MİT-PKK görüşmesine ilişkin kayıtlardan PKK’nın büyük şehirlere patlayıcı yığınağı yaptığını devletin bildiği anlaşılıyor.
MİT Müsteşar Yardımcısı, PKK yöneticisi Sabri Ok’a, “Biliyoruz, biliyoruz metropolleri de patlayıcılarla doldurdunuz” diyor.
Sabri Ok “Yok canım” yanıtını veriyor.
Müsteşar Yardımcısı, “hepsini biliyoruz” diyerek boşuna inkâr etmeyin demeye getiriyor.
PKK’nın metropolleri patlayıcılarla doldurduğunu devlet biliyor, fakat bu patlayıcıların Kızılay’ın göbeğinde, Başbakanlık, bakanlıklar, Genelkurmay Başkanlığı’nın ortasında yer alan, Ankara’nın en işlek caddelerinden birinde patlatılmasına engel olamıyor.
Bu bölge güvenlik kurumlarınca “hassas bölge” olarak tanımlanan, terörün öncelikli hedefi olarak görülen bir bölgedir. Buna karşın, patlayıcı yüklü bir minibüsün Kumrular caddesine kadar serbestçe sokulması, otoparka teslim edilip patlatılması güvenlik ve istihbarat kurumları açısından ciddi bir zaafı gösteriyor.
PKK’nın metropolleri patlayıcılarla doldurduğunu biliyorduk da, ne oldu? Kumrular eylemi gösterdi ki, bilmek yetmiyor. Patlayıcıları ve patlayıcı yüklü minibüsü Ankara’nın kalbine sokulmadan önce bulmak gerekiyor.
Bu devletin güvenlik kurumlarınca üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir zaaf. Bu zaaf ortadan kaldırılmadıkça, başka canice eylemlerin önüne geçilmesi de mümkün olmayacaktır.
Kumrular saldırısının devlet cephesinin düşünmesi gereken yönü budur.
PKK’nın sözü olamaz
PKK Kumrular’da yaptığı canice terör eylemiyle ilgili tek söz söyleyemez. Masum vatandaşların yaşamını yitirdiği, 30 kadarının yaralandığı, yüzlerce ilkokul çocuğunun okulda olduğu sıralarda parça tesirli bomba yüklü minibüsü patlatmak hiç ama hiçbir siyasi neden ve hedefle açıklanamaz.
Bu itibarla PKK’nın veya onun yasal zemindeki temsilcileri veya sözcülerinin, “Kürtçe eğitimi kabul etmediniz, ondan yaptık” veya “Güneydoğu’ya özerklik vermediniz de ondan ilkokul çocukları da dahil yüzlerce masum insanı öldürmek istedik” diyecek halleri yoktur herhalde...
Bu caniliği PKK’yı desteleyen, onun desteklediği partiye oy veren Kürt vatandaşların da herhangi bir gerekçeyle savunmaları, desteklemeleri mümkün değildir.
“PKK’yı incitmeyin, operasyon yapmayın, yapacak olursanız da önceden haber verin” demeye getiren uluslararası akıl hocaları da herhalde, bugüne kadar görmek istemedikleri PKK’nın gerçek yüzünü görmüş olmalılar. Artık onlara da operasyonların neden yapılmaması, yapılırsa nasıl yapılması gerektiği konusunda akıl vermek düşmez, herhalde... Onlara düşen de PKK’ya bir çift söz söylemek olmalıdır.
Terör güçlendirmez
PKK, Kumrular’da yaptığı gibi kör terörle güçleneceğini sanıyorsa, büyük yanılgı içindedir. Masum insanları, çocukları, esnafı öldürerek, toplumda sadece nefret duygusu uyandırır. Kör terör, PKK’nın siyasi temsilcisi olan kurum ve kuruluşlarla, hamilik yapan devletlere güveni sıfırlamaktan, inandırıcılıklarını yerle bir etmekten başka sonuç da doğurmaz.
Kimse “bu kör terörü Kürtçe eğitim için yapıyorum” teranesine inanmaz...