Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun çalışmaları içinde dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından TSK sitesine konulan 27 Nisan bildirisi yeniden gündeme geldi.
Meclis Araştırma Komisyonu, Büyükanıt’ın da ifadesine başvurdu. Büyükanıt, 27 Nisan’ın muhtıra olmadığında ısrar etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da komisyona verdiği yazılı yanıtlarda bu bildiriyi muhtıra olarak değerlendirmedi.
27 Nisan bildirisi kadar ertesi gün 28 Nisan 2007’de dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in kameralar karşısında okuduğu yanıt da tarihi önemdeydi.
O dönemde Başbakan Erdoğan’ın Basın Danışmanı olan Akif Beki’nin, hükümetin verdiği yanıtla ilgili olarak CNN-Türk’teki Medya Mahallesi programında, “Şimdiye kadar hiçbir röportajda söylemediğim bir şeyi söyleyeyim: Metin yazımı söz konusu olduğunda ben doğal olarak hep sürecin bir parçasıydım. Nihai metni klavyenin başında kaleme alan bendim” şeklindeki açıklaması, 27 Nisan gecesi ve 28 Nisan sabahı neler yaşandığı sorusunu da gündeme getirdi.

Cemil Çiçek anlattı
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’le dünkü görüşmemiz sırasında 27 Nisan gecesi ve 28 Nisan sabahı hükümet cephesinde neler yaşandığını da sordum.
Çiçek, o geceyi ve sabahını şöyle anlattı:
“Ben, 27 Nisan gecesi yoldan henüz gelmiştim. Ankara dışındaydım. Konudan saat 23.15 sıralarında haberim oldu. Bazı gazeteciler beni arayıp, ‘TSK’nın bildirisine ne diyorsunuz’ diye sordular.
Ben ‘ne bildirisi haberim yok’ diye cevap veriyordum. Sanıyorum basına yansıdığı saatler olsa gerek. Nitekim bir gazeteci, ‘şu anda televizyonlardan da altyazı olarak geçiyor, TSK sitesine bir bildiri konuldu’ dediler. Sonra ben de izledim, okudum. Önce aynı yerde oturduğumuz bir bakan arkadaşımı aradım.”

“Gül’le buluştuk”
“Bir araya mı geldiniz?” soruma Çiçek, “Ben, sonra Sayın Abdullah Gül’ü aradım” diye yanıt verdi ve şöyle devam etti:
“Sonra ben, Sayın Abdullah Gül’ü aradım. O zaman hep Cumhurbaşkanı adayımız hem de Dışişleri Bakanı. Telefonda durumu değerlendirdik. Ben, Sayın Gül’e, bir araya gelip etraflıca bir değerlendirme yapmamızın yararlı olacağını söyledim. O da aynı görüşteydi. Dışişleri Konutu’na gittim. Sayın Gül’le durumu değerlendirmeye başladık. Sonra 2 arkadaşımız da oradaydı, sonra 1 arkadaşımız daha geldi, siyasiler olarak. Bakan, milletvekili arkadaşlar. (İzinlerini almadığım için isimlerini söylemiyorum) Orada ilk değerlendirmeyi yaptık ve verilecek cevabın taslağını oluşturmaya başladık. Sayın Gül’le konuşarak taslak oluşturduk. O arkadaşlardan biri de kaleme alıyordu. Üzerinde konuştuk, taslağa son şeklini verdik. Sabah Başbakanlık Konutu‘nda Sayın Tayyip Erdoğan’la buluşmak üzere ayrıldık.”

“Eklemeler yaptı”
Çiçek, “Başbakan’ın tutumu ne oldu?” soruma ise şu karşılığı verdi:
“Sabah saat 11.00 gibi Başbakanlık Konutu’nda yine bir araya geldik. Taslak metni, Sayın Başbakan okudu, o da, bazı eklemeler, çıkarmalar yaptı. Metin ortaya çıktı. Başbakanlık Konutu’nda konuyu tartıştık. Tartışma, yazılan cevabın içeriği değil, hangi yöntemle açıklanacağı konusundaydı. Çünkü 27 Nisan bildirisi, TSK sitesine konulmuştu. Bazı arkadaşlar, ‘biz de cevabı Başbakanlık sitesine mi koysak’ dediler. Sonra Hükümet Sözcüsü olarak metni benim açıklamam konusunda görüş birliğine varıldı.”

“Büyükanıt beklendi”
Çiçek, kameralar karşısına geçmeden yaşananları da şöyle aktardı:
“Ben, metni aldım ve Başbakanlık’taki yerime gittim. Ancak hâlâ son anda bir gelişme oldu mu diye de merak ediyorum. Tekrar Başbakan Sayın Erdoğan’ı aradım ve bir gelişme olup olmadığını sordum ve hatta kendisiyle mutabık kalarak metne bir cümle daha ekledim ve okudum.”
Çiçek, “Son ana kadar beklediğiniz Başbakan Erdoğan’ın, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’la temas etmesi miydi, çünkü o gece Büyükanıt’la temas kurulamadığı söyleniyordu” soruma ise şu yanıtı verdi:
“Evet, bir bakıma öyle denilebilir, bir temas bekleniyordu. Gelişme olup olmadığını sordum, olmamıştı ve Başbakan’ın onayını alarak bir cümle ekledim.”