Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PKK’nın 24 askerimizi şehit ettiği saldırının hemen ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), hem yurtiçinde hem de Kuzey Irak’ta kara harekâtı başlattı. TSK, 22 taburla harekâtın devam ettiğini duyurdu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sert bir açıklamayla bu saldırının intikamının misliyle alınacağını duyururken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vatan toprağının tek zerresinin feda edilmeyeceğini vurguladı. CHP ve MHP, terörle mücadele bağlamında öneriler sundular. Bu gelişmeler içinde TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni anayasa için partiler arası komisyonu topladı ve çalışmaları başlattı.
Önemli iç ve dış gelişmeler yaşadığımız bu süreçte Milliyet olarak Ankara’nın nabzını tutmaya çalışacağız. Bu bağlamda ilk ziyaretimizi Genel Yayın Yönetmenimiz Tayfun Devecioğlu’yla birlikte TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e yaptık. Meclis’te terör olayları için gizli oturumun sonrasında ziyaret ettiğimiz Cemil Çiçek, PKK’nın son saldırısının dış politikadan, Türkiye’nin dış politikadaki etkinliğinden ayrı düşünülmemesi gerektiğini vurguladı. PKK’nın, Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen güçler tarafından taşeron olarak kullanıldığının bir sır olmadığına dikkati çekti.

“İcranın yerine geçemem”
TBMM Başkanı’na CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “TBMM Başkanı’nı göreve çağırıyorum, TBMM terör konusuna el koymalı” anlamındaki çağrısını anımsatarak görüşünü sordum. Çiçek, şu yanıtı verdi:
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun çağrısını dinledim. Önce şunu belirtmek gerekir ki, hiçbir kurum ve kişi dayanağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz, bir işlev göremez. TBMM ve TBMM Başkanı’nın yeri, yetkileri ve görevleri anayasada bellidir. TBMM yasama organıdır, ben de yasama organının başkanıyım. Bu itibarla benim icranın yerine geçmem mümkün değil. TBMM’nin de hükümetin yerine geçmesi mümkün değil. Bizim sistemimiz parlamenter sistemdir. Görevde bir Meclis hükümeti de yoktur. Dolayısıyla TBMM’nin yapacağı yasama ve denetim görevidir. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Başbakan, hükümet başarısız, TBMM bu işe ele alsın’ mahiyetinde bir açıklama yaptı ki, bu anayasa içinde doğru bir yere oturmuyor. Bu durumda TBMM Başkanı’nı bir partiden yana, bir politikadan yana, bir diğerine karşı bir pozisyona iterseniz, bu yanlış olur. Anayasada yasama ve yürütmenin yeri ve yetkileri bellidir. Sayın Kılıçdaroğlu, denetim anlamında bir çağrı yapıyorsa; TBMM’de o zaten yapılıyor. İşte genel görüşme yapıyoruz. Muhalefet, diğer denetim araçlarını devreye sokmak istiyorsa elbette sokabilir. Araştırma komisyonu kurulmasını istiyorsa bunu talep edebilir, soru önergesi vermek istiyorsa verebilir. Ancak TBMM’nin icranın yerine geçmesini talep etmek dayanaktan yoksun bir taleptir. Sayın Cumhurbaşkanı, yürütmenin başı olarak liderleri toplayabilir, icrai yetkileri vardır. Ama TBMM Başkanı’nın yoktur. TBMM Başkanı ordusuz generaldir. Benim icrai bir işlev görmemin anayasada ve içtüzükte yeri yoktur.”

“Meclis kürsüsü açık”
Çiçek, PKK’nın son saldırını değerlendirirken, bir yandan hak ve özgürlüklerden söz edip bir yandan terör yapmanın izah edilecek bir durum olmadığını kaydetti ve BDP’yi kastederek şöyle konuştu:
“Bir yandan hak ve özgülük deniliyor. Son dönemde bütün vatandaşlar için hak ve hürriyetler bağlamında, demokratikleşme bağlamında birçok adım atılıyor, diğer taraftan ‘bunları yapmıyorsunuz’ diye hareket edenler şimdi de sanki ‘niye yapıyorsunuz, yapmayın’ der gibi terör saldırısında bulunuyorlar. Bunun izahı yoktur. İşte Meclis kürsüsü herkese açık. TBMM çatışı altında, o kürsüden söylenmeyen bir şey kaldı mı? Hayır. Çıkıp her şeyi söylüyorlar. Meclis komisyonlarında söylüyorlar. Gazetelerde, televizyonlarda söylüyorlar. Kimseye kapatılmış bir yer yok. Hem şikâyet edeceksiniz, hem de adam öldürmeye devam edeceksiniz? Bunu kimseye kabul ettiremezsiniz.”

“Avrupa ikiyüzlü”
TBMM Başkanı Çiçek, Avrupa’nın da “ikiyüzlü” davrandığını vurgulayarak, “Artık başsağlığı dilemek, üzüntü belirtmek yetmiyor” diye konuştu ve şöyle devam etti:
“Şimdi bana Avrupa ülkelerinden geliyorlar, mesaj gönderiyorlar. Başsağlığı, üzüntü bildiriyorlar. Ama bu ikiyüzlü bir tutum. Daha 2002 yılına kadar Avrupa PKK’yı terör örgütü kabul etmiyordu. Bu tarihe kadar hayır kurumu muydu? Bir taraftan bizim yargımızı eleştiriyorlar bir taraftan Belçika’da mahkemeler DHKP-C’yi terör örgütü değil, çete olarak tanımlıyor. Siyasiler ‘terör örgütü’ diyor ama yargıya gelince terör örgütü olmaktan çıkarılıyor, çeteye sokuluyor, böylece uygulanacak yaptırım değişiyor. Bize ‘davalarınız 3 yılda bitmiyor’ deniliyor ama ROJ TV davası 9 yıldır devam ediyor. Bu ikiyüzlülüğe artık son verilmeli.”

“Kılıçdaroğlu’nun ziyaret borcu”
TBMM Başkanı Çiçek’le görüşmemizde teröre karşı partilerin ortak tutum alması konusu açıldığında, Başbakan Erdoğan’la CHP lideri Kılıçdaroğlu arasındaki ilişki de gündeme geldi. Çiçek, iki liderin bu tür olaylar karşısında aralarındaki mesafeyi artırmaya değil aksine yakınlaştırmaya yardımcı olacak adımlar atması gerektiğini ifade ederken, bir anısını şöyle aktardı:
“Ben, hükümette görevliyken liderlerin geleneklerimize uygun ziyaretlerde bulunmalarını önemserdim. Örneğin Sayın Başbakan’la birlikte CHP’nin yeni binası hizmete girdiğinde ‘hayırlı olsun’ ziyaretine gitmiştik. Keza bir başka vesileyle yine Sayın Başbakan’la Sayın Kılıçdaroğlu’nu ziyaret emiştik. Ama Sayın Kılıçdaroğlu iade-i ziyaret yapmadı. Oysa Ak Parti’nin yeni binası hizmete girmişti. Hâlâ iade-i ziyaret yapmadı. Sonra araya seçim girdi. Seçim sonrasında da Sayın Kılıçdaroğlu bir tebrik ziyareti yapabilirdi. Bu vesileler geride kalmış olsa bile, terör konusunda görüşmek amacıyla da Sayın Kılıçdaroğlu, Başbakan’ı ziyaret etmek istese, sürece ve ülkeye çok olumlu katkısı olur.”