Yüksek Askeri Şura (YAŞ) sonrasında sorun Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na yapılacak atama da düğümlenmiş gibi görünüyor. Bu düğüm Genelkurmay Başkanlığı’na Orgeneral Işık Koşaner’in atanmasını da etkiliyor.
Gül birlikte atamak istiyor
Konuya önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül cephesinden bakacak olursak. Gül, sorunun giderek derinleşen bir devlet krizine dönüşmesini önlemeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı’nın düşüncesi Genelkurmay Başkanlığı ile Kara Kuvvetleri’ne aynı anda atama yapmak ve sorunu geride bırakmak. Gül’ün, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner’i dün Köşk’e çağırarak görüşmesi sorunu çözme çabalarından biriydi. Cumhurbaşkanı’nın Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ yerine Koşaner’i çağırması dikkat çekiciydi. Bu gelişme Ankara’da heyecan yarattı.
Kulislere önce Başbuğ’u 30 Ağustos’u beklemeden emekliye ayıran ve aynı anda Koşaner’i de yerine atayan bir Bakanlar Kurulu Kararı’nın söz konusu olabileceği yansıdı. Ancak, kısa süre içinde böyle bir tasarrufun söz konusu olmadığı aksine Gül’ün, Gernelkurmay’dan Kara Kuvvetleri için ikinci bir teklif yapılmasıyla sorunun aşılması eğiliminde olduğu yansıdı. Bu nedenle de Cumhurbaşkanı’nın Başbuğ’a, Koşaner vasıtasıyla böyle bir mesaj göndermiş olabileceği havası yayıldı.
Erdoğan’ın sözleri
Aynı saatlerde Başbakan Tayyip Erdoğan, “Birileri Türk Silahlı Kuvvetleri ile aramızda gerginlik yaratmaya çalışıyor, kimse bizi tuzağa çekmesin” diye konuştu. Erdoğan’ın bu sözleri de Gül’ün çabalarını destekler nitelikteydi.
Başbuğ’un tutumu ilkesel
Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na Orgeneral Hasan Iğsız’ı önermesi ve kabul görmeyince ikinci bir ismi önermemesi ilkesel bir tutum olarak görülüyor. Başbuğ’un, Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasını Başbakan Erdoğan’ın istemediğini bilmemesi mümkün değil. Başbakan, bu konudaki düşüncesini yansıtmıştı. Buna karşın Başbuğ’un Iğsız’ı önermesi, YAŞ’tan kısa süre önce verilen yakalama kararları ile YAŞ devam ederken Org. Iğsız’ın ifadeye çağrılmış olması.
Başbuğ’un yakalama ve ifadeye çağırma kararlarını ve bu kararlar nedeniyle 28’i muvazzaf general, yine çoğu muvazzaf 102 subay ve emeklinin tutuklanma olasılığını TSK’ya karşı “sistematik bir hamle” olarak değerlendirdiğini söyleyebiliriz.
Bu değerlendirme sonucunda, söz konusu generalleri TSK içinde tutarak ve hukuki itirazın sonuçlanmasını bekleyerek etkisiz kılmaya çalıştığı de söylenebilir. Başbuğ açısından sorun hâlâ yakalama ve ifadeye çağırma kararları. Ve bu sadece Başbuğ’un görüşü değil. YAŞ’a katılan bütün komutanların paylaştığı bir görüş. Nitekim önceki gün YAŞ kararları sonuçlandıktan sonra Genelkurmay karargahında komutanların yaptığı toplantıda da bu değerlendirmenin teyit edildiğini söyleyebiliriz. Komutanlara hakim olan Genelkurmay Başkanlığı’na ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na kim atanırsa atansın, bu komutanın karşılaşacağı ilk sorun 28’i general 102 kişinin yakalanması ve Iğsız dahil 19 subayın ifadeye çağrılması olacaktır. Hukuki süreçte bu kararlar itiraz yoluyla bir sonuca ulaşmadıkça, yeni Genelkurmay Başkanı da yeni Kara Kuvvetleri Komutanı da generallerin ve diğer muvazzaf subayların bir anlamda teslim edilmesi sorunuyla karşılaşacaktır.
Sonuç olarak Genelkurmay cephesinde sorunun özü böyle görünüyor.
Atila Işık’ın istifası
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık’ın dün emekliliğini istemesi de önemli bir gelişmeydi. Işık’ın, Iğsız’ın yerine Kara Kuvvetleri Komutanı olabileceği konuşuluyordu. Başbuğ’un ikinci bir teklif yapmayacağı ancak yeni Genelkurmay Başkanı’nın böyle bir teklifte bulunabileceği havası yaygındı. Ancak Işık da ilkesel bir tutum alarak emekliliğini istedi ve ismi üzerinde yaratılan alternatifi ortadan kaldırdı.
Işık’ın kişisel mesajı
Işık’ın emekliliğini istemesinin iki mesajı olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi kişiseldir. Org. Işık, emekliliğini isteyerek, sınıf arkadaşı Iğsız’ın gördüğü muameleden sonra onun yerine aynı koltuğa oturmayı kabul etmeyeceği mesajı vermiş oldu. Genelkurmay karargahında, Işık’ın bu kararının taktir gördüğünü de eklemek gerekir.
Kurumsal mesaj
Org. Işık’ın emekliliğini istemesinin kurumsal mesajı da vardı. Bu mesaj, “bizim için makam, koltuk önemli değildir” mesajıydı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı koltuğuna oturma olasılığını kendi kararıyla ortadan kaldırmasının anlamı buydu. Org. Işık, mensubu olduğu kurumda; koltuk uğruna, kanıtlanmış, kesinleşmiş yargı kararları olmadıkça, komutanların iddialara dayalı, kolayca hak ve hukuklarının çiğnenmesini kabul etmeyeceklerini göstermek istedi.
Çiçek: Başbakan noter değildir
Hükümet cephesine gelince...
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile son gelişmeleri konuştum. Çiçek hükümet cephesini yansıtırken, “Başbakan noter değildir, önüne gelen her teklifi onaylayacak diye bir şey yok” dedi. Çiçek, komutan atamalarının Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın imzaları ve Cumhurbaşkanı’nın onayıyla gerçekleştiğini anımsatarak, Başbakan’ın kendisine tanınmış takdir hakkını ve yetkisini kullandığını geçmişte bunun örneklerinin de yaşandığını belirtti.