapılabilir. Biz, değil bir gazetecinin, sıradan bir vatandaşımızın da tutuklanmasını istemeyiz. İnsani açıdan baktığınızda kimse bunu istemez. Olaya insani çerçevede yaklaşmak başka, yargısal faaliyet çerçevesinde yaklaşmak başkadır. Yargısal faaliyetler hakkında siyasetin yorum yapması olmaz.”
“Geciken adalet”
Çiçek, soruşturmalar ve kovuşturmalar hakkında, ancak temennide bulunmanın mümkün olabileceğini söyledi ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu konuda, ancak temenni de bulunulabilir ki, o da bir an önce neticelenmesidir. Geciken adalet, adalet değildir, diye çok güzel bir söz var. Biz de yargısal sürecin mümkün olan en kısa zamanda neticelenmesini isteriz. Çünkü adalet gecikince adalet olmaz. Yargısal bir faaliyet için hükümet ne diyebilir ki? Eğer yargının tüm adalet sistemi açısından daha hızlı netice almak için bizden idari yetki veya yasal düzenleme talebi olursa elbette gerekeni yaparız. Ama böyle bir talep olmadıkça, bizim yargıya müdahil olmamız söz konusu değildir. Kaldı ki, hükümetimiz yargının hızlandırılması için gerekli düzenlemeleri yapmaya azami dikkati göstermektedir.”
“Cumhurbaşkanı’nın takdiri”
Çiçek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye’nin görüntüsünün gölgelendiği, bundan kaygı duyduğu ve daha titiz olunmasını beklediği yönündeki değerlendirmesine ilişkin soruma ise, “Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiridir” demekle yetindi.