“Kimse yoğurdum kara demez” özdeyişine pek uygun düşmedi ama Ali Ağaoğlu, “Biz de çürük binalar yaptık” diye ortaya çıktı.
Bu itiraf, Ali Bey’in dobralığına verildi ama konu insan hayatı olunca, “bravo, dürüst adammış” deyip geçilemezdi.
Nitekim Fatih Altaylı gibi, “Hangi binaların çürük, adres ver de insanlar taşınsınlar bari” diye yazan meslektaşlarımız da oldu, savcı soruşturmayacak mı diye soranlar da...
Acaba Ali Bey gibi başka müteahhitler de çıkıp bizim yaptığımız çürük binalar da şunlardır, derler mi? Hangilerinin çürük olduğunu depremde görürsünüz, derlerse acaba elden bir şey gelir mi?
Bakalım Ali Bey’in açtığı yol nereye çıkacak?
Yakında görürüz herhalde...
İlk 10’a girer miyiz?
Türkiye’nin 100. yılda dünyanın en gelişmiş ilk 10 ülkesi arasına girmek gibi çok ciddi bir iddiası var.
İnşallah gireriz de gelişmişlik ölçülerine şimdiden bir gözatmak faydalı olur:
Öyle gayrisafi milli hasıla, kişi başına kâğıt üstünde düşen gelir, büyüme hızı, şu kadar ihracat bu kadar ithalat gibi ölçüleri bir yana bırakalım...
İnsan hayatının önemiyle ilgili ölçülere bakalım:
Trafiğe yılda ne kadar kurban veriyoruz? Bayram tatillerinde yollarda kaç kişi can veriyor?
Buna depremi de eklemeliyiz. Depremlerde ne kadar can kaybediyoruz?
Aralarına girmeye çalıştığımız gelişmiş ülkelerdeki rakamlar nedir, bizdekiler nedir?
Bu soruların yanıtları ilgili bakanlıkların arşivlerinde mutlaka vardır. Türkiye İstatistik Kurumu’nda da olmalı...
Ortaya çıkacak manzara bizim 2023’te ilk 10’a girip giremeyeceğimiz konusunda fikir verir.
Kollar sıvanacaksa
Van depreminden sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bütün çürük binaların yıkılacağını, vatandaşın da yeni yapılacak sağlam binalara geçirileceğini ilan etti. İlgili Bakan Erdoğan Bayraktar da kolların sıvandığını gösteren açıklamalar yaptı.
Eğer kollar gerçekten sıvandıysa veya sıvanacaksa işe ihale düzeninden başlamak gerekiyor. Kamu ihale düzeni sık sık değişiyor ama sonuç değişmiyor. Depremde önce kamu binaları gidiyor.
Bir okurumun dün ilettiği gibi kamuda ihaleler yüzde 60’lara varan kırımlarla alınıyor. Bu oran dahi işin başında malzemeden çalınacağına işaret ediyor. Çünkü yine uzmanının söylediği gibi bakanlık birim fiyatlarıyla ve üstüne yüzde 60’lık eksiltmelerle bu ihalelerden kâr etmek mümkün değil. Dolayısıyla geriye malzemeden çalarak, işçilikten çalarak kâr etmek kalıyor. Öyle kâr edildiği için de depremde binalar çöküyor, yüzlerce, binlerce insanımız ölüyor.
Bilmesine biliyor
Peki, bu ihaleyi bu indirimlerle veren kamu, bu inşaattan hayır gelmeyeceğini bilmiyor mu? Bu bir. İki; böyle olsa bile bu inşaat denetlenmiyor mu?
Aynı okurum diyor ki:
Evet, elbette biliniyor. Bakanlık birim fiyatları ve yüksek orandaki indirimler bunu gösteriyor zaten. Buna rağmen denetlenmiyor mu, diyorsanız; kamu ihaleleri genellikle siyasi iktidara yakınlar tarafından alınıyor ve denetim elemanları üzerinde baskı kuruluyor.
Bütün bunlar gösteriyor ki, hükümet bu inşaat işine el atmakta ciddiyse, işe ihale düzeninden ve inşaat denetiminden başlamalı...
Yoksa neyin ne olduğu ancak yine depremde belli olur.